Söylemesi bile uzun sürüyor. Bir de kazanmasýný düþünün...
1 Trilyon 119 milyar dolar...
Türkiye'nin bir yýllýk toplam üretimi bu yani bir baþka deyiþle gayri safi yurt içi hasýlamýz. Peki, bu ne anlama geliyor? Açýk söylemek gerekirse bu aslýnda Türkiye'nin "Þampiyonlar Ligi"nde ben de varým demesi gibi bir durum.
Ama bu lige çýkmak kadar kalmak da önemli.
Zira 2013'te "Gezi Kýþkýrtmasý"ndan hemen önce de tam bir trilyon dolar sýnýrýna dayanmýþtýk. Sonra baþýmýza gelenler malum. Tek tek hatýrlatýp kýymetli vaktinizi almayayým. Ama pusudaki düþmanlar elinden geleni de ardýna koymayacak.
Zira Türkiye ekonomisi 14 çeyrektir üst üste büyümeyi sürdürdü. Bu istikrarda milletin isabetli kararlarýnýn büyük etkisi oldu. Cumhurbaþkaný Erdoðan, Aydýn'da þöyle söyledi. "Türkiye ekonomisi geçen yýl depreme ve diðer olumsuzluklara raðmen yüzde 4,5 büyüyerek çok önemli bir baþarýya imza attý. Bu oranla Avrupa Birliði ülkeleri arasýnda en çok büyüyen ülke oldu. Gayri Safi Yurt Ýçi Hasýlamýz 1 trilyon 119 milyar dolarla ilk kez 1 trilyon dolar sýnýrýnýn üzerine çýktý. Muhalefet, hani 'Yandýk, bittik, öldük' diyordu ya, ne oldu?"
Þimdi bu ifadeleri okuyup "Ýyi de o zaman neden emekliye yüksek zam yapýlmýyor?" Diye soranlar olabilir. Haklý bir soru. Esas mesele de burada düðümleniyor. Ülkece büyüyüp kalkýnýyoruz ama içinde bulunduðumuz zorlu coðrafyada çok zorlu sýnamalardan da geçiyoruz. Yani ülke büyürken ülkeyi hedef alanlar da sorunlarý da büyüyor. Türkiye'de bir kesim gerçekten çok iyi kazanýyor. Açýklanan kar oranlarý, borsa ve diðer yatýrým araçlarýna yönelik teveccüh ortada. Mesele sabit gelirlilerde düðümleniyor. Ve tabii çalýþanlara, emeklilere enflasyonun üstünde zam yapýlsa dahi yeterli gelmiyor. Bu yüzden esas mesele enflasyonu düþürmek ama ben kendi adýma gelecek güzel günlere inanýyorum. Yarýnlar bugünlerden daha güzel olacak... Takdir milletin elbette.
"VEBALÝ SÝZÝN BOYNUNUZA"
Ýstanbullu bir seçmen olarak Ýmamoðlu-Kurum yarýþýnda þaþkýnlýkla izlediðim bir durum söz konusu. Paylaþýlan anketlere göre Kurum ile Ýmamoðlu arasýnda bir iki puanlýk bir fark var. Hatta CHP anketçileri Ýmamoðlu'na seçimi açýk ara kazandýrýyor. Tabii ayný anketçilerin Kýlýçdaroðlu'na da seçimi yüzde 60'la kazandýrdýðýný da unutmamak gerekiyor! Ay sonunda ne olacaðýný hep birlikte göreceðiz. Ancak buradan þunu söylemek istiyorum. Depreme dayanýklý lüks sitelerde oturan, tuzu kurularýn keyfinden dolayý eðer kentsel dönüþüm yapýlamazsa. Yani 100 bin konut sözü verip sonra sözünü inkar edenler kazanýrsa buradan net olarak söylüyorum. Eðer depremde olur da bir enkaz altýnda kalýrsam hakkýmý helal etmiyorum. Vebali sizin boynunuza, ahirette iki elim yakanýzda olur bilesiniz. Zira bunun bir genel seçim olmadýðýný yerel seçim olduðunu bazýlarý unutmuþ gibi davranýyor. Ýdeolojik körlükle hareket ediyorlar. Oysa kendimize çalýþacak bir baþkan seçeceðiz, tatile koþacak deðil. Hepsi bu.
LÝSELÝ CÝNAYETLERÝ
Benim okuduðum liseye belinde silahla, cebinde sustalýyla gelenler vardý. Küçükpazar en belalý bölgelerden biriydi. 90'lý yýllarda sokak çeteleri vardý. Ama herkese racon kesen liseli arkadaþlar bile asla hocalarýna en ufak bir saygýsýzlýk yapmazdý, yapamazdý. Dijital erozyon gençleri nereye sürüklüyor? Mesele sadece bu iki öðrenciyle ilgili deðil keþke bununla sýnýrlý olsa. Liseli cinayetleri artýyor. Herkes okullardaki zorbalýklardan þikayetçi. Diðer öðrencilerin eðitim hakkýný gasp eden, öðretmenin ders motivasyonunu yok eden, "Arizona Kertenkelesi" tiplerin sayýsý ne yazýk ki artýyor. Onlarý sokakta küfürlü baðýrýþ çaðýrýþ konuþmalarýnda, otobüste, hamileye, çocukluya, yaþlýlara yer vermeyi salaklýk olarak gören zihniyetleriyle her yerde görüyoruz. Toplu halde gezdiklerinde ürkütücü oluyorlar.
Öðretim kadar, aileden, baþlayan, sokakta devam eden, okulda pekiþtirilen eðitim meselesine de odaklanmalýyýz. Ve net söylüyorum. Herkesin okumasý da þart deðil. Devletin, milletin kaynaklarýný böyle israf edenlere kimsenin tahammül göstermesine gerek yok.
"Bana bir harf öðretenin 40 yýl kölesi olurum" diyen bir ümmetin evlatlarýnýn nasýl bu hale geldiðine ciddi ciddi kafa yormamýz gerekiyor. Dijital erozyon meselesini zaman zaman yazýyorum. Ama liseli cinayetleri alarm zillerini çalýyor.
Meselenin bir de anaokulu boyutundaki hali var ki insan izlerken küçük dilini yutacak gibi oluyor. 4-5 yaþýndaki çocuklar video oyunlarýnda gördüðü o vahþi hareketleri sýnýf arkadaþýnýn üstünde deniyor. Minicik yavruyu linç etmeye çalýþýyorlar. Ve hastanelik ediyorlar. Fotoðrafý Kazakistan'daki bir olayýn videosundan aldým. Ama bize de bu meseleler hiç uzak deðil. O yüzden bu meseleye ciddi ciddi kafa yormanýn zamaný geldi de geçiyor bile.