Zombilere bilgi notu

Azerbaycan'dan döner dönmez ayağımın tozuyla soluğu Esenler'deki Teknopark Esenler Özdemir Bayraktar Yerleşkesi'nin temel atma töreninde aldım.

Milyonlar TEKNOFEST'in düzenlendiği Yeşilköy'deki havaalanına akarken, Esenler'de de yeni Selçuk Bayraktar'lar yetiştirecek yerleşke için Bismillah denildi. Temel atma töreninde konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, yerleşke hakkında şu bilgileri verdi: Bu teknoparkta elbette AR-GE ofisleri, kuluçkalar, ortak kullanım alanları olacak. Ancak bunların dışında kafelerden kütüphanelere, seyir terasından galeri alanlarına kadar birçok sosyal tesis yer alacak. 30 bin metrekare alana sahip olacak bölgede en az 1.000 araştırmacı çalışacak. Bakınız, sadece bu teknoloji geliştirme bölgesi sayesinde 10 binin üzerinde doğrudan ve dolaylı istihdamın bu bölgede oluşabileceğini öngörüyoruz. Sonuçta ne olacak biliyor musunuz? Esenler, Türkiye'nin gerçek manada ilk akıllı şehri olacak. Esenler bunu hak ediyor mu? Hem de sonuna kadar hak ediyor. Bizim hükümetlerimiz gibi belediyelerimiz de vizyoner. Sosyal hizmetlerde, kadın ve aile çalışmalarında, kültür ve sanatta başarılı işlere imza atıyorlar. Ama bütün bunlarla birlikte bilim ve teknolojiyi de hiçbir zaman ihmâl etmiyorlar.

Ülkemizde insansız hava araçlarının yapımına öncülük eden merhum Özdemir Bayraktar'ın adı verilen yerleşkenin temel atma törenine TEKNOFEST alanından canlı bağlanan Selçuk Bayraktar, rahmetli babasının bu merkezin açıldığını görseydi çok mutlu olurdu dedi.

Özdemir Bayraktar'ın kardeşi Salih Bayraktar da, törende rahmetli Özdemir'in İHA yapmaya çalıştığı ilk günleri anlattı: Sene 1978, Haluk Bayraktar doğmamıştı. Selçuk Bayraktar dünyada yoktu. Özdemir Bayraktar Japonya'dayken Haluk Bayraktar Türkiye'de doğdu. Oradan bir model uçak getirdi. Günlerce uğraştı. Ek pistonlu bir motoru vardı. Biraz uzaktan kumandalı uçak... Günlerce uğraştı, biraz uçuyordu ve hemen düşüyordu. Sonra başka ülkeden aldı geldi ve yine defalarca uçurmaya çalışıyordu. Hayal ve umut etmek güzeldir, bunları hayata geçirmek daha güzeldi. Özdemir Bayraktar bu hayallerle, bu umutlarla yaşadı.

Temel atma töreninin ardından Bakan Mustafa Varank, Esenler Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksu ile birlikte, yerli arabamız Togg'a ilk kez binme imkânım oldu. Başkan Göksu'nun da dediği gibi "Maket değil hakikat".

Malumunuz karşımızda ruh hastası bir güruh var. Marmaray için, "İnsanları deniz altından rutubetli yerden geçiriyorlar", İHA-SİHA'lar için "Aynıları zincir marketlerde satılıyor", Togg için "Maket", TEKNOFEST için de "Panayır" diyebilen ve bunları bir psikolojik harp taktiği olarak değil inanarak söyleyen zombilerle muhatabız. İmtihanımız çok büyük; Cenâb-ı Allah'tan bizlere sabır niyaz ediyorum. Dünya zombilerin gelmesini beklerken, bizler yurdumuzun zombilerine laf anlatmaya çalışıyoruz!

Yurdumun zombileri, biliyorum anlama, idrak ve temyiz etme kapasiteniz neredeyse yok. Bu sebepten Togg'un muhteşem özelliklerinden bahsedip de sizlere zulmetmek istemem. Kısaca şunu yazayım: Sefer sırasında şoför ve yolcuların insani ihtiyaçları ve konforu düşünülerek tasarlanıp yapılmış bir araç. "İnsani ihtiyaçlar" deyince anlamayabilirsiniz, sizin seviyede anlatmam gerekirse: 4 tekeri, 1 direksiyonu var ve gaza basınca gidiyor! Evet, bildiniz, farı da var!..

Togg'la TEKNOFEST'e gittiğimizde, hamd edilecek bir tabloyla karşılaştık. Daha önceki senelerde de izdiham oluyordu ama bu sefer "izdiham" kelimesi, gördüğümüz tabloyu anlatmakta kifayetsiz kaldı. Şu rakamı vermem sanırım ne demek istediğimi anlatamaya yardımcı olacaktır: Bu seneki TEKNOFEST'e 1 milyondan fazla yarışmacı katıldı.

Yarışmacısı 1 milyondan fazla olan bir etkinliğe sizce kaç milyon kişi takip etmeye gitmiştir?

Halkımız istikbâline sahip çıkarken içimizdeki zombilerin hezeyan nöbetleri tavan yaptı!