Zor dostum zor

Kazanamazsan kaybetmeyeceksin felsefesine her zaman karşıyım. Eğer böyle bir futbol felsefesi varsa kazanamazsan kaybetmeyeceksin felsefesi Rumenler’e daha uygun düşerdi. Onlar 6 puanla karşımıza karşı geldi, Şükrü Saracoğlu’nda rakibimiz oldu. Biz ise 3 puandaydık.

Böylesi anlayış bize göre mutlaka kazanılması gerekirdi. Üstelik kendi evimizde kendi seyircimizin önündeysek. Futbolumuza baktım hiç de iç açıcı futbol sergilemedik. Savunmadan genellikle pas hatalarıyla çıkmaya başladık. Orta sahamız enine, geriye ve de uzun toplarla pozisyon üretmeye çalıştı. Ama bu düşüncemizi gerçekleştirmek için pas hataları yapmamalıydık.

Rakibimiz Romanya grubun averajla da olsa lideri olarak geldi karşımıza. Çok iyi savunma yapan orta saha kontrollerini ayağa iyi oynayarak pozisyon üretmeye çalıştılar. Onların da aman aman net pozisyonları var dersek, asla yoktu. Onların bizim kalemize gol atması için çok güvendiğimiz, kaleci olarak gördüğümüz Volkan Demirel’in hata yapması gerekirdi. Volkan, öylesine tariflere sığmayacak bir hata yaptı ki onun bireysel hatasıyla maçın ilk yarısının uzatma dakilarında kalemizde golü gördük.

Volkan Demirel’e bir parantez açmak isterim. Bu kadar güvendiğimiz öylesine tecrübeye sahip iyi bir Mili Takım kalecisi olduğuna inandığımız sen Volkan, bu gole davetiye çıkarırcasına kaleni terketmen, sanki Alex’i Sabiha Gökçen’ e uğurlar gibi gittin. Oralarda ne işin var? Biz gol atmaya çalışırken, pozisyon üretmeye çalışırken senin abuk sabuk hamlenle kaybetme noktasına geliyoruz. Abdulah Avcı ne yapsın?

Kalecimiz Volkan’a sen taaa orta sahaya çık, sen oradan Alex’e beyaz mendil salla mı dedi? Sen sadece futbolu plan ve projelerini kafanda kurmaya çalışma. Senin güvenin çok önemli kurtarışlara ve rakibin gollerine engel olmalı. Onlara gol davetiyesi çıkarmak için değildir.

Hamit’e bakıyorum varlığı yokluğu belli değil. Mehmet Topal da öyle... Biraz ilk yarıda Emre Belözoğlu, o da birazcık. 2’nci yarıda Arda biraz zorladı. Ama pozisyon fukarası olarak umutlarımızı kaf dağının ardına bıraktık.

Bundan sonraki karşılaşmalarda Brezilya’ya gitme şansını yakalarsak, bu Ulu Tanrı’nın, büyük Allah’ın lütfundan başka bir şey olmayacaktır.