2020 geçerken…

2020 senesi ‘biterken’ yerine ‘geçerken’ dememin sebebi, bütün dünyanın 2020’yi külli musibetlerle geçiriyor olması… İnşallah önümüzdeki yıl başta salgın hastalık olmak üzere birçok sıkıntının geçtiği bir yıl olur.

Bu acı tecrübeyle daha iyi anladık ki insanlık ailesi bir vücudun azaları gibi, bir yerdeki sorun bütün bünyeyi etkiliyor.


Afrika’da kuraklıktan, Myanmar’da zulümden, Suriye’de katliam ve çaresizlikten, daha birçok yerdeki yokluk, yoksulluk ve türlü hastalıklardan ölen insanlara ilgisiz kalanlar bu sefer insanlık ailesinin birlikte hareket etmesi gerçeğiyle yüzleşmek durumundalar. Korona virüsü sadece Vuhan’dakileri değil herkesi vurdu.

Terörle ortak mücadele edemedik, açlık ve sefaletle ortak mücadele edemedik, cehalet ve imkânsızlarla ortak mücadele edemedik ama virüse karşı ortak mücadele etmek zorundayız.

Dünyada tek bir hasta bile kalsa herkes aynı tehditle karşı karşıya…

İnsanlık, sadece bilim-kurgu filmlerindeki uzaylı saldırılarında bir aile olduğunu hatırlıyordu. Bu kez gözle görülmeyecek küçüklükte bir virüs bu büyük hakikati herkese gösterdi.

Dünya üzerinde herkes güvende değilse kimse güvende değildir. Sorunları hep birlikte göğüslemezsek sorunlar herkesi yutar.

Küreselleşme bir virüs üzerinden nasıl bir şey olduğunu da gösterdi. Yerküre gemisinde ortak bir kadere doğru hareket ediyoruz.

‘Birimiz hepimiz için’ nasıl fedakârlık yapıyorsak, ‘hepimiz de birimiz’ için aynı duyarlılığı göstermek zorundayız. Bizden uzakta sandığımız birileri de bizim bir parçamız…

Ümit ederiz virüs sonrası yeni dünya birilerinin diğerlerinin sırtına basarak ayakta kalmaya veya yükselmeye çalıştığı değil, hep birlikte ayağa kalmaya ve yükselmeye çalıştığımız bir dünya olur.

Ortak hareket, ortak çalışma, ortak mücadele yeni dönemin en kritik olgusudur.

Aşı ve tedavi konusunda uluslararası toplumu çetin bir imtihan bekliyor. Aşıya herkesin erişiminin sağlanması, insana verilen önemi gösterecek. Bir ve bütün olamazsak sorunu aşamayacağımız gerçeği aşıyı tüm insanlara ulaştırma zorunluluğunu ortaya koyuyor. Sadece kendisini düşünme bencilliği bu kez bir anlam taşımıyor. Virüs, bencillik yerine paylaşımı zorluyor.

İnsanoğlu empati yapmayı başaramadı; başkalarını anlamaya, ne hissettiklerini, ne yaşadıklarını, ne çektiklerini anlamaya yeterince çalışmadı. Başkasını kendi nefsine tercih etme, başkası için fedakârlıkta bulunma anlamında îsâr’ı da yapamadı. Ama şimdi bir mecburi hal ile küresel bir erdemi gerçekleştirmek zorunda.

Virüs, başkası için fedakârlık yapmayan insanı, kendisi için başkasına sahip çıkmaya zorluyor. Nefsini öncelemek ve kurtarmaya çalışmak küresel salgından kurtulmak için yeterli değil; herkesi düşünmek ve topyekûn kurtuluşun yollarını aramak gerekiyor.

Yani virüs sadece hayatın anlamını, değerini, amacını hatırlatan bir uyarıcı olmadı; bireysel erdemden toplumsal erdemlere kadar ihmal edilen değerleri de hatırlatan ve hatta bunu fiili olarak zorlayan bir faktör oldu.

Ölümü hatırlamak, çıplak hakikat olarak nefis muhasebesine ve insanın hayatına çeki düzen vermesine sebep olur. Salgın hastalık ise küresel düzeyde bir muhasebeye sebep olduğu gibi, dayattığı yeni normallerle hayatın akışına büyük bir etki ediyor.

Önümüzdeki sene inşallah insanlık için bir toparlanma, bir dayanışma, bir yakınlaşma yılı olur.