Zor tercih

Her þey yolunda gidiyordu..
Türkler ve Kürtler bin yýla uzanan tarihleriyle yüzleþiyor ve Türk-Kürt siyasi iliþkileri, çözüm süreciyle beraber her bakýmdan yeni bir safhaya taþýnýyordu. 

Erbil-Ankara arasýndaki iliþkiler, bölge ülkelerini ve Saddam sonrasý Irak’ýn inþasýnda belirleyici bir rol oynamýþ baþta Amerika olmak üzere, Batýlý ülkelerini kýskandýracak bir düzeye gelmiþti.

Sonra bir sabah uyandýk ve baktýk ki, IÞÝD Erbil’in kapýsýna dayanmýþ, Kürdistan’ýn baþkentini ele geçirmeye çalýþýyor.

Bu durum çözüm sürecini hem riske soktu hem de baþarýsý için olumlu koþullar yarattý.

Baþbakan Davutoðlu nehrin ortasýnda durduðumuzu, karþýya geçmekten baþka çare  olmadýðýný ifade ederken aslýnda bu arafta olma durumunu ifade ediyordu.  

Bu kararlý duruþ nehrin öte yakasýna geçmek için yeterli olur mu ya da PKK ne yapacak sorusu hayati önem kazanýyor.

PKK’nin önünde kanaatimce iki yol var:

8Birinci yol, kuruluþtaki paradigmaya geri dönmek, hedef büyütmek, yani Türkiye’de bugün daha da önem kazanan Kürt sorununun çözümünü fiili ve siyasi manada bir Kürdistan sorunu gibi görüp çözüm sürecini bu fikre veya ideale heba etmek.

8Ýkinci yol, Suriye ve Irak’ta geliþen yeni sürece raðmen, PKK’nin çözüm sürecine dört elle sarýlmasý ve sürekli olarak hükümetin önüne yuvarladýðý topa, muhatabýndan beklediði ölçülerde kendisinin de sahip çýkmasýdýr. Bunun yolu, silahlý mücadeleye iliþkin masada duran bütün ihtimalleri bertaraf edecek bir siyasi pozisyondan, yani geri çekilmeden geçiyor.

***

Türkiye çözüm sürecini nihai aþamada PKK’nin silahsýzlandýrýlmasý olarak görmekten vazgeçecek -ki bu konuda hükümette bir ýsrar olduðu kanýsýnda deðilim- ama buna karþýlýk, PKK artýk Türkiye’de silahlý mücadeleyi tarihe gömdüðünü ilan edecek ve geri çekilecek. Çözüm sürecinde ilerlemek için baþka bir yol bulmak mümkün görünmüyor.

IÞÝD’le mücadele konsepti, hazýrlýklar bitip savaþ baþladýðýnda, yani Irak bir ateþ topu haline geldiðinde, bölge ülkelerinin ve devletsiz/ordusuz halklarýn -baþta Kürtler olmak üzere- güvenlik ve gelecekle ilgili  kaygýlarý büyüyecektir.. IÞÝD’le savaþ öyle görünüyor ki, asýl olarak Kürdistan topraklarýnda baþlayacak ve bu topraklarda da sürecek. Tampon bölge tartýþmalarýyla beraber düþünüldüðünde, þiddetli savaþ halinden Türkiye’nin daha fazla etkilenmesi ve Türkiye’ye bambaþka bir siyasi iklimin hakim olmasý muhtemel. Siyasi bakýmdan herkesin herkesle iliþkilerini, dostluklarýný ve düþmanlýklarýný etkileyebilecek yeni ulusal psikolojilere hazýr olmak lazým.

IÞÝD’e karþý savaþ baþka sonuçlarýyla beraber, Kürt ve Kürdistanlýlarýn geleceðinin belirleneceði bir savaþ olacaktýr.

Türkiye bu süreçte, eðer derdini özellikle de Kürtler’e iyi anlatamazsa, kendi Kürt dostlarýna ve vatandaþlarýna daha fazla güvenmezse, taraflar Türk Türk’e, Kürt Kürd’e hayran/kurban hallerine girerlerse, Kürt-Türk siyasi iliþkileri ve çözüm süreci cidden büyük zarar görür.

Çözüm sürecine duyulan umudun herhangi bir nedenle azalmasý, Erbil-Ankara arasýndaki iliþkilerin soðumaya terk edilmesi, otuz yýl devam eden silahlý mücadelenin dahi baþaramadýðý siyasi kopuþa ve etnik temelli yeni bir Türk-Kürt ulusal psikolojisinin geliþmesine yol açabilir.

***

Batý medyasýnda son zamanlarda çýkan yazýlarýn hedefinde Erbil-Ankara iliþkileri var.

Ne yazýk ki Kürt siyasi aktörler, Türkiye’nin IÞÝD politikasýný, dezenformasyon,  itibarsýzlaþtýrma ve algý üretimi üzerinden yerden yere vuran Batý’yý destekler demeçler vermede pek aceleci davranýyorlar.

Bloomberg’te, Henry Kissinger’ýn Charlie Rose’a verdiði söyleþiyi dinlemelerini  tavsiye ederim.

Mr. Kissinger, Kürtler’in ordu kurmalarý halinde, Irak’a baðlýlýklarýnýn kalmayacaðýný söylüyordu!

Deðiþen bir þey yok, anlayacaðýnýz: Batý, geçen yüzyýlda olduðu gibi, yüzünü Anadolu’ya dönmüþ bir Kürdistan deðil, Ortadoðu’nun bataklýðýnda yüzyýl daha çýrpýnýp duracak bir Kürdistan istiyor!

Kürdistan’ý yüzyýl önce, dört parçaya bölen sömürgecilerin torunlarý, ellerini ovuþturmuþ, fýrsat bu fýrsat deyip, Kürt-Türk siyasi iliþkilerini tarihe gömmeye çalýþmakla meþguller..

Denize ve Batý’ya açýlan kapýlarý birer birer kapanan bir Kürdistan’ý yönetmek ne de olsa daha kolay olur!

Türkiye, Erbil ve PKK zor bir tercihle karþý karþýya.

Türkiye, Erbil ve PKK, karþý karþýya kaldýklarý bu zorluðu aþabilmek için IÞÝD ve Batý arasýnda kurulan denklemin içinde sýkýþýp kalmak yerine, çözüm sürecinin ne kadar büyük bir imkan olduðunun farkýnda olmalý, çözüm sürecinde ilerlemeyi tercih etmeli,  bu ilerlemenin imkanlarýný, 2015 seçimlerinin sonrasýna ertelemek gibi ölümcül bir hataya düþmemelidir.