Selahaddin E. Çakırgil
Selahaddin E. Çakırgil
Tüm Yazıları

Zulüm ve zorbalığın böyle geri tepmesi de var

Amerika’daki Başkanlık seçimlerine yaklaşık 10 ay kaldı.. Yapılan kamuoyu yoklamaları ve anketler, Cumhuriyetçi adaylardan Donald Trump’ın; Demokrat adaylardan da Hillary Clinton’un açık ara önde olduğunu gösteriyor.

Hillary, eski başkanlardan Bill Clinton’un aktif bir eşi olduğu gibi, New York senatörlüğü ve de Barack Obama’nın başkanlığının ilk dört yıllık döneminde deruhde ettiği Dışişleri Bakanlığı’yla da biliniyor.

Trump’ın ise hiçbir özelliği yoktu. Şimdi edindiği yeni özellik ise Amerikan toplumuna hem de en kaba şekliyle, saldırgan bir İslam düşmanlığı’nı şırıngalamaya çalışması..

Hemen her konuşmasında İslam ve müslümanlar aleyhinde konuşuyor, B. Amerika’daki mescidlerin kapatılacağından dem vuruyor.

Kara cahil bir emperyalist, milyarder yobaz ve zorba bozuntusu.

Cumhuriyetçi’lerin adayı olursa, halkı kandırıp kendisine cezbedecek daha nice çılgınca laflar edeceği, seçimlere kadar onun bu İslam ve müslüman aleyhtarı söylemlerini daha bir sınır tanımaz azgınlıklara vardıracağı tahmin edilebilir.

Bu kişinin bir diğer özelliğini de dünyanın çeşitli yerlerinde ‘Trump Tower’ denilen gökdelenler dikmesi.. Dubai’de, Bakü’de, Seul’de.. Yılda 5 milyon dolar kazandırdığı açıklanan İst. Mecidiyeköy’deki Trump Tower ve AVM’nin de ona ve ortağına ait olduğu anlaşıldı..

***

11 Eylûl 2001 Saldırıları’nı konu edinen ve o dönemin Amerikan Başkanı G. W. Bush’un ağır şekilde eleştirildiği, ‘Fahrenheit 9 /11’ isimli yönetmen Michael Moore, geçen hafta, Trump’un müslümanlar aleyhindeki bu ağır saldırganlıklarına karşı, onun New York’taki Trump Tower adlı gökdeleni önünde, elinde, ‘WE ARE ALL MUSLIM!’ (Hepimiz Müslümanız!) yazılı bir pankartla, tek kişilik bir eylem gerçekleştirdi.  

Moore, ayrıca Donald Trump’a bir de açık mektup yayınladı.

***

O mektuptan bazı bölümler:

“Sevgili Donal Trump.. Birlikte show’a çıktık ve aramızda hiçbir şey yaşanmadı. (...)Tek hatırladığım, oradan ayrılırken, hakkında, ‘Ne ödlek!.’ diye düşündüğümdü.

Şimdi diğer öfkeli beyazlarla birlikte, sizi ele geçiren bir ‘öcü’den korkuyorsunuz. Kafanızdaki ‘öcü’, bütün Müslümanları temsil ediyor. Sadece birilerini öldürenler değil, bütün Müslümanlar!

Neyse ki Donald, bugün Amerika, sen ve destekçilerin gibi değil. Biz öfkeli beyazlar değiliz. (...)Seçmenlerin yüzde 81’i önümüzdeki seçimlerde oyunu kadın, siyah ya da 18-35 yaş arası gençlerden yana kullanacağını açıklamış. Yani, sana değil!.

Ben, ırk, mezhep ve rengine bakmadan hepimizin kardeş olduğumuzu öğrenerek büyütüldüm. Bu şu anlama geliyor; Müslümanları yasaklayacaksan, ilk önce beni ve benim gibi düşünen herkesi yasaklaman gerekecek. Hepimiz Müslümanız!

Herbirimizin Meksikalı, Katolik, Yahudi, beyaz, siyah, tüm renkler oluşu gibi..

Hepimiz... İnsanlık ailesinin bir parçasıyız. Senin söylediklerin ve yaptıkların bu gerçeği bir gıdım bile değiştiremez. Eğer ...sevmiyorsan, gidip kulelerinden birinde inzivaya çekilebilirsin. Otur ve sözlerini bir düşün.

Hepimiz Müslümanız! Buna alış!”

***

Elbette Moore ‘müslüman’ filan değil.. Olup olmaması da kendisi ile Yaratan’ı arasındaki bir mes’ele.. Ama insan yüreği taşıyor. Yapılan her bir zulüm, zorbalık ve haksızlığa insan olarak karşı çıkması gerektiğini düşünüyor. Bu insanî haslete imrenmek gerekir.

****

Bu vesileyle, belirtelim ki, İstanbul’daki Trump Tower’ların ortağı olan Doğan Medya Grubu’ adına, o grubun başkanı Hanzâde Doğan’ın da Trump’a bir mektup gönderdiği açıklandı. “Samimi bir Müslüman olarak, bu dine inanan 1.8 milyar Müslüman gibi ben de Trump’ın sözlerinden rencide oldum. Bu sözlerle ticarî ilişkilerimiz de zarar görür. Teröre karşı yürütülen mücadeleyi İslam’a karşı bir savaşa dönüştürmek büyük bir hata olacaktır’ diyor, Hanzâde Hanım..

Açıktır ki, haksızlığa, zorbalığa karşı çıkmak, Moore kadar, Hanzâde Hanım’a da yakışır. Yeter ki, samimîyet olsun.