‘Zehirli bal’

ABD’nin terör örgütü PKK elebaþlarýndan 3’ünün baþýna ödül koymasý dün olsa heyecan yaratýrdý, ancak bugün çok umursanmadý. 

Nedeni açýk. 

Molla Mustafa Barzani’ye atfen dinlemiþtim; dermiþ ki: 

“Türkler, aramýz iyiyse bize bal verirler, kavgalýysak zehir. Bunu anlarýz. Ancak bu Ýranlýlar her iki durumda da zehirli bal verirler.”

ABD’nin bu kararý da ‘zehirli bal’ niteliðinde bir senaryonun parçasý. 

Senaryo, daha doðru ifadeyle ‘proje’ iki aþamalý: 

1- Suriye’de PYD/YPG’nin Arap unsurlarýn katýlýmýyla seyreltilmesi ve yeni bir isimle siyasi sürece dahil edilmesi. 

2- Örgütün içinden de PKK’nýn tasfiye edilmesi. 

Kulaða fena gelmiyor; bu haliyle, “Keþke baþtan PKK’yý ve uzantýlarý dahil edilmeden ‘yerel’ güçler oluþturulsaydý” dedirtiyor olabilir. 

‘Bal’ kýsmý bu. 

Türkiye bunu ‘tatmaya deðer’ bulmadý. 

Çünkü ABD bir yandan tabela deðiþikliði ve PKK’dan ayrýþtýrma mesajlarý verirken, diðer yandan terör örgütü PKK’nýn Suriye kolu YPG’ye askeri yýðýnak yaptý, siyasi destek verdi. 

***  

Önce ‘plan’a uygun olarak YPG’ye yerel unsurlar ekleyerek Suriye Demokratik Güçleri (SDG) tabelasýný taktý. 

Bunun ‘görüntü’ olduðunu 22 Temmuz 2017’de ABD Özel Kuvvetler Komutaný Orgeneral Raymond Thomas itiraf etti. Thomas, ABD'nin önemli düþünce kuruluþlarýndan Aspen Enstitüsü’nün yýllýk güvenlik toplantýsýnda konuþurken, “Onlar kendilerine YPG diyorlardý; Türkler PKK ile ayný olduðunu söylüyor ve 'Benim terörist bir düþmanýmla muhatap oluyorsunuz, bunu müttefik olarak nasýl yapabilirsiniz' diyordu. Biz de bunun üzerine onlara isimlerini deðiþtirmeleri gerektiðini söyledik. Bir gün sonra adlarýnýn 'Suriye Demokratik Güçleri' olduðunu ilan ettiler. Adlarýnýn ortasýna 'demokratik' ifadesini koymalarýnýn zekice bir hamle olduðunu düþündüm. Bu, onlara bir miktar itibar saðladý. Cenevre ve Astana gibi yerlerde masada olmak  istiyorlardý. PKK ismi altýnda hiçbir zaman masada olamazlardý.”

2016 ortasýnda Suriye’de Türkiye’nin de terör örgütleri listesinde bulunan El Nusra, adýný ‘Fetih el Þam olarak deðiþtirmiþ, ancak hemen ardýndan dönemin Beyaz Saray Sözcüsü Josh Earnest, “Ýsim deðiþtirse de bizim için hala terör örgütüdür” demiþti. 

ABD, bir terör örgütünde kabul etmediði þeyi, bir baþka terör örgütü için Türkiye’den istiyor! 

***  

YPG’nin PKK’dan ayrýþtýrýlmasý konusunda da ‘büyük sözler’ sarf edildi. Dönemin ABD Savunma Bakaný James Mattis, mevkidaþý Nurettin Canikli’ye “Bu örgütü (YPG’yi) PKK'dan ayýrabilir, hatta PKK'ya karþý savaþtýrabiliriz” diyecek kadar iddialý konuþtu. (15 Þubat 2018 tarihli gazeteler) Ancak devamýnda Türkiye’nin kýrmýzý listesinde bulunan PKK’lý isimler ‘komutanlýða’ getirildi, ABD’lilerle siyasi ve askeri toplantýlarda boy gösterdi. 

***  

Bugün ise ABD’nin sýrasý geldi ve üç elebaþýnýn baþýna ödül koydu. 

Haliyle Ankara’da, býrakýn ‘yeterli’ bulunmamasýný; ‘samimi’ de bulunmadý. 

Bu samimiyetsizliði, eski Ankara Büyükelçisi ve yeni Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’in “PKK terör örgütü ama YPG deðil” sözleri perçinledi. 

Üstelik Jeffrey, daha birkaç ay önce, 27 Mart 2018’de “Hiç þüphe yok ki PYD ve onun askeri kanadý olan YPG, ana örgüt PKK'nýn unsurlarýdýr ve genel anlamda onun kontrolü altýndadýr” demiþti. 

Balýn içindeki ‘zehir’ ne kadar açýk deðil mi? 

***

Ýçinde YPG oldukça Suriye Demokratik Güçleri sadece tabelada ‘Suriye’ ve sadece tabelada ‘demokratik’tir. Bu tabela deðiþikliði ne kadar ‘sahici’ ise ‘tasfiye’ de o kadar sahicidir. 

Zira Ankara iki þeyi net olarak söylüyor: 

1- Bir yerde YPG varsa o PKK’dýr. YPG de SDG’nin yüzde 75-80’ini oluþturuyor, üstelik komuta/yönetim kademeleri de onlarda. 

2- Bir tasfiyeden söz edilecekse, ABD ile paylaþýlan yüzlerce PKK’lý isim var, onlarla ilgili hiçbir iþlem yapýlmadý. 

ABD ‘iþine geleni’ dayatmak yerine ‘gerçekçi’ stratejiler geliþtirmeli.