Dünyadaki sorunlarýn, bizim oralardaki aþiretler arasýndaki ihtilaflardan zerre farký yok. Ne zaman uluslararasý bir sorun gündeme gelse, mutlaka bizim oralarda gözlemlediðim bir veya birden fazla hadise zihnime üþüþür. Hayret ederim. Demek ki insan, varlýk süreçlerinin hepsinde, her zaman her yerde ayný insandýr. Sadece dýþ koþullar, teknolojik geliþmeler farklý. Davranýþ kalýplarý ise ayný.
Nitekim Ýsrail'in kurulduðu günden beri yapýp ettiklerinin hýzlandýrýlmýþ örneklerini sergilediði son bir yýldýr Gazze'de, Beyrut'ta, Yemen'de, Suriye'de iþlediði cinayetler, sergilediði zorbalýklar karþýsýnda Ýslam ümmetinin hayret verici duyarsýzlýðýný görünce, bizim oralarda tanýk olduðum bir hadise aklýma geldi.
Yakýndan tanýdýðým köyün birinde, biraz kalabalýk olduklarý için kendilerinden olmayan ailelere zorbalýk yapan bir aþiret vardý. Bir ara bu aþiretten biri, köydeki azýnlýk aþiretten birinin tarlasýna el koymuþ ve burasý Rus iþgalinden önce dedemindi, diyerek sürmeye baþlamýþ. Adam da zorbanýn baþýný gözünü kýrmýþtý. Zorba adamýn azgýn ve kalabalýk aþireti, adamý ve azýnlýk konumundaki aþiretini adeta ablukaya almýþlardý. Dýþarý çýkamaz hale getirmiþlerdi. Bereket, aþiret kültüründe kadýnlara dokunulmuyordu. O yüzden söz konusu ailelerin kadýnlarý dýþarý çýkýyor, kalabalýk aþiretten çekinmeyen komþularýndan ihtiyaçlarýný temin edebiliyorlardý. Bir ara yolum o köye düþmüþtü. Husumet hala devam ediyordu ve abluka da sürüyordu. Kalabalýk ve zorba aþiret onlardan birilerini dövmeden, belki de öldürmeden durmayacak gibiydi.
Abluka altýndaki aþirete mensup bir sýnýf arkadaþým vardý. Her þeyi göze alarak arkadaþýmýn evine gittim. Beni karþýsýnda görünce hem sevindi hem de endiþelendi. Bunu yüzünden ve sorduðu sorulardan anlýyordum. Akþam bastýrýnca, uzun süredir dýþarýdan kimseyle görüþmemiþ diðer akrabalarý da geldi. Gece boyunca koyu bir sohbet baþladý. Karþý aþiretin hýþmýna sebep olanlardan ise kimse gelmemiþti. Hemen hemen hepsi kendilerini ablukaya alan, dýþ dünya ile iliþkilerini kesen zorba aþireti unutmuþ, bu aileye öfkesini yöneltmiþti. Biri, "ben ona yardým etmem, geçen sene tarlamý sürmem için bir teneke mazot istedim vermedi" dedi. Bir baþkasý "birkaç sene önce kuzularýmý kendi kuzularýna katýp otlatmasýný istedim, kabul etmedi. Ben de bugün niye onun için kendimi feda edeyim ki" dedi. Birisinin sözleri ise beni þaþkýna çevirmiþti. Kalabalýk aþireti kýþkýrtan adamýn küçük oðlu, nasýl olmuþsa dýþarý çýkmýþ ve anýnda onlarýn çocuklarý tarafýndan dövülmüþ. "Hiç üzülmedim, düþünebiliyor musun, birkaç hafta önce çekiç istemiþtim vermemiþti" dedi. Ýçinde bulunduklarý aymazlýk karþýsýnda küçük dilimi yutmama ramak kalmýþtý.
Peki, dedim, sizi bu þekilde ablukaya alan tarafla görüþtünüz mü? Onlar ne diyorlar? Haber gönderdik, bizim o aileyle bir iþimiz yok, biz sizinle iliþkileri normalleþtirmek istiyoruz, hatta el koyduðunuz tarlanýn yarýsýný almanýza da itiraz etmiyoruz, dediysek de kabul etmediler. Ne dediler, diye sordum. Hepiniz aynýsýnýz, siz de onlarýn aþiretindensiniz, diye cevap gönderdiler. Þimdi, insafa gelip bizi onlardan ayýrmalarýný umutla bekliyoruz, dediler. Filistin'in yarýsýný vermeye razý Müslüman dünyaya ne çok benziyorlardý!
Uzun süre sonra duydum ki hepsini köyden çýkarýp mallarýna, tarlalarýna el koymuþlar. Eðer bir teneke mazot ve kuzularý gütmeme hadisesine takýlmasalardý, aslýnda zorba aþireti durduracak güçleri vardý. Ama öteden beri gözleri korkutulduðu için sindirilmiþ ve bu sindirilmeyi tabiat haline getirmiþlerdi. Zilleti içselleþtirmiþlerdi. Bunu da geçmiþte kendilerine karþý sergilenen olumsuz tavýrlarla gerekçelendiriyorlardý.
"Filistin Araplarýn sorunudur, biz Türklerin veya Kürtlerin bu olayla ilgisi yok" veya "Lübnan Þii'dir, biz ise Sünni'yiz, onlara yardým etmeyiz" diyenler, sizin de gözünüzde canlanmýþlardýr. "Araplar Türkleri arkadan vurdular". "Þiiler, sahabe efendilerimize sövüyorlar". "Filistinliler, Halepçe'de Kürtleri kimyasal bomba atarak katleden Saddam'ýn heykelini diktiler". "Onlarýn baþlarýna gelenler umurumuzda deðil, biz ülkemizi düþünüyoruz" diyenler, benim arkadaþýmýn akrabalarý gibi umurlarýnda olacak bir ülkeleri kalmayýnca, geçmiþin mezhebi ve etnik olumsuzluklarýna takýlýp kalmanýn ne tür felaketlere yol açtýðýný anlayacaklardýr.