Cumhurbaþkaný Recep Tayyip Erdoðan,Ak Parti’deki atâleti “Metal yorgunluðu” olarak tanýmlamasýnýn ardýndan “Yorulan varsa kenara çekilsin” dedi.
“Metal yorgunluðu” tâbiri öyle hafife alýnacak bir ifâde deðil. Hele de bunu bir Cumhurbaþkaný, kendisiyle müsemma olan bir parti için söylüyorsa. Uzmanlardan öðrendiðim kadarýyla metal yorgunluðu yaþayan yapýlan her an çökebilirmiþ!
Cumhurbaþkaný, kurduðu ve kendisine olan sevgi vesilesiyle halkýn teveccüh ettiði partiyle ilgili bu mühim ikâz bir yanký bulacak mý göreceðiz. 15 yýllýk iktidar sürecinde illaki bir yýpranma oluyor. Yalnýz, Cumhurbaþkaný “Metal yorgunluðu” derken bu yýpranmayý kastettiðini zannetmiyorum. Ývedilikle tedbir alýnmadýðý takdirde yapýnýn tuzla buz olacaðý bir yýpranma mevzubahis.
Halk olarak Ak Parti’nin icraatlarýyla maddi anlamda doyduk! Köprüler, yollar, yatýrýmlar vd. Artýk Ak partili bir yetkili “Þuraya köprü yapýyoruz, yol yapýyoruz” dediðinden bir heyecan uyandýrmýyor, “Hýmm öyle mi, hayýrlý olsun” deyip iþimize bakýyoruz.
Mânevi anlamda ise Ak Parti maalesef ayný doyumu bizlere yaþatamadý! Kimlik arayýþýnda keþmekeþlik devam ediyor. Ak Parti, baþta kendi kadrosuna olmak üzere halka mânevi yönünden bir ruh vermeli. Öyle bir ruh verecek ki, ferd ferd herkes nerede ne yapacaðýný bilecek. Kimseden emir almadan gereken yerde gerekeni yapacak. “Kim var” denildiðinde arkasýna yanýna bakmadan “Ben varým” diyebilecek. O ruhun sayesinde, zât-ul hareke (Kendinden hareketli) hâlinde davasý için koþuþturacak, yorgunluk nedir bilmeyecek!
Þu anki hâlimiz ise Cumhurbaþkaný “metal yorgunluðu var” diyor ve hemen yanýndakinden baþlamak üzere herkes “metal yorgunluðu var” demeye baþlýyor; kimsenin aklýna da aynaya bakmak gelmiyor!..
Bahsettiðim ruhun ne olmasý gerektiði sualine eserleriyle cevap veren Üstad Necip Fazýl Kýsakürek, 1980 senesinde yayýmladýðý Rapor dergisinde “His Ýptali” baþlýklý yazýsýnda bir Ýngiliz Lord’unun üzerinden kelimelerle halimizi ne de güzel çizmiþ:
“Bana korkunç bir hastalýk çeþidinden bahsettiler: Vücudumuz, dýþ tesirlere karþý hiçbir ele duymaz oluyor ve her türlü tenbih imkânýnýn dýþýna çýkýyor.
Hâdise bir Ýngiliz Lord’unda þöyle tezahür etmiþ: Ayaðýný þöminenin ateþine doðru uzatýp dalgýn dalgýn gazetesini okuyan Ýngiliz, bir de bakmýþ ki, ayaðýný dizlerine kadar alevler sardýðý halde hiçbir þeyden haberi yok… Müthiþ bir his iptali… Derin komayla bayýlmaktan ve hattâ ölümden beter…
Ýþte Türkiye’nin hali!.. Türkiye ilâhî gazabý af kabul etmez mikyasta belirten, bu, ne olduðundan habersizlik felâketi içindedir. Her tarafýmýz alev alev yandýðý halde dalgýn dalgýn gazetemizi okumaktayýz.
Acý duymanýn bile imtiyaz belirttiði, ilâhî rahmetten bir iþaret teþkil ettiði intibak melekesinden mahrumluk… Destan mevzuu bir vaziyet…
Vaziyetimiz budur!..”
Bu vaziyetten bizleri kurtaracak ruh mayamýzda vardýr!..