Doðan Medya Grubu’nun terbiye özürlü yazarý (çünkü terbiyesizliði mahkeme tarafýndan tescillendi), patronlarýný FETÖ’yle iliþkilendirenlere yalýnkýlýç bir dalýyor ki, Aydýn Doðan “Ýyi ettik bu çocuðu almakla, bravo bize” diye ne kadar övünse azdýr.
Ýlle de tetikçi istihdam etmeye gerek yok.
Bana da sorsalar, “Aydýn Doðan FETÖ’cü müdür?” diye... Cevabým “hayýr” olurdu.
Elbette deðildir...
Kaldý ki, kimse, Aydýn Bey’i o türden bir mensubiyetle suçlamýyor ve iliþkilendirmiyor.
Ýlle bir mensubiyet aranacaksa, Aydýn Bey’in yeri geleneksel statükocularýn “þeref listesi”dir.
Usulünce bütün darbeleri desteklemiþ, bütün siyasete müdahale giriþimlerine yeþil ýþýk yakmýþ, e-muhtýrada boncuk bulmuþ ne kadar arýzalý tip varsa, yüksek maaþla gazetelerinde ve televizyonlarýnda istihdam ediyor. Ancak çok açýk verdiklerinde ve “savunulamaz” duruma düþtüklerinde onlara kapýyý gösteriyor yahut görevden alýyor... Bkz. Gübreden darbe çýkaran Tolga Tanýþ.
Efendim, Aydýn Bey15 Temmuz’da demokrasinin yanýnda durmuþ...
Ýyi de, 28 Þubat’ta bunu yapmamýþ...
Elinde olduðu halde yapmamýþ.
Hatta yabancý bir yayýn organýna, “28 Þubat sürecinde ordunun baskýsý sonucu istifaya zorlanan Ýslamcý koalisyon hükümetine karþý benim medya organlarým savaþ verdi” diyerek, darbede “en büyük hissedar” olduðunu açýklamýþ. Ve enerji ihalelerinde aslan payýný kapmýþ.
Bununla yetinmemiþ, 2002’den sonra teþekkül eden hükümetlere savaþ açmýþ.
Doymamýþ, “yaþam biçimi muhalefeti” yapmýþ.
Doymamýþ, “Türkiye’nin Malezyalaþtýðýný” ileri sürmüþ.
Doymamýþ, “Ýran oluyoruz” diye korku pompalamýþ.
Doymamýþ, internet andýcý davasýna da konu olan Genelkurmay’ýn resmi internet portallarýna “içerik” ve “malzeme” üretmiþ; “Lise mi, cami mi?”, “Oruç dayaðý”, “Ýþte bu alanda namaz kýldýlar”, “Erkek hastasýný muayene etmeyen gerici doktor” gibi...
Doymamýþ, hükümet devirmeye yeltenen Gezi nümayiþçilerine destek vermiþ.
Doymamýþ, 17/25 yargý darbesi giriþiminin tape yayýncýlýðýna soyunmuþ.
Doymamýþ, savcý katillerinin reklâmýný yapmýþ.
Doymamýþ, Türkiye karþýtý melanet odaklarýna yayýn ortamý hazýrlamýþ. (Aydýn Bey’in kendisinden deðil, patronajýndaki gazete ve televizyonlarýndan söz ediyoruz.)
Elbette Aydýn Bey FETÖ’cü deðildir ama Fetullah’ýn “tesbih ve ananas” himmetine muhatap olmuþtur, holdinginde FETÖ’ye göbekten baðlý mutemet elemanlar çalýþtýrmýþtýr, FETÖ’nün maliyecileriyle birtakým pazarlýklara giriþmiþtir, uðradýklarý “vergi cezasý” saldýrýsýný (kaynaðýný bildikleri halde) siyasi iktidara fatura etmiþtir, FETÖ’cü yargýçlara kefil olan bir gazeteciyi “gizli danýþman” atayýp Ankara’ya iþ takibine yollamýþtýr...
Müsaade edin de yargý bu iþlere bir baksýn...
Baksýn ve ortada bir “suç” olup olmadýðýna karar versin...
Hedef gözetmeden saða sola yalýnkýlýç dalan terbiye özürlü çocuða gelince...
Patronu hakkýndaki ithamlara “Tam bir yalan, tam bir iftira, tam bir palavra” diyerek göðsünü öyle bir siper ediyor ki, Kemal Tahir’in ifadesiyle, “hem de nasýl...”
Bunun tabiatý böyle.
Muhafazakâr bir televizyon kanalýnda çalýþtýðý günlerde de, ayný ses tonuyla, “Tam bir yalan, tam bir iftira, tam bir palavra” diye kendini paralýyordu.
Sonra, yine muhafazakâr bir gazeteye köþe yazarý yapýldý, orada da baþladý ayný nakarata: “Tam bir yalan, tam bir iftira, tam bir palavra.”
Derken, merkez medyanýn bir gazetesine geçti. Yine ayný nakarat: “Tam bir yalan, tam bir iftira, tam bir palavra...”
Diyorum ki, Aydýn Bey’le niza halindeki güçlü (ve elbette bol paralý, biraz solcu, biraz çapulcu, biraz da “merkez”e yakýn) bir medya patronu parayý bastýrýp, “Gel çocuk, biraz da buralarda kendini yýrt” dese...
Neden olmasýn?
Bence biri bunu desin.