Bu hafta gösterime gören Sýcak Kalpler, iki yeni yýldýzý perdeye taþýyor. Genç kýzlarýn sevgilisi Nicholas Hoult ile dünya güzeli Teresa Palmer, oyunculuklarýyla farklý bir romantizme imza atmýþ.
Dönemimiz o kadar kirlendi ki sinemadaki romantizm bile inandýrýcýlýðýný kaybetti. Herþey deðiþti ve deðiþim insani duygularý çarpýttý. Ýþte o yüzden artýk vampirler ile kurt adamlarýn aþklarýný seyrediyor gençler, kendilerini karanlýk tarafa geçmiþ yaratýklarla özdeþleþtirebiliyor. Warm Bodies ise bu tür filmlerin en yaratýcýlarýndan. Isac Marion’un romanýndan uyarlanan film bir zombinin genç bir kýzýn güzelliðinden etkilenip insanlaþmasýný anlatýyor.
Filmin öyküsü birkaç edebi hikayeyi temel alýyor. Öncelikle Romeo ve Juliet çok baskýn hikayede. Ýki düþman aile yerine zombi ve insan çatýþmasý söz konusu. Güzel ve Çirkin de filmin temel aldýðý öykülerden. Burada da R isimli damarlarý fýrtlamýþ, gözleri beyazlaþmýþ ve insan beyini yemeyi seven bir zombi ile sarýþýn, romantik, masmavi gözlü bir kýzýn aþký söz konusu. Ve tabii herþeyden önce “iyilik kötülüðü iyileþtirir” düsturu filmin odak noktasý. Filmin konusunu kýsaca özetleyelim. Dünyaya bir mikrop yayýlmýþ ve insanlar zombiye dönüþmüþtür. Ýnsan nüfusunun çok azý ise bir duvar inþa edip onun arkasýnda yaþamaya çalýþmaktadýr. Zombiler bölgeye sadece aç olduklarýnda insan avlamak için yaklaþýrlar. Ama dünyaya yayýlan mikrobun etkisi sadece bununla da sýnýrlý deðildir.
ASLINDA POLÝTÝK BÝR FÝLM
Zombiler de aslýnda bir süreci yaþamaktadýrlar. Ýnsanlýklarý yavaþ yavaþ kaybolmakta ve sonunda iskelet denen baþka, insan eti yiyen bir varlýða dönüþmektedirler. Diðer zombiler bile onlardan korkar. Onlar artýk saf kötülüktür. Ýnsanlýkla hiçbir baðlantýlarý kalmamýþtýr. Ne zaman zombileþtiðini, geçmiþini hatýrlamayan ama yine de kendince bir bilinci olan zombi R yaþantýsýný sorgulamaktadýr. En sonunda insan eti ararlarken bir grup direniþçiyle karþýlaþýrlar. Direniþçilerin içinde insanlarýn liderinin kýzý Julie de vardýr. Zombiler insanlarý teker teker avlayýp yerken R’ýn gözüne sarýþýn Julie çarpar. Elinde tüfekle savaþýrken bile çok romantik ve güzeldir. Birden ona sarýlma ve koruma duygusuna yenik düþer. Onu korur ve diðer zombilerden gizler. Ýki gün süren bu saklanýþ sýrasýnda R, Julie sayesinde insanlýðýna daha çok yaklaþýr. Onun durumu Julie’yi de etkiler ama insanlarýn arasýna dönseler R öldürülecek, olduklarý yerde kalsalar Julie diðer zombiler tarafýndan yenecektir. Filmin sürpriz finalini açýk etmemek için konudan çýkalým. Zombi filmleri aslýnda vampir filmleri gibi oldukça politik hikayelerdir. Ýnsanýn günahlarýnýn eninde sonunda dönüþüp onun boðazýna sarýlmasýný anlatýrlar.
Filmde ve birçok zombi öyküsünde kendini savunan, saklayan insan gruplarý var. Günümüzün gecekondu mahallelerinin içine dikilmiþ ve aþýrý korunaklý zengin sitelerine benzetebiliriz. Bu özellikle ABD ve Güney Amerika, Avrupa’da çok bilindik bir durum. Türkiye’de ayný yolda hýzla ilerlemekte. Artýk dünya gerçeði olan durum ile zombi filmlerinde karþýlaþmamýz yeni bir þey deðil. Zaten bu tür filmlerin her renginin altýnda bizim toplumsal çarpýklýklarýmýzýn bir ifadesi var. Bütün bunlara raðmen Warm Bodies tam bir ergen filmi olarak da görülebilir. Ama ne yalan söyleyeyim ben ergen filmlerini çok severim ve önemserim. Hele Teresa Palmer gibi dünya güzeli bir yeni oyuncu da varsa...