Yarýn Kurban Bayramý'nýn birinci günü. Arapçada bayrama "Ýyd" denir. "Âde" fiilinin mastarý olan bu kelime "dönmek, geri gelmek" anlamýna gelir. Bayrama da her sene geri gelmesinden dolayý bu isim verilmiþtir.
Genellikle sevinci, coþkuyu, neþeyi, mutluluðu ifade eder. Nitekim kötü hadiselerin vuku bulduklarý günler de geri gelir, ama onlar için "iyd" (bayram) kelimesi kullanýlmaz, çünkü hüzün verirler insana. Türkçede kullandýðýmýz "bayram" kelimesi de eski Farsça bir kelime olarak "pati" (geri, tekrar) kelimesi ile "ram" (huzur, neþe mutluluk) kelimelerinin birleþiminden ibarettir, huzurun, neþenin, mutluluðun geri gelmesi yani. Bu bakýmdan Arapçadaki isimlendirme ile ayný anlamý ifade eder.
Ýsimlendirmenin bu anlamý ile hadisenin kendisi arasýnda uyum var. Ýsim ile müsemma örtüþmüþ yani. Çünkü hem Ramazan Bayramý'nda hem de Kurban Bayramý'nda büyük bir sevinç, huzur, neþe yaþanýr. Özellikle her iki bayram münasebetiyle yoksullara yardým ediliyor olmasý (fitre ve kurban eti) fakirlerin hanelerini kýsa süreli de olsa sevince gark ederken yardým edenlerin içini de manevi bir huzurla doldurmaktadýr. Unutmamak gerekir ki toplumlar her zaman bu gibi yardýmlara muhtaç insanlar barýndýrýr. Bu gibi yardýmlarý küçümsememek gerektiði gibi bu gibi küçük mutluluklarý da azýmsamamak lazýmdýr.
Son yýllarda ülkemizde bir yandan yurt içindeki yoksullara yardým edilirken bir yandan da dünyanýn baþka yerlerindeki yoksul ülkelerin vatandaþlarýna yardým eli uzatýlmaktadýr. Ýnsanýmýz istenen düzeyde ve devamlýlýkta olmasa dahi neþesini, huzurunu, mutluluðunu sýnýr ötesine taþýmak, diðer insanlarla paylaþmak için büyük bir gayret içindedir. Yine de bayramýn anlamýna uygun bu hareketin her sene hem resmi kanallarda hem de sivil toplum kuruluþlarý aracýlýðýyla artarak devam ediyor olmasý gelecek açýsýndan ayrýca mutluluk vericidir.
Ama Ýslam alemi olarak uzun bir süredir "kara bayram"lar yaþadýðýmýz da ayrý bir gerçek. Bu açýdan bayramlarýmýz buruk geçmektedir. Çünkü zulüm hiçbir zaman bu kadar ayyuka çýkmamýþtý. Hiçbir zaman yeryüzünde böylesine sistematik bir zulüm hüküm sürmemiþti. Eskiden de zulümler iþleniyordu ama genelde lokal kalýrdý ve adil yönetimler her zaman daha fazla olurdu. Ayrýca insanlar zulüm gördükleri bir yerden, adaletin hüküm sürdüðü baþka bir yere gitmek açýsýndan bugünkü insanlara göre daha geniþ imkanlara sahiptiler. En azýndan kaleleri, þehirleri istilalara karþý korumak amacýyla yapýlan surlarýn dýþýnda, tel örgülerle, duvarlarla çevrili sýnýrlar pek yoktu. Zulümlerden kaçanlarý merhamet sahibi insanlar, yönetimler karþýlayabiliyordu. Bugünkü gibi mazlumlar azgýn sularda boðulsunlar diye onlarý geri iten ýrkçýlara ya da sokak sokak mülteci avýna çýkmýþ merhamet yoksunu mendeburlara rastlanmazdý pek.
Bu yüzden zulüm altýnda inleyen insanlar, toplumlar adil bir yönetime dair umutlarýný yitirmezlerdi. Ancak günümüzde geleneksel zulüm yöntemlerini sürdüren yönetimler özellikle toplumlarýn adalet özlemlerini, kurtuluþ umutlarýný söndürmek hususunda pek mahirdirler. Hatta yeryüzünde bu baðlamda zalimler arasýnda bir dayanýþmadan da söz edebiliriz. Yeryüzünün her tarafýnda insanlarýn yüzüne sinmiþ bedbinlikten hareketle modern zalimlerin baþarýlý olduklarýný söylemek mümkündür.
Ancak adil bir yönetime dair bütün umutlarýný yitirmiþ bir insan, aþamayacaðýný bile bile kendini canhýraþ bir þekilde denizlerin azgýn sularýna býrakabilir çünkü. Þu halde paylaþtýðýmýz küçük yardýmlarý çoðaltmalýyýz ki insanlar adalete dair bir umut kýrýntýsý kalmýþsa onu da büsbütün yitirmesinler. Öncelikle adaleti kendi ülkemizde egemen kýlmalýyýz ki dünyanýn baþka tarafýndaki mazlumlar bizi müesses zulüm nizamýnýn bir parçasý deðil, kýzgýn zulüm çölünün ortasýnda bir adalet vahasý gibi görsünler. O zaman bayram manasýný bulmuþ olur.
Bu vesileyle bütün müminlerin, maðdurlarýn, mazlumlarýn, zulümden kaçýp ülkemize sýðýnan muhacirlerin bayramýný tebrik ediyorum.