Fenerbahçe’nin bu sezon ister Süper Lig, ister Ziraat Türkiye Kupasý’nda olsun Kayseri gibi bir rakiple ilk kez karþýlaþtýðýný gördüm.
Kayseri takým olarak inanýlmaz dirençli. Takým savunmasý mükemmel, oyun disiplini harika, Fenerbahçe’ye neredeyse göz açtýrmadý. Topa sahip olma isteði içinde bir tek eksiði vardý. Pozisyon üretmekte inanýlmaz zorlandý. Bu kadar iyi futbol sergileyerek pozisyon üretemeyen bir takýmýn bir ayaðý eksiktir.
Fenerbahçe, özellikle ikinci yarýnýn son 15 dakikasýnda hücum aðýrlýklý oynadý. Temposuunu yükseltip, pozisyon üretimi saðlamaya çalýþtý. Aslýnda ilk yarýda iyi oynamadýðý bir dönemde, Van Persie’nin gol pasýný Nani, maçýn daha baþýnda kaçýrdý. Yetmedi, bir kez de Van Persie, Kayseri kalecisi Abdülaziz ile karþý karþýya gol kaçýran olunca, Fenerbahçe öne geçme þansýný uzatma dakikalarýna taþýdý. Maçýn son çeyreðinde oyuna giren Diego ile gol bulan Fener öne geçince maçý kazanan oldu olmasýna ama; Oliviera’nýn Kayseri adýna son gol þutu direkten dönünce, Kayseri adýna hakikaten þanssýzlýktý.
Fener’in savunmada sýkýntýsý yok. Kjaer gerçekten mükemmel profesyonel. Terini son damlasýna kadar akýtarak, görevini olumlu bir þekilde yapmaya çalýþýyor ve yapýyor da. Alves’in olmadýðý bir dönemde Kadlec de hatasýz futbol sergiledi. Þener baþlangýçta tedirgindi. Sonralarýnda sezon baþýndaki gerçek Þener’i görmeye baþladýk. Ozan hala beklenen düzeyi yakalayamadý. Van Persie, hep ahlar vahlar arasýnda oynuyor... Nani ise çok uðraþýyor, çok mücadele ediyor ama þahsi futbolundan da vazgeçmiyor.
Fenerbahçe þansýyla bu maçý kazanarak, çeyrek finale çýkma mutluluðu yaþamasýný bildi.