Ekim, kasým aylarý zeytin hasadý dönemidir. Zeytin hasadý, yüzyýllardýr bu topraklarda umudu, barýþý ve gelecek iyi günleri anlatýr. Filistin’de zeytin hasadý zamaný, ayný zamanda, bir direniþ geleneðidir. Filistinli köylüler, yýllardýr dünyanýn dört bir tarafýndan gelen gönüllülerle zeytin hasadý yaparlar. Ama zeytin hasadýnýn bir direniþ, bir yeniden baþlangýç ve dayanýþma olduðunu bilen Ýsrail de zeytin aðaçlarýna hasat öncesi saldýrýr, zeytin tarlalarýna buldozerler girer, yaþlý zeytin aðaçlarýný, görmüþ geçirmiþliðine bakmadan kökünden söküp atar. Þüphesiz ki bu yýl da Filistinli köylüler zeytin hasadýna gittiler. Ýsrail de, her yýl olduðu gibi, o görmüþ geçirmiþ zeytin aðaçlarýný kökünden sökmek için yeniden saldýrdý.
Savaþ, yýkým ve geri kalmýþlýk zeytini, þimdiye deðin, yalnýz Batý Akdeniz için bir zenginlik kaynaðý yapmýþtýr. Zeytincilik, Batý Akdeniz’de endüstri tarýmý haline gelmiþ ve zenginlik kaynaðý olmuþtur. Oysa zeytin, yalnýz Batý Akdeniz’e ait deðildir. Anadolu’da Marmara’dan Ege’ye, Ege’den Kilis’in çorak bilinen ama hiç de öyle olmayan topraklarýna kadar zeytin aðaçlarý yüzyýllardýr boy verir. Yine Mezopotamya uygarlýðý, insanlýk için bir zeytin uygarlýðýdýr. Zeytin aðaçlarý uzun ömürleriyle yaþamý, bereketi, yerleþikliði ve güveni anlattýðý için zeytin barýþýn simgesi olmuþtur.
Ancak Anadolu topraklarý, zeytin için cennet olmasýna raðmen, zeytinin zenginlik getiren endüstrisini biz Akdeniz Avrupasý’na býraktýk. Ýtalya, Ýspanya Anadolu’ya göre daha elveriþsiz toprak ve iklim þartlarýnda endüstriyel zeytinciliði geliþtirdiler. Türkiye ise bu yola yeni girdi sayýlýr. Örneðin Akhisar yaklaþýk 45 ülkeye zeytin ürünleri ihraç eden bir zeytin merkezine dönüþmüþ durumda. Akhisar, zaten yüzyýllardýr böyleydi, Osmanlý’nýn çeþitliliðini, çok kültürlü olma özellliðini zeytinde yansýtan çok önemli bir merkezdi. Ama sonra bu yok edildi, insanlar yüzyýllarca kuþaktan kuþaða zeytin aðacý diktikleri topraklardan sürüldüler. Ama ayný þey, yalnýz Akhisar’da deðil, Ege’nin, Marmara’nýn, Anadolu’nun birçok yerinde yapýldý. Yani Ýsrail’in Filistinliler’e yaptýklarýný biz, yakýn zamana deðin, kendi kendimize yaptýk.
Þimdilerde Türkiye lanetlenmiþ iki 12 Eylül generalini yargýlýyor. Ege kasabalarýný, Ege’nin zeytinden gelen çok kültürlülüðünü 12 Eylül’ün ne yaptýðýný Çaðan Irmak ‘Dedemin Ýnsanlarý’ filminde ne güzel anlatýr. Cuntanýn atadýðý, muhtemelen asker emeklisi belediye baþkaný kasabaya gelir ve yaðma , ayrýmcýlýk, bölücülük baþlar. Kasabanýn deðerli arazileri, zeytinlikleri çetelere peþkeþ çekilir. Buna karþý çýkanlar tehdit edilir, sürülür nihayet tutuklanýr.
Ancak þimdi Türkiye, batýsýyla doðusuyla zeytini yeniden keþfediyor. Zeytin yalnýz Gemlik, Ayvalýk gibi bilinen merkezlerde deðil, Anadolu’da, yüzyýllar önce olduðu gibi, bir zenginlik kaynaðý olarak yeniden ortaya çýkýyor. Eðer ki, biz 12 Eylül gibi cunta dönemlerini, Demirelgillerin bu ükeyi haramilere yaðmalattýðý vesayet-baský dönemlerini yaþamasaydýk, çok farklý bir yerdeydik.
Zeytinciliði bitirme lobileri
Þimdi Akhisar, Edremit gibi merkezler, zeytin endüstrisini geliþtiriyor ve markalý ürünleri dünyanýn dört yanýna ihraç ediyor. Türkiye, çok yakýn bir zamanda, bu alanda Akdeniz Avrupasý’ný geride býrakacak. Bu ülkelerin zeytinde taþeronu olmaktan çýkacak. Bakýn Ege Ýhracatçý Birlikleri ve TÝM bunu biliyor. Zeytin ekonomisi ve tarýmý verimsiz, uygun ölçekte olmayan zeytinlikler ve atölye kýsýr döngüsünden çýkýyor. Ama burada daha atýlacak çok adým var. Hâlâ ihracat yeterli düzeyde deðil, ürünler yeni markalaþýyor ve çeþitleniyor.
Bu hafta sonu Güre’de TÝM çatýsýnda faaliyet gösteren Ege Ýhracatçý Birlikleri’nin düzenlediði zeytin hasadý yapýldý. TÝM Baþvan Vekili Ali Nedim Güreli, Türkiye’de, yakýn zamana deðin, zeytin endüstrisine çeþitli yollarda ihracat engeli çýkarýldýðýný, iþletmelerin yalnýz iç talep ve arz koþullarýna mahkum edildiðini söyledi. Çok doðru; bugün Türkiye’nin zeytinyaðý üretimi 200 bin ton, tüketimi 145 bin ton, ortalama 20 bin ton da ihracatýmýz var. Tarým Bakanlýðý zeytinciliði, Ekonomi Bakanlýðý ise ihracatý destekliyor. Üç yýl içinde üretim 500 bin tona çakacak. Ama tüketim ve ihracat ayný hýzla artmayacak. Çünkü Türkiye’deki yaygýn iþletmeler uygun ölçekte deðil, piyasa birkaç büyük tekelin elinde. Daha doðrusu ortada bir piyasa yok. Her alanda olduðu gibi tekeller var. Hammadde ithalatý ve ihracat kýsýtlamalarý ve tüketim kültürünün oluþmamasý þimdiye kadar kasýtlý olarak geliþtirilen bir strateji. Binlerce yýldan beri zeytin uygarlýðý olan bu topraklarda geleneksel sermaye ile iþbirliði yapan uluslararasý tekeller, saðlýða zararlý yaðlarý halka yedirmiþler. Örneðin þu ünlü ama sana -bana zararlý bitkisel yað markasýný üreten tekel zeytinyaðýný önleme lobisi kurmuþ.
Ya iþte böyle! Zeytin deyip geçme; Türkiye burada da yaðmalanmýþ. Ama bunu bitirmenin ve yeni bir baþlangýç yapmanýn zamaný geldi.