Sosyal medya ve hukuk tartýþmasýna Ýngiltere’den iki örnekle devam edelim bugün. Geçen sene, feminist gazeteci Caroline Criado-Perez, 10 sterlinlik banknotlarýn üstüne ünlü Ýngiliz yazar Jane Austen’ýn fotoðrafýnýn basýlmasý için bir kampanya yürüttü. Çaba baþarýlý oldu, Ýngiltere Merkez Bankasý 2017’de 10 sterlinlik banknotlara fotoðraflarýn basýlmasýna karar verdi.
Bu kararýn hemen ardýndan feminist gazeteciye twitter’dan ardý ardýna ölüm ve taciz tehditleri yollandý. Bir kiþi gözaltýna alýndý sonra kefaletle serbest býrakýldý.
Cinsiyet ayrýmcýlýðýna karþý mücadele eden kadýnlarýn hikayelerini internet sitesine taþýyan Laura Bates de tecavüz tehditleri alan bir baþka kullanýcý oldu.
Üst üste gelen bu 2 vakadan sonra twitter yetkililerinin aldýðý önlemleri yetersiz bulan insanlar 4 Aðustos 2013 tarihinde twitter’ý boykot etme kararý aldýlar, vesaire ama deðiþen bir þey olmadý.
***
Zurnanýn zýrt dediði yer tam da burasý aslýnda. Sosyal medyada ifade özgürlüðüne tehdit sadece devletler deðil ayný zamanda diðer kullanýcýlar.Nasýl mý, insanlar beðenmedikleri fikirleri savunan kiþilere sosyal tacizden baþlayýp, tecavüz ya da ölüm tehditlerine ya da nefret söylemlerine baþlýyor ve bu hal bir süre sonra hedef alýnan kiþiyi fikirlerini söyleyemez hale getiriyor.
Bu noktada da ne twitter sorumluluk alýr ne de iç hukuk sorunlara çare olabiliyor. Diyelim ki size karþý nefret söylemi ya da taciz içeren bir twit aldýnýz. Þikayet etmesi prosedür olarak çok zor, hadi ettiniz, twitter size yerel polise baþvurmanýzý öneriyor.
Mahkemeye gidiyorsunuz ama bu kez de þirket kullanýcý bilgileri gizlidir diye o hesabýn bilgilerini sizinle paylaþmýyor. Üstelik bu söylediklerimi yapmak haftalar alan bir süreci ve yüklü bir masrafý da kapsýyor. Kötü niyetin, iyi niyet kadar korunduðu bir sistemi demokratik bir ortam diye tanýmlamak mümkün mü?
***
Çaðýn getirdiði imkanlar sosyal medyada yasaklamalarýn sonuç vermediðini gösterdi. Bu noktada sosyal medya þirketlerinin de devreye girmesi þart. Merkezi Amerika’da bulunan bir þirket olabilir ve sadece ABD yasalarýna uygun davranma yükümlülüðünüz olabilir ama fark etmez.
Sosyal taciz, servis saðlayýcýlar tarafýndan yaptýrýmsýz býrakýldýðý ve insanlar fikrini açýklamaktan korkar hale getirildiði sürece demokratik bir ortamdan bahsedilemez.
Sokakta bir insanýn yüzüne, yasal ya da vicdani nedenlerle söyleyemeyeceðin bir þeyi eðer sosyal medya üzerinden söylüyorsan ortada bir sorun var demektir. Hep 21. yüzyýldan bahsediyoruz ya, bu çaðda fikir özgürlüðü ortamýný saðlamak da sadece devletlerin iþi deðildir...