Günlerdir konuþtuðumuz bu görüþme için ABD medyasý, “Trump’ýn en zor randevusu” yorumunu yaptý.
Tedirgin olan sadece medyalarý deðildi.
Aylardýr onay bekleyen “PYD’ye silah verilmesi” kararýný, bu görüþme öncesinde apar topar Trump’a onaylatmalarýnýn da bu “korku”dan kaynaklandýðý ortaya çýktý.
Zira bu tasarý geçen yýl kongreden geçmiþ ve aylardýr imza bekliyordu. Kaldý ki, PYD’ye silah vermek için bu imzaya da ihtiyaçlarý yoktu. Nitekim, bu kararýn Kongre’den geçmesinden hemen sonra; baþkanýn imzasýný filan beklemeden 7 helikopter dolusu Stinger füzesini PYD terör koridoruna boþaltmýþlardý.
Ama derin devletçi bürokratlar Erdoðan’ý çok iyi tanýdýklarý için, bu görüþmeden sonraya kalmasý halinde, Trump’ýn bu kararý hiç imzalamayabilir diye endiþe ettiler.
***
ABD’nin, mevcut pozisyonundan çarpýcý bir deðiþiklik yapacaðý beklenmese de Beyaz Saray’daki bu ilk zirve çok önemliydi.
Çünkü bu iþ çok uzamýþtý, artýk nokta konulmalýydý.
Ama o noktanýn; nereye konacaðý, sadece Türkiye ve ABD için deðil, Ortadoðu, Avrupa hatta Asya için de çok önemliydi.
Onun için dünya bu görüþmeye kilitlendi.
Böylesi ilk defa yaþandý
Þimdi herkes elini vicdanýna koyup düþünsün, düne kadar hangi liderimizin, hangi ABD Baþkaný ile yaptýðý görüþme bu kadar büyük bir hassasiyetle izlendi?
Eskiden bir Türkiye temsilcisinin, ABD baþkaný ile görüþmesi baþlý baþýna büyük bir olaydý. Burada kesinlikle eski liderlerimizi küçümseme gayreti içinde deðilim. Böyle anlaþýlmasýný þiddetle reddederim.
Bu deðiþim Türkiye’nin gücü ile ilgilidir.
Bugün bütün dünya ajanslarý saatler öncesinden bu görüþme hakkýnda “son dakika” muhabbetine baþlamýþsa, ne kadar gizlemeye çalýþsalar da Türkiye’nin küresel etkisini görmezden gelemedikleri içindir.
Aslýnda Amerikalýlarýn, ileri sürdükleri bütün sun’i gerekçeleri yerle bir olduðu halde hâlâ “Ýþinize gelirse” cüretkârlýðýyla PYD’yi destekleme çabasý da Türkiye’yi ciddiye almadýklarýndan deðil, tam aksine; ne pahasýna olursa olsun, Türkiye’nin önünü kesme çabalarýndan kaynaklanmaktadýr.
Haklý olan güçlüdür…
Bir kere bireysel bazda Cumhurbaþkaný Erdoðan, muhatabý Trump’tan kat be kat güçlü durumdadýr. Çünkü hem “saha”dan gelmektedir hem de Trump’ýn halen boðuþtuðu; yerleþik sisteme kendisini kabul ettirme sürecini on yýl önce aþmýþ, onun þimdi uðraþtýðý vesayetle savaþý; yýllar önce kazanmýþ bir liderdir.
Ayrýca, haklý olduðu için masadaki güçlü olan taraf da yine Türkiye idi.
Çünkü ABD bu görüþmeye, yanlýþý savunmanýn dayanýlmaz aðýrlýðý altýnda ezilerek girdi.
PYD’ye verilip PKK’dan çýkan silahlarýn dökümünü masaya koyan Erdoðan, “PKK terör örgütü diyorsunuz ama ‘Suriye Þubesi’ne silah veriyorsunuz. Ayrýca amacýnýz gerçekten DEAÞ ile mücadele ise bunun nasýl yapýlacaðýný gösterdik. Bu nasýl müttefiklik” diye sorduðunda, acaba Trump ne cevap vermiþtir?
***
Avrupa ve Amerika suçüstü yakalanmýþtýr.
Hem PKK/PYD, hem de FETÖ terör örgütleri ile yaptýklarý iþbirlikleri Amerika’yý, “Türkiye düþmanlarýnýn hamisi” haline getirmiþtir.
Oysa asýl güç, “haklý” olmaktýr.
Tarihin akýþý hep bu tür kritik virajlarda deðiþmiþtir.
ABD’nin terör yandaþlýðýnda ýsrarý, Türkiye’nin önünü açmýþtýr.
Ne yaparlarsa yapsýnlar; önümüzdeki asýr Türk asrýdýr...