The Endowment for Middle East Truth, merkezi Washington’da bulunan çok sayıdaki Siyonist düşünce kuruluşundan biri… Kısa adı EMET, İbranice, HAKİKAT demek, Ortadoğu’nun hakikatını tek pencereden gören tavrı var: İsrail.
Aslında, düşünce kuruluşundan çok, Amerikan Kongresi’ndeki İsrail lobisinin ana unsurlarından biri olarak görev yapıyor, misyonlarını, “Amerikan Temsilciler Meclisi ve Senato üyelerini Amerikan ulusal güvenlik konuları ve ayrılmaz müttefiki İsrail için bilgilendirme” olarak tarif ediyorlar.
EMET’i, Adelson Aile Vakfı destekliyor.
Bu vakfın kurucusu Sheldon G.Adelson günümüz Siyonist hareketinin en ünlü dolar milyarderlerinden biri, serveti, Las Vegas’taki kumarhane imparatorluğundan geliyor. 2016 ABD Başkanlık Seçimi’nde Donald Trump’ı en büyük bütçe ile destekleyen bir radikal cumhuriyetçi, bu yıl da kesenin ağzını sonuna kadar açmış durumda… Benjamin Netanyahu’nun kankası, onun sponsoru ve siyasi başarısı için İsrail’de medya imparatorluğu kurmuş bir karakter…
· TÜRKİYE KARŞITLIĞININ ANA MERKEZİ…
EMET, ABD’nin Ortadoğu politikasını belirleyen iki konuda –kendince- başarı öyküsü yazdı, 1- Trump yönetiminin İran nükleer anlaşmasından çekilmesi, 2- Golan Tepeleri’nin ilhakının Beyazsaray tarafından onaylanması.
Türkiye’yi ilgilendiren “başarı öyküsü”(!) ise F-35’lerle ilgili. Amerikan Kongresi’nde Türkiye’nin bu programdan dışlanması için yapılan lobi çalışmasının ana merkezi kimliğini EMET taşıyor.
(EMET Kurucu Başkanı Sarah Stern’in Washington’daki İsrail lobisinin güçlü ismi, Pentagon-net assessment eski Türkiye sorumlusu Harold Rhode’la 26 Temmuz 2016 tarihli 15 Temmuz’la ilgili söyleşisindeki konuğunun şu sözleri, kuruluşun kimliğini yeterince gösteriyor: Pensilvanya’da oturan bir kişinin bu kadar büyük bir girişimi örgütlemesi mümkün değildir. Rejimler kendileri için yeni kapılar açabilirler, Türkiye’deki darbe girişimini Erdoğan’ın kendisi planlamıştır.)
“Kontrollü darbe” açıklamalarının kaynağı nereler sanıyorsunuz, o laflar kendiliğinden mi çıktı, geçiniz…
· TÜRKİYE’DEN “HAYDUT DEVLET” ÜRETMEK…
EMET’in İsrail Ulusal Güvenlik Projesi Direktörü Benjamin Weil’in “Türkiye Geleceğin İran’ı Olma Yoluna Nasıl Girdi?” başlıklı yazısı(1) alarm işaretidir. Yazı, 1979 yılındaki Humeyni Devrimi’nin öncesi ve sonrasında yaşanılanlar ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasi serüveni arasında hayli zorlama benzerlikler kuruyor ve Türkiye’nin artık İran’dan farksız olmadığını savunuyor. Yaklaşık 45 gün önce yayınlanan bu yazının devamı, tam da Yunan Başbakan Mitçotakis ile İsrailli mevkidaşı Netanyahu Kudüs’te buluştuğu gün(Salı), Jarusalem Post’ta yayınlanan bir başka yazı oldu. Seth J.Frantman imzalı yazının (2) başlığını şuraya yazayım yeter: Türk Dışişleri Bakanı’nın İran yanlısı ve İslamcı Dünya Görüşünün İçinden…
Irak-Suriye hattından Libya’ya uzanan coğrafyada Türkiye’nin izlediği rotadan rahatsız olan Siyonizm ve müttefiklerinin Türkiye’den bir rogue state (haydut devlet) (anlamı için bkz: 3) üretme stratejisine yöneldiğini izliyoruz. Twitter’ın Rusya ve Çin ile birlikte Türkiye’deki hesapları askıya alması, bunun güçlü işaretlerinden biridir.
İsrail-Yunanistan gibi demokrasileri(!) tehdit eden, Irak-Suriye’de “etnik temizlik”(!) yapan, Libya’ya “cihatçı”(!) sevk eden, AB ve NATO’dan kopmuş bir Türkiye portresi…
Mavi Marmara katliamının genelkurmay başkanı İsrail Dışişleri Bakanı Gabi Eşkenazi ile Yunanlı mevkidaşı Nikos Dendias buluşmasından “diasporaların ortak düşmana karşı işbirliği” kararı çıkması, Türkiye karşıtı algı operasyonlarının artacağını işaret ediyor.
UYARI-SÖZ: S-400’leri depoya kaldırsak da F-35’ler gelmeyecek, FETÖ elebaşı teslim edilmeyecek, PKK müttefikliğinden vaz geçmeyecek, en sıkışık anımızda bile SWAP Anlaşması yapmayacak, aksine, ekonomik ambargo için her fırsatı deneyecekler. “İyi çocuk” olmayın, “kötü çocuk” kalın, beka orada…
(1) https://www.israelhayom.com/opinions/how-turkey-is-turning-into-the-next-iran/