Zoraki 'Evet' diyen Körfez vesayetçileri zor durumda

Trump’ýn ‘küresel kabadayý’ tarzý tehditlerine raðmen dünya, ABD ve Ýsrail’e ders verdi.

ABD sömürgesi birkaç çakma ülkecik ile bazý ‘AB küskünleri’ dýþýnda hiçbir ülke Trump’ýn tehditlerine kulak asmadý, yanýnda yer almadý.

Bu sonuç, bu yüzden çok güçlü ve deðerlidir.

Kim demiþ “Fonksiyonel bir karar deðil” diye.

Bu kararý, Ýsrail zulmünün vicdanlardaki tepkisini tatmin için alýnan “Sen bize bakma, aynen devam et” anlamýndaki laf ola kýnamalarý ile karýþtýrmayýn.

Ýçimizdeki Ýsrailliler üzülecek ama bu sonuç, Trump’ýn, arý kovanýna çomak sokan açýklamasýndan sonra Erdoðan’ýn yoðun çabasýyla gelen diplomatik zaferdir.

 

Küreciler kerhen evet dedi

Peki, “ABD ve Ýsrail karþýsýndaki özellikle Ýslam dünyasýnýn ortaya koyduðu ortak duruþ, bundan sonra da devam eder mi” diye sorarsanýz, böyle boþ hayallere hiç kapýlmayýn derim.

Tam aksine Türkiye’nin, Kudüs davasýný; bu süreçte olduðu gibi “Üç dinin ortak deðeri” argümaný üzerinden yürütmesinin çok daha güçlü ve sonuç odaklý olacaðý kanaatindeyim.

Körfez liderleri bu oylamada zoraki “Evet” dedi.

Sizi temin ederim, halkýn ayaklanmasýndan ve Ýslam dünyasýnda Erdoðan’ýn daha da güçlenmesinden endiþe etmeselerdi, ABD ve Ýsrail’in yanýnda yer alýrlardý veya en azýndan “çekimser” kalýrlardý.

BAE Dýþiþleri Bakaný Abdullah bin Zayed’in, asýrlýk iftirasýný özellikle bu günlerde kusmasý, Türkiye’nin çabalarý yüzünden mecbur kaldýklarý bu tutumu dengelemek içindi.

Trump efendilerini daha fazla kýzdýrmamak için önümüzdeki günlerde, özellikle Suudi Arabistan kaynaklý benzer “dengeleme” adýmlarý gelebilir.

 

Bölgenin enfeksiyonlarý

“Vekaleten” yönetilen bir Arap dünyasýndan, ABD ve Ýsrail’e karþý kalýcý bir tavýr beklenemez.

Yüz yýl önce Ýngilizlerin “inanç farký” fitneleriyle Osmanlý’dan kopararak kurduklarý “devletçikler”in baþýna bela ettikleri vesayet urlarý temizlenmedikçe kalýcý tedavi mümkün deðildir.

Ýngiltere’de formatlanmayan hiç kimse o coðrafyada yönetime gelemez.

Mesela, Osmanlý’ya “Hýrsýz” diyen BAE Prensinin dedeleri, kutsal mekanlarý yaðmalayan Ýngiliz çapulcularýna tercümanlýk ve mihmandarlýk yapmýþ, kendisi ise Londra’da yetiþtirilmiþ bir devþirmedir.

Sisi’yi sorarsanýz, lisansüstü eðitim için iki yýl Ýngiltere’de kalmýþtýr.

Kral Abdullah ortaokuldan itibaren Ýngiltere’de okumuþ ve Britanya Ordusunda görev yapmýþtýr.

Esad’ýn, babasýnýn ölümü üzerine Ýngiltere’den getirildiðini bilmeyen yok.

Bugün bu coðrafyadaki Müslümanlarý yönetenler, Mescid-i Aksa’nýn etrafýndan ev-arazi alýp Ýsrail’e hediye edecek kadar Ýslamiyet’ten uzaktýr.

***

Bu “müstemleke valileri”nin, son dönemde ABD’ye tabi görünmesi sonucu hiç deðiþtirmiyor.

Kayýkçý kavgalarýna aldýrmayýn, küresel fitnenin üretim merkezi Ýngiltere, taþýyýcý anasý Amerika’dýr.

 

Vesayetçilerin iþi zorlaþtý

Ama bu vesayet bekçilerinin, Ýslam Ýþbirliði Teþkilatý Zirvesi’nde ve BM Genel Kurulu’nda karþý karþýya kaldýklarý “Kýrk katýr mý, kýrk satýr mý” durumu yoðunlaþarak devam edecektir.

Ýsrail ile yürüttükleri gizli iliþkilerini tam da gün yüzüne çýkardýklarý bir süreçte, Türkiye’nin baþlattýðý yoðun diplomasi sonucunda bütün dünyaya yayýlan dik duruþ ile koltuklarýnýn güvenliðini saðlayan Amerika’nýn beklentileri arasýnda her gün biraz daha sýkýþacaklar.

Ve bu gidiþ, Arap coðrafyasýnda Haçlýlarýn tayin ettiði vesayetçilerin yerini, halkýn seçtiði milli ve yerli yöneticilerin alacaðý bir sürecin baþlangýcýdýr.

Önceki gece titreyen Amerika ve Ýsrail asýl o zaman korksun...