Bir insanýn zihnî sapkýnsa asýl ondan korkun. Zihnî sapýklar her türlü kötülüðe meyyaldirler. En kötüsü tedaviye muhtaç olduklarýnýn farkýnda olmamalarýdýr. O yüzden her türlü edepsizliði ve müptezelliði kendilerinde bir hak olarak görürler.
Erol Mütercimler bu türün en kalitesiz ve en kirli örneklerinden biridir.
Ne yazýk ki Haliç Üniversitesi’nde kendisine bir kürsü tahsis edilmiþ olmasý kimi özel üniversitelerimizin hal-i pür melalini ortaya koymasý bakýmýndan ibretamizdir.
Sýkça televizyonlarda boy gösteren bir “analizci” olmasý da analiz adýna üzücüdür.
Akademik titri kendisine veren üniversiteye ve o jürideki hocalara da ayrýca dikkat etmek lazým.
Zira bilimsel/akademik titrin bu denli zihinsel sapkýnlýkla malul bir insana verilebilmiþ olmasý, bilimsel/akademik kalite açýsýndan ciddi bir sorunsalýn varlýðýna iþarettir.
Kategorik ayrýþtýrmalar yaparak birilerini topyekun iyi, birilerini de topyekun kötü diye suçlamak bir akademisyene deðil, ideolojik/politik baðnazlýðýný düþmanlýk seviyesine ulaþtýrmýþ bir sapkýna yakýþýr.
Oysa en basit bir gözlem bize þu hakikati haykýrýr: En iyilerin içinden kötüler çýkabildiði gibi en kötülerin içinden iyiler çýkabilir. Bunu mahalle metaforu üzerinden söylüyorum.
Ýnsan melek deðildir. Ýnsan içindeki þeytana yenik düþebildiði gibi içindeki melek sýfatlara tutunarak en iyi olabilir. En iyi olanýn düþebilme ihtimali olduðu gibi en kötünün yükselebilme ihtimali de vardýr. Thais romanýndaki ünlü keþiþ gibi. Günahlarýndan arýndýrmak istediði bir fahiþeye âþýk olduktan sonra keþiþle fahiþenin nasýl yer deðiþtirebildiðinin öyküsü bu bakýmdan ibretamizdir.
Din mensuplarý baðlamýnda da bu hakikat geçerlidir. Bir Hristiyan adil, bir Müslüman zalim olabilir. Oysa ilkesel olarak bir Müslümanýn asla zalim olmamasý ve her koþulda mutlak adaleti esas almasý gerekir. Lakin hayatýn ve insanýn gerçekliði bazen farklý olmayý saðlar. O sebeptendir ki Bediüzzaman Said Nursi “ Kâfirin her hali küfür deðildir” der.
Bir topluluðun içinden çýkan kötülere bakarak o topluluðun tümüne yönelik düþmanca ve ahlaksýzca iddialarda bulunmak, ne yazýk ki adýnýn önünde akademik titr bulunan Erol Mütercimler gibi zihnen sapkýn ve her anlamda müptezel insanlarýn iþi olabilir.
Ýmam- Hatiplilere yönelik þu toptancý sözler, bu insan suretindeki müfsidin hem zihin dünyasýný hem ahlaki seviyesini gayet net bir biçimde ortaya koyuyor:
“Ýmam-Hatipten mezun olanlar bakýn karþýmýza ne olarak çýkýyor. Bakýn cinsi sapýk, sahtekâr, ahlaksýz...”
Bu ülkenin Cumhurbaþkaný Ýmam-Hatipli. Benim de kýz evladým Ýmam-Hatipli. Hepsi birbirinden deðerli yüz binlerce Ýmam-Hatipli var. Ben Lise çýkýþlýyým. Bir o kadar da deðerli ve saygýn lise çýkýþlýlar var.
Bu nasýl bir zihni sapkýnlýktýr, bu nasýl bir karaktersizliktir ki bir camia topyekun böylesine ahlaksýzca suçlanabiliyor.
Dibine kadar ayrýmcýlýk ve düþmanlaþtýrýcý nefret üzerine oturtulan bu kutuplaþtýrýcý dil her bakýmdan sapkýn ve zehirleyicidir.
Erol Mütercimler bu cüreti ve küstahlýðý sergileyebildiðine göre sonuçlarýna da katlanmalýdýr.
Bütün Ýmam-Hatipliler hakkýnda suç duyurusunda bulunmalýdýr. Üniversite camiasý bu akademik kýlýklý sapkýn müptezel için gereðini yapmalýdýr. Yargý bu nefret suçunu karþýlýksýz býrakmamalýdýr. Aziz milletimiz bu ismi gönül dünyasýndan silip atmalýdýr.
Bu mesele Ýmam-Hatiplilerin meselesi deðildir. Çünkü imam-hatiplilerin þahsýnda deðerlerimize karþý yapýlan düþmanca bir saldýrýdýr. O yüzden hep birlikte bu necis zihniyet mensuplarýnýn aðzýnýn payýný vermek hepimizin boynunun borcudur.