Zeytin Dalı Harekâtı ve ikiye bölünmüş dünya

Dikkat ettiyseniz, Türkiye’nin Suriye’deki terör yuvalarına karşı attığı fiili adımlara, sadece ABD’nin karşı duruşu üzerine yorumlar yapmaktayız. Yani neredeyse dünyanın büyük kısmındaki desteği dillendirmemekteyiz.

Oysa Zeytin Dalı Harekâtına umut olarak bakan, ciddi oranda destek de söz konusudur.

Avrupa’nın bu harekâta bakış açısında ikiye bölünme söz konusu oldu. Büyük kısmın destek beyanlarında bulunması, ileride Batı’dan çıkan çatlak seslerin ve ciddi fikir ayrılığına gidişatın da sinyali olarak okunmalı.

İngiltere; ABD ile neredeyse bir ömür boyu süren ittifakına, giderek açıktan dillendirdiği mesafe koymakta! İngiltere Dışişleri Bakanının harekâta destek vermesi ise İngiltere’nin; ABD’nin hatalarına ortak olmak istememesi ve Afganistan’dan başlayıp Orta Doğu’yu da kapsayan ve Akdeniz’e çıkan büyük ticaret hattında yeniden ve kendi başına rol üstlenmek istemekte! Ve bunu da, Türkiye’yi hesaba katmadan ve anlaşmadan, bu güzergâhta istenilen dizaynın mümkün olmadığını anlamakta.

Arap coğrafyasında; her ne kadar da ABD-İsrail eksenli yönetimler olsa da, toplumlardaki Türkiye hayranlığını, giderek artan Türkiye bağını görmezden gelmek, devekuşu hikâyesi gibi başını kuma gömmekten başka bir şey değildir.

Türkiye’yi; her türlü yalanlar ile algı operasyonuyla aşağıya çekmek, küçültmeye çalışmak, içeride sorunlarla boğuşturmak, yorgun düşürme isteği, uzun yıllar mevcut durumdur zaten! Lakin Türkiye karar verdi. Türkiye bu karardan da geri adım atmadığı için, baş eğmediği için, Erdoğan’a ve Türkiye’ye saldırı dozu giderek arttı.

Demek ki mesele; Türkiye menfaati ve çıkarları konseptini benimsememiz, önce ülkeye sonra kaderini Türkiye’ye bağlamış bölgelere huzur getirme çabası ve anlayışı, giderek daha net karşılık görmeye başladı ve bu bakış açısına susamış mazlum insanların desteğini almış oldu.

Dünya kamuoyunu; uzun zamandır yalanlarla süslenmiş haberlerle yapılan algı operasyonları ile Türkiye’ye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a kurulan oyunların, itibarsızlaştırma gayretleri suya düştü.

Lakin bu durum, “coğrafyanın kaderini belirlemek isteyenleri durduracak” diye hevesli olmayalım! Daha beter hamlelerin atılacağı aşikârdır. Lakin zor, oyunu bozdu! Kararlılık, oyunu bozdu! Batı’nın kendi içindeki çelişki ve kendini koruma argümanları, olaya farklı bakmayı zorlamakta!

Rusya kendini geleceğinin, Türkiye’nin güçlü ve ABD’ye karşı başkaldırısı ile bağlı olduğunu net görmekte! İran her ne kadarda bu coğrafyada Türkiye’nin varlığının ve tutumunun liderliğe götüren yeni konjonktürel durumun mevcudiyetinden rahatsız olsa da, bu büyük jeostrateji planlamaların, İran’ı da içerisine almak suretiyle, büyük çöküş planı olduğunun farkında. Her ne kadar sonuna kadar güvenilmese de, şu anlık O da dayanışma içinde olma zorunluluğunun farkında! Meselenin, Türkiye’ye verilen ve verilmeyecek destekten gitmediğini, iyice anlamış durumda.

Almanya, yine geçen yüzyıldaki hatalarını yapmakta! Hedef tahtasına, doğru isimleri koymamakta! Ortakları, terör örgütleri! ABD’nin neredeyse söylediklerini fiilen yapan devlet haline gelmesi, Avrupa’nın geleceği açısından da ağır bir durumdur.

Bu durum ileride, Almanya’nın kendi içindeki ciddi çatlamaların sinyalidir aslında!

Şimdi durup dururken Afganistan’da yeni yeni patlamalar ile Pakistan’daki patlamalar, sizce tesadüf mü? İran-Rusya-Türkiye içerisindeki hareketlilikler tesadüf mü? Elbette değil! Bir taraftan enerji hatlarının Akdeniz’e uzanan güzergâhındaki durum, diğer taraftan Doğu’ya kayan finans akışı, dahası yeni İpek Yolu hattı ve bunların hepsinin merkezine oturan Türkiye söz konusudur. Bu durum, fiili olarak Türkiye’yi merkezi ve olağanüstü gerekli konumuna itmekte... Bu durumu, terör örgütlerini besleyerek, gâh buharlaştırıp gâh ortaya çıkarma suretiyle engelleme olayını, artık hepimiz anlamış durumdayız. Doğu Akdeniz’deki petrol rezervleri, İpek Yolu hattı ve bu güzergâhta öne çıkan yeni dünyaya hâkimiyet kurabilecek yeni aktörler! Sancı büyük, çılgınlıkların nedeni de budur!