‘11 Eylûl 2001 Saldırıları'na, 20. yıl sonrasından tekrar bakış

Yarın, son yüzyılın en ilginç saldırılarından olup, Amerikan iç güvenlik zaafından kaynaklandığına dair hemen bütün delilleri gizlenmiş olan 11 Eylûl 2001 Saldırıları'nın 20. yıl dönümü...

*

1987'de, 16-17 yaşında bir alman gencinin Berlin'den kaldırdığı bir ufak uçakla, Sovyet hava savunma sistemini gizlice aşarak taa Moskova'ya uçuşunun fark edilememesi, bütünüyle Sovyet Rusya İmparatorluğu'nun büyük zaafı olarak değerlendirilmişti, dünyada...

O hesaba göre, 11 Eylûl 2001 Saldırıları, Amerikan emperyalizminin daha da büyük zaaflarından birisi idi.

(O gün, saat 16.00 civarında, Köln'de, yazıyla meşgulken, TV ekranından, Amerikan CNN kanalından, 'Âcil haber...' kaydıyla, İkiz Kuleler'den birinin 120'nci katına bir uçağın çarptığının görüntüleri verilmeye başlanmıştı... Ben, o anda, asansör sisteminin de bozulduğunu ve itfaiyenin oraya çıkamayabileceğini düşünürken, 10 dakika kadar sonra, havada başka bir uçak belirdi. 'O uçağın yangını söndürmeye geldiğini' zannediyordum ki; o uçak da, öteki kulenin böğrüne korkunç şekilde çarptı.

Şoke edici bir durumdu; diğer odadaki arkadaşım yazar İlhan Bilgü'ye, 'İlhaaan, yetiş! Amerika yanıyor!' diye seslenişimi hâlâ hatırlıyorum... Gözümün önüne, 2. Dünya Savaşı'na henüz girmemiş olan B. Amerika'nın Pasifik'te, Pearl Harbor Deniz Üssü'ndeki savaş gemilerine, dalış yapan yüzlerce Japon pilotlarının 'kamikaze /kutsal rüzgâr' ruhunu taşıyan eylemleri tekrarlanıyor gibiydi.

*

New York'ta, kapitalist emperyalizmin kutsal sembollerinden sayılan 120 katlı İkiz Kuleler, buralara çarptırılan ve Amerikan iç hatlarında çalıştırılan iki uçakla vurulmuş, birkaç saat içinde çökmüş ve içerde kalanlar yanmışlar veya kurtulma ümidiyle kendilerini aşağılara atmışlar ve 3000'den fazla insan çok trajik şekilde can vermişti. Amerikan askerî gücünün sembolü olan Pentagon merkezine de bir uçak çarpmış, rotası şüpheli başka uçaklar da havadayken vurularak düşürülmüştü.

Bu saldırılar üzerine, o sırada Texas'ta bulunan Amerikan Başkanı George W. Bush da, uçakla gizli bir yere (sonradan açıklandığına göre Nebraska'daki yeraltı sığınaklarına) kaçırılırken, Amerikan Hava Kuvvetleri'nin Başkan'a mahsus 1. No.lu uçağının bilgisayarının şifresine bile girilmiş ve ekrana, 'Sıra Sende..' notu bile yazılmıştı.

*

Daha da ilginç olan şu ki, bu saldırılardan hiç haberi olmayan o 'korkunç güçlü' Amerikan İstihbarat servisleri, bu saldırının üzerinden 6 saat geçmekteyken; bu uçakların, Usâme bin Laden'in liderlik ettiği 'El'Qaide' isimli bir örgütün Müslüman eylemcileri tarafından kullanıldığını ileri sürdüler ve o kulelere çarpan veya havada düşürülen uçaklardan 600 kadar yolcu arasında, Müslüman isimli olan 18-20 kadar yolcunun listesini açıkladılar. Dahası, bu saldırıları yaptıkları iddia olunan o 18-20 kişinin, o eylemden bir gün önce gece kulüplerine gidip eğlendiklerine dair videoları gösterildi.

Yani, insana, 'Bu kadar dakik bilgi sahibi idiyseniz, o korkunç eylemlerin hazırlıkları sırasında neredeydiniz?' dedirten bir durum.

Ya da, bu sahnelerin olması mı bekleniyordu?

*

Nitekim, hemen ertesi gün, bu saldırıların 'Müslüman Eylemciler'ce gerçekleştirildiği, dünya kamuoyuna pompalanmıştı. O kadar ki, 12 Eylûl 2001 günü, Yabancılar Polisi'ndeki işim için Lüksemburg sınırındaki -ve Karl Marx'ın doğum yeri olan- Trier şehrine gittiğimde, -Türkiye'deki başörtüsü yasağından dolayı Almanya'da psikoloji okuyan yeğenimle birlikte, şehirde dolaşırken-, insanlar bize, âdetâ 'Müslüman canlı bomba'lar imişiz gibi, dehşetli nazarlarla bakıyorlardı..

Komünizmin saf dışı olmasından beri, 'Soğuk Savaş'sız ve rakipsiz kalan kapitalist emperyalizm, yeni bir 'Soğuk Savaş' cebhesi açmak istiyordu. Ve bunda muvaffak da olmuştu.. Hattâ öyle ki, 'İslamofobia/ İslam korkusu' kasırgası, Avrupa'da, Amerika'dan bile daha şiddetli esmeye başlamıştı.

Amerikan emperyalizmi, savaşsız veya küçük savaşlarla büyük zaferler kazanmak gibi bir güç gösterisi yapmak için bir fırsat ele geçirmişti. Bush, kendilerini açıkça, modern 'The Crusaders / Haçlılar' diye niteleyerek, saldırıların arkasında, Afganistan'da yaşadığını bildikleri Usâme bin Laden'i ve Irak'ta da Saddam'ın olduğunu iddia ettiler; her iki Müslüman coğrafyasını da ağır bombardıman ve füzelerle yerle bir ettiler, yüzbinlerce sivil insanı katlettiler, iki ülkedeki rejimi de çökerttiler.

*

Bu konuda çok şeyler yazıldı, çizildi, ama aradan 20 yıl geçtikten sonra, Amerikan Başkanı Biden, geçen hafta, 11 Eylûl 2001 Saldırıları konusundaki Amerika'nın elindeki bütün gizli belge ve bilgilerin tamamen açıklanması'na dair emir verdiğini açıkladı.

İnanalım mı?

Henüz, 1963'deki 'Kenndey Suikasdi'nin gizli belgeleri ve kezâ, Amerika'yı 1990'lardan sonra derinden meşgul eden ve USA'yı, 'Şeytan İmparatorluğu' olarak niteleyen 'Davidian Tarikatı' isimli Hristiyan cemaatine karşı girişilen yok etme eylemlerinin belgeleri bile açıklanamazken...

*

NOT: Üsküdar Müftüsü 'nün tavzihatı:

6 Eylûl günlü yazımda, Üsküdar-Yeni Valide Câmii ile ilgili notum üzerine, Üsküdar Müftüsü Esad Yapıcı Hoca telefon etti ve 'o mekânın hoş olmayan bir durumda olduğunun görülmesi üzerine, âcilen gerekli düzenlemenin yapılmasına karar verildiğini ve hanımlar için, yine o bölümde geçici bir düzenleme yapıldığını' belirtti.

Müftü beyefendiye, şikâyetlere kulak asıp, ikna edici izahları dolayısıyla, teşekkürler...

*