İstanbul BŞ Beld. Başkanı olan İmamoğlu, tahmin edilenden de cür’etkâr çıktı. Çünkü, o da bir ‘Şeb-i Arûs’ programı düzenletmiş. Ama, asıl hedefin, bu anma toplantısına da kendi mührünü vurmak olduğunu göstermek isteyip, Mevlevîlik tarikatına mahsus bir olan semâ âyinini, temaülde olmayan şekilde, kadınlı- erkekli olarak icra ettirmiş ve bununla yetinmeyip, bir takım türkçe sözleri, ‘ezan’ diye okutmuş.. Kur’an-ı Kerîm’in türkçe meâlini de, Kur’an tilavetini andıracak şekilde okutturmuş, 1932’lerden 1950’lere kadar olduğu üzere..
Bu cür’etkârlık, kimlerin 1930’daki faşist azgınlığı hâlâ da hâkim kılmak hayalinde olduklarını göstermekte.. O zaman, ‘Türk ihtilâlinin kararı, Batı medenîyetini kayıtsız şartsız şekilde benimsemektir. Bu karar, o kadar kesin bir azme dayanmaktadır ki önüne çıkacak olanlar, demirle, ateşle yok edilmeye mahkûmdur’ demişlerdi.
Şimdi o hayali yeniden hortlatmak peşindeler.
(Ekleyelim, bu ‘taife-i laicus’ yabancı filmlerin türkçe dublajının filmi öldürdüğü gerekçesiyle, filmin aslını tercih ederler.)
Okuyuculara, yukarı tarafta fotoğrafını verdiğimiz, 1 Mayıs 1926 tarihli ve ‘Asr-ı Türkiye Mecmuası’na dikkatlice bakmanızı tavsiye ederim.
Yazını başlığı şöyle: ‘Millî Kâbe.. Türk Peygamberi.. Ve, Ashâb-ı Güzini..’
Bu yazının ilk paragrafını okumak bile her şeyi anlatmaya yeter.. Buyrunuz:
‘Ankara..
İşte Türk’ün millî Kâbe’si.. Eger İslam dini, Muhammed’in kabrine gidüp yüz sürmek saadet-i uhreviyeyi mucib olacağını zikr eyliyorsa, bize insan gibi yaşamağı öğreten Türk’ün dini de Çankaya’nın taşlarını öpmeği ve ulugazinin bastığı topraklara yüzümüzü sürmeği emrediyor..’
Evet, özellikle de, kuzu postuna bürünen kurtlara gönül verenlere takdim olunur.
Ve, bir-kaç NOT: 1- Muhalefet liderlerinin en benzeri olmayanı üzerinde konuşmak zor. Eleştirsen, hezeyanlarını ciddiye almak durumuna düşersin. Bu benzersiz muhalefet lideri’nin keşfettiği son ekonomik çare, Mafia liderlerinin yüreğine oturmuştur herhalde.. Çünkü, açıkça, iktidara gelirse, uyuşturucu ticareti, kara para aklamak ve benzeri karanlık ilişkileri, vergilerini ödedikten sonra serbest bırakmayı vaad ediyor.
Geçenlerde kendisine medya aracılığıyla mesaj gönderen bir kişinin tehditleri etkili olmuş demek ki..
2- İzmir BŞ. Beld. Başkanı, Hz. Peygamber (S)’e hakaret kasdıyla Fransa’da şerefsizce karikatürler yayınlayan mâlûm derginin sorumlusunu, İzmir’lilerle buluşturmak için davet etmiş.. Ama, İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger o programı ibtal etmiş..
Öyle şerefsizlere yol açan bu gibi sorumsuz mahallî yöneticileri frenleyen Vali Bey’e teşekkür ve tebrikler..
3-Medyada günlerdir, tutuklulara ‘çıplak arama uygulandığı’ iddiası dolaşıyor.. İçişleri Bakanı S. Soylu, iddiaları kesin olarak reddediyor.
Bu çirkin iddialar için kesin bir redd veya kabul yönünde görüş belirtmem zor elbette.. Ancak, Başkan Erdoğan, hele de bu konuda en küçük bir ihmal ve ihtimale bile göz yumacak birisi değildir, asla.. Buna rağmen, bu iddialarda doğruluk payı varsa; ya, Hükûmet’i karalamak için resmî vazifeliler içine sızmış bir takım ajan ve ahlâksızların işidir, ya da haberler tamamiyle yalandır.
4- Irak’ta korkunç cinayetler işleyen Blackwater isimli özel güvenlik elemanlarından göstermelik olarak hapsedilen 4 kişiyi, Trump, Başkanlık’tan gider-ayak, affetti.
Ebû Gureyb zindanlarında Irak halkına yapılan o korkunç zulüm ve namussuzlukları yapanlardan sadece birkaç kişi de olsa, Trump’ın yüreği onların mahkûmiyetini kaldırmadı.
‘İnsan hakları havarisi’ rolünü oynayan Amerikan emperyalizminin adalet anlayışının zirvesidir bu..