Zihin kimyasý bozulunca

"Ýki polisimiz þehit oldu diye neden Kandil bombalanýyor?” Cevabý mý merak ettiniz. Ýþte: 

“Ýki polisin þehit olmasýný bahane edip Kandil’i bombalamanýn bence iki sebebi var:

PKK’yý tahrik etmek, çatýþmaya çekmek, çýldýrtmak, bu bir.

Ýkinci gerekçe olarak Selahattin Demirtaþ’ýn karizmasýný çizmek, onu itibarsýzlaþtýrmak, Demirtaþ üzerinden HDP’yi itibarsýzlaþtýrmak.”

Bu deðerlendirmeler kime ait, bildi-niz mi?

Kolay bilemezsiniz.

Nerden bileceksiniz Ali Bulaç’ýn, bir cemaat televizyonunda bunlarý söyleyebileceðini?

Ýki polisin þehadeti ne ki?

Bahane, öyle mi? PKK kýþkýrtýlmýþ öyle mi?

Selahattin Demirtaþ’ýn ve HDP’nin itibarý öyle mi?

Ve Ali Bulaç.

Ve sözümona Cemaat (!) medyasý.

Bunun adý kimya bozulmasýdýr.

Hayýr, Ali Bey’in PKK’yý masumlaþtýrma çabasýna girdiðini ya da Demirtaþ’ýn ve HDP’nin itibarýný korumaya soyunduðunu söylemek istemiyorum. Sözleri öyle bir muhteva taþýsa bile, bunun, asýl niyetin bozduðu kimyanýn ürünü olduðunu söylemek istiyorum.

Asýl niyet iktidarý eleþtirmektir ve onu ne pahasýna olursa olsun eleþtirme moduna girdiðiniz takdirde, zihin kimyasý da allak bullak olabiliyor.

Bu sadece Ali Bey’in yaþadýðý bir olgu deðil son zamanlarda, bir kere Camia’nýn bütün verilerinde böyle bir kimya deformasyonu açýk seçik gözleniyor.  

Gazetesinin manþeti ya da TV programlarýnýn konuk formatlarý hep “iktidara nasýl vurulur?” mantýðý ile kurgulanýyor.

Ben þahsen, iktidarýn eleþtirilmesinden rahatsýz deðilim. Zaman zaman ben de eleþtiriyorum iktidarý. Ama bunun bir kimya bozucu etkiye dönüþmesi ve ondan sonra, bütün yaklaþýmlarýn hastalýk boyutunda bir savrulma haline gelmesinden rahatsýz oluyorum.  

Her gün Camia medyasýna ve hele onun internet siteleri ve sosyal medya bataklýðýnda debelenen elemanlarýnýn ürünlerine baktýðýmda “Bu kadar mý çamura batacaklardý?” demekten kendimi alamýyorum.

Yani þimdi, yýllarýn teorisyeni Ali Bulaç’a ne diyeceksiniz?

Ali Bulaç ki, Camia’nýn göbeðinde de deðildir, hani biraz “Akil Adam” pozisyonundadýr, oraya biraz nizam vermesi beklenir.

Nasýl oluyor da, “Ýki polis þehit edildi diye Kandil mi bombalanýr?” gibi bir cümle kuruyor.

Bunun arkasýndan HDP’lilerin ve Camia’nýn “Kandil’i bombalamak için o iki polisi de mutlaka KCK içine sýzmýþ MÝT elemanlarý öldürmüþtür, Suruç bombasýný da onlar koymuþtur, onun da arkasýnda Tayyip Erdoðan’ýn ülkeyi erken seçime götürme ve baþkan olma hesabý vardýr” ifadesi gelmediyse þükretmek lazým.

Ýki polis þehit edildi. Sonra baþka þehitler geldi. Polisler, askerler, sivil vatandaþlar.

Daha öncesinde yol kesmeler vardý.

Vergi tarhetmeler vardý.

Ýllegal mahkeme kurup yargýlamalar ve infazlar vardý.

Baraj ve yol inþaatýnda çalýþan iþ makinalarýný yakmak vardý.

Ak Partili, Hüda Par’lý olduðu farz edilen insanlara yönelik infazlar vardý.

6-8 Ekim vahþeti vardý.

“Medya savunma alanlarý” diye nitelenen alanlar oluþturup orada PKK hakimiyeti ilan etmek, oraya giren asker - polis - jandarma her türlü güvenlik kuvvetini katletmek vardý. Silvan ve Aðrý - Diyadin vahþeti. Ne demiþti Demirtaþ bunlar için “Asker PKK’nýn alanýna girdi ve hedef oldu.” Yani ülke içinde kurtarýlmýþ alan oluþturmuþtu PKK.

Ýlçelerde hendek kazýp, PKK’lý olmayaný sürgün etmek vardý.

Devlet Ali Bulaç’a sorsaydý bir: “Zatý alilerine göre hangi olay Kandil’e operasyon yapmak için gerekçe olabilir” diye. Hem sahi “Kandil’e deðil içerde PKK’ya operasyon yapýlsa tavrýnýz ne olurdu” diye sorulsa.

Ah Davutoðlu, hep sen Bulaç’a sormadýðýn için oldu bunlar. Ah Tayyip Erdoðan, nasýl kopmasýna izin verdin sen Ali Bulaç’ýn?

Þimdi de Kandil’e operasyon yapýyor, HDP’nin itibarýyla oynuyorsunuz.

Bir çevrenin ruh halini yansýtýyor bütün bunlar.

Bir çevre de var ki, PKK’ya böylesine kol kanat germe boyutunda olmasa bile, Hükümetin yaptýklarý ile PKK - KCK’nýn yaptýklarý arasýnda denge kurarak “Tarafsýz deðerlendirme” rolüne soyunuyor. Cinayetleri görüyor, say desen alt alta onlarca örgüt vahþetini sýralýyor, sonra “Ama Hükümet de...” diye baþlayan karþýt günah dosyasý üretme hamlesine giriþiyor. “Mevcut ortamda Hükümete bir þey demezsen olmaz” halet-i ruhiyesinden söz ediyorum. Bu da tarafsýzlýk rolünün kimyasýnýn bozulmasý. Türkiye’nin mücadelesi bu kimyevi deformasyonlarýn içinden geçiyor.