110 yýllýk, ‘laik-irticacý tarikat ve cemaat' direniyor

Bir sosyal bünyeyi hangi inanç, ideoloji veya dünya görüþü adýna olursa olsun, deðiþtirmek isteyenler için, iki yol, iki usûl /metod vardýr bütün dünyada.. Birisi kurulu düzenin kanunlarý içinde kalarak, sosyal yapýyý deðiþtirmeyi esas alan uzlaþmacý yol.. Bu usûlde 'Yýkmadan yeniden yapmak, ýslah etmek' anlayýþý esastýr. Ama, bu yolda ilerlemekte, maddî yýpranma daha az olsa da, yürümek gibi zordur; sabýr ister.

Ýkinci usûl ise, her ne sûretle olursa olsun, mevcud düzeni temelden yýkýp tepeden inmeci, dayatmacý, jakobenist bir yöntemle toplum mühendisliðine soyunmak ve karþý çýkanlarý dâraðaçlarýnda sallandýrmak, kurþuna dizmek, ezip geçmek, zindanlara doldurmak, sürgünler ve gözyaþý pahasýna da olsa, o sosyal bünyeyi teslim almak sûretiyle yapýlan deðiþim..

Buna da diyorlar, darbecilik veya devrimcilik.. Bu yöntemde, 'Yeniden yapmak için yýkmak' anlayýþý esastýr. Bu usûl, sert bir zeminde yürümek gibidir; yýpranma ve zayiât da çok olur; ama, daha kýsa zamanda, bir oldu-bittiyle sonuca varýlmasý ihtimali vardýr.

Bu ikinci metodu benimseyen devrimci anlayýþýn dünyadaki örneklerini sýralamaya gerek yok.. 1789-Fransýz Ýhtilâli, ve Rusya'da 1917- Bolþevik Ýhtilâli ve diðerleri... Sadece, Rusya'daki Bolþevik/Komunist devriminde öldürülenlerin sayýsýný ünlü rus yazarý Soljenitsin, 60 milyon olduðunu yazýyordu. Ünlü rus fizikçi ve 'neutron bombasý'nýn mûcidlerinden Andrei Sakharof ise en azýnda 20 milyon diyordu.

Bizim toplumumuz ise, hele de son 100-110 yýldýr, en kanlý, en tepeden inmeci devrim mantýðýyla nice acý denemelerden geçti. 625 yýllýk kocamaan bir Osmanlý Devleti, 10 sene içinde buharlaþtý ve tarihin dehlizlerinde kaybolup gitti; o 'Ýttihad- Terakkici ve laik cemaat'in emperial güçlerle iþbirliðiyle..

Bütün Osmanlý toplumlarýnda ayný yöntemle ve zorla iktidara getirilen öteki rejimlerin mahiyeti de ayný deðil miydi?

Ýstanbul-Hukuk'ta okurken, 27 Mayýs 1960 Askerî Darbesi'nin fetvâcýlarýndan Prof. T. Z. Tunaya, 'Ýttihadçýlar, Ýslâmî dünya görüþünde olanlarý bir buldozer gibi ezip geçti..' derken, kendisi de, gözünün önünde canlandýrdýðý o ezilen cenahýn üzerine coþkulu þekilde yürür gibi bir gerilim havasýna bürünürdü.

Bu gibi darbeci ve dayatmacý, tepeden inmeci yöntemle topluma yön vermeye kalkýþanlarýn hak -hukuk ve kanun anlayýþlarý da, yine o yönteme göre þekilleniyordu. Yani, kendilerine teslim olmayanlarý, devrimciliðin kahredici gücüyle bertaraf etmek, hak-hukuk ve kanun idi. Mevcud Anayasa'nýn 'Baþlangýç' bölümü de, hak ve hukukun kaynaðýný ne olduðunu ilk cümlesinde anlatmýyor mu?

Evet, Müslüman milletimizin ensesinde 110 yýlý aþkýn bir süre boyunca çöreklenen 'Ýttihadçý' ve onlarýn uzantýsý bir 'laik tarikat ve cemaat', bütün emperial dünyayý bile hayran býrakan yöntemle, toplumumuzu zorla deðiþtirmeye kalkýþmýþtýr. Ve þimdi, mevcud sosyal bünyeyi yýkmadan yeniden yapmak ve ýslah etmek þeklindeki uzlaþmacý usûlle ve 'Derin Millet'ten güç alan bir sosyal hareket, adým adým yeni düzenlemeler yapmaya çalýþýyor.

Bugünlerde, Subay ve astsubay yetiþtiren okullar'a giriþ yönetmeliðinde yer alan 'irticaî faaliyetlere karýþmamýþ olmak'ifadeleri kaldýrýldý ya; Ýttihadçý kalýntýlar ve uzantýlarý, feryad etmeye baþladýlar yeniden..

Önceki, Yönetmelik'te giriþ þartlarý arasýnda sayýlan, "Kendisinin, annesinin, babasýnýn, kardeþlerinin ve velisinin, tutum ve davranýþlarý ile yasadýþý, siyasî, yýkýcý, irticaî, bölücü ideolojik görüþleri benimsememiþ, bu gibi faaliyetlerde bulunmamýþ veya bu gibi faaliyetlere karýþmamýþ olmasý" þartý kaldýrýlmýþ ve sadece 'Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulu'nca devletin millî güvenliðine karþý faaliyette bulunduðuna karar verilen yapý, oluþum veya gruplara üyeliði, mensubiyeti, iltisaký ya da bunlarla irtibatý olmamak" hükmü getirilmiþ..

Öncekine göre nisbeten daha mâkûl bir yönetmelik.. Çünkü, 'irticaî faaliyet'in kanûnî sýnýrlarý belirsizdi. Ailesinde çarþaf giyenler, sakal býrakanlar varsa; ya da çocuklarýna verdikleri isimlerde, Müslüman kültüründen esintiler sezilirse; hattâ, evlerine gelen ziyaretçiler arasýnda, 'laik cumhuriyet'in aydýnlatmasý'ndan istifade edememiþler belirlenirse, o ailelerin çocuklarý 'irticacý' olmak suçlamasýyla eleniyorlardý.

Çünkü, ülkemizdeki en etkin bir 'laik cemaat' var ki, onlar kendi cemaatleri dýþýndaki kimselerin ordu içinde yer almasý ihtimalinden ürperiyorlar, ürküyorlar; 'kendileri dýþýndakilere müsaade edilemez' diyorlar.

Nitekim, bu son deðiþiklik üzerine bir takým emekli generaller mâlûm cenahýn duygularýný köpürtmeye çalýþýyor ve "Bu deðiþiklikle tarikat ve cemaatlere, eðer iktidara karþý bir tavýrlarý yoksa, yol açýlmýþ oluyor. Burada orduyu tamamen kontrol etmeyi ve iktidarýn bakýþ açýsýný devletin resmi bakýþ açýsý haline getirmeyi amaçlayan bir yaklaþým görüyoruz.' diyorlar.. Çünkü, devletin resmî bakýþýný milletin iradesiyle seçilenler deðil, 'Ýttihadçý' ve jakobenist/ tepeden inmeci zorbalýk yöntemiyle, dâraðaçlarý üzerine yükselen bir 'laik cemaat' tahakkümüne zarar verilmesine, o 100 yýllýk kadrolar tahammül edemezler. Çünkü, Ýttihadçý-kemalist-laik cemaatin anlayýþýna göre, bu ülkede kendileri dýþýndaki vatandaþlarýn vazifesi sadece vergi vermek, itaat etmek, askere gidip, onlarýn cemaatine hizmet etmektir.

Ama, tarihin akýþýnýn deðiþmekte olduðunu onlar da inþaallah öðrenecekler..

Nitekim, C. Baþkaný Erdoðan, 'Bir takým vesayet odaklarýnýn dayattýðý anayasalar deðil, milletimiz nasýl bir anayasa ile yönetilmek istiyorsa, o anayasayý yapacaðýz..' diyor.