28 Þubat muhtýraydý, asýl darbe “bugün” yapýldý

Doðan Grubu'nun üç gazetesi, Aydýn Doðan'ýn malikanesinde kurulan Mesut Yýlmaz hükümetini, bir gün önce açýklayarak bütün medyayý atlatmýþtý.

Ankara’nýn hareketli, Ýstanbul’un; inadýna sakin olduðu günlerdi. Bu sükûneti, Hürriyet gazetesine atýlan bir “ses bombasý” bozmuþtu.

23 Haziran 1997 günü sabaha karþý 04.30 sularýnda, Hürriyet gazetesinin Güneþli’deki merkez binasýnýn önünde duran beyaz otomobilden inen bir kiþi bahçeye bir paketi fýrlatýp; ayný otomobille kaçmýþtý. O bir ses bombasýydý ve gürültü dýþýnda bir hasar yoktu. Baþyazar Oktay Ekþi, “Doðrularý söylemeyi görev sayan Hürriyet’i yýldýramazlar” demiþti.

Bu patlamadan iki gün önce hükümeti kurmakla görevlendirilen Mesut Yýlmaz, Ankara’da kabine pazarlýklarýyla meþgul olacak ki, Aydýn Doðan’a “Geçmiþ olsun” ziyaretine gelememiþti.

Yeni nesil bilmez; koalisyon hükümetlerinde bakanlýk paylaþýmý çetin geçer. Hatta o dönemde, devlete yükünden baþka hiçbir faydasý olmayan “devlet bakanlýðý” denen “gönül alma bakanlýðý”nýn sayýsý bir ara 30’un üzerine çýkmýþtý.

Mesut Yýlmaz çok deðerli dostuna “Geçmiþ olsun” demeyi daha fazla geciktirmemek için; hükümet kurma mesaisinin son günü olan 29 Haziran Pazar günü Ankara’dan günübirlik Ýstanbul’a gelmiþti.

GÜVENLÝK GÝZLEDÝ, YILMAZ’IN ARACI KOPYA VERDÝ

Basýndan gizli yapýlan bu ziyareti, yeni hükümet hakkýnda bilgi koparma peþindeki TGRT muhabiri öðrenmiþ ve soluðu Aydýn Doðan’ýn Çamlýca’daki malikânesinde almýþtý. Güvenlik elemanlarý, “Burada kimse yok” diyerek uzaklaþtýrmak istemiþse de dikkatli muhabir, Mesut Yýlmaz’ýn havaalanýnda bindiði 34 BNU 02 plakalý aracý bahçede görmüþtü. Yani Yýlmaz içerideydi. Bir “Geçmiþ olsun ziyareti” için bu kadar “gizem” biraz fazla deðil miydi?

Neyse, güvenlik zoruyla bahçe dýþýna çýkarýlan haber ekibi karþý kaldýrýmda beklemeye baþladý. Ancak saatler geçiyor ama hiçbir hareket olmuyordu. Haberciler tam; “Adam haklý galiba, gitsek bari” diye düþünürken, bir polis ekibinin gelip kimlik kontrolü yapmasý ve “Hakkýnýzda þikayet var, gidin buradan” demesi üzerine “Bunda bir iþ var” der; biraz daha beklerler.

Ama nereye kadar?.. Saat olmuþ 18.00...

“SADECE ‘GEÇMÝÞ OLSUN’ DEDÝ”

Kararsýzlýktan kývranan ekibin imdadýna kapýda görünen Aydýn Doðan-Mesut Yýlmaz” ikilisi yetiþir.

Kamera ve mikrofonlarý karþýsýnda gören Aydýn Doðan biraz þaþýrýr. Ýlk tepkisi, “Hangi televizyondansýnýz?” olur. Yýlmaz, ziyaretin amacýný soran muhabire, “Geçmiþ olsun ziyareti yaptým” demekle yetinir.

Aydýn Doðan daha Yýlmaz’ýn aracý hareket etmeden habercilere tekrar dönüp, “Hangi gazetedensiniz” diye tekrar sormuþ ve anlamlý þekilde baþýný sallamýþtý.

Bir medya devi olan Doðan grubundan tek gazetecinin orada olmamasý bizimkilere; “Doðan’ýn kendi medyasýný bile atlattýk” gururunu yaþatýr!

Ýyi de, geçmiþ olsun ziyareti için 6 saat biraz fazla deðil mi?

Neyse, bizi ilgilendirmez, belki de Yýlmaz biraz havuz keyfi yaparak haftanýn yorgunluðunu atmýþtý!

KÜÇÜK HABERE BÜYÜK ÖFKE…

Mesut Yýlmaz’dan bakan tüyosu alamayan habercilerin 8 saatlik mesaisi 19.30 bülteninin sonunda bir dakikalýk “Yýlmaz’dan Aydýn Doðan’a ‘Geçmiþ olsun’ ziyareti” haberi olarak geçiþtirilir.

Ama ne gariptir ki, bu kýsa haber Aydýn Doðan’ý o kadar öfkelendirmiþti ki, o günlerde Almanya’da bulunan ve bu “rutin” haber hakkýnda hiçbir bilgisi olmayan merhum Enver Ören’i arayarak, “Adamlarýný peþime takmýþsýn” gibi, bir yayýn grubu sahibine hiç yakýþmayacak ifadeler kullanýr. Bu durumda kendisi her gün yüzlerce insanýn peþine adam takýyordu.

Bu hassasiyet, sýradan bir ziyaret haberi için oldukça aþýrýydý…

Doðan medyasýnýn 28 Þubat darbesindeki müttefikleri de yeni hükümeti bir gün sonra duyurmuþtu.

ÇAMLICA’DAN ÇANKAYA’YA…

Neyse biz Ankara’ya dönelim…

Ziyaretten sonra tekrar Ankara’ya dönen Mesut Yýlmaz, hükümet listesini Demirel’e sunmuþ ve 30 Haziran Pazartesi sabahý da basýna açýklamýþtý.

Fakat çok ilginç bir durum vardý. Mesut Yýlmaz’ýn açýklamakta olduðu “bakanlar kurulu” Hürriyet, Milliyet ve Radikal’in manþetiydi. Ve bu “þanslý” gazetelerin üçü de Aydýn Doðan’a aitti.

Ýyi de Yýlmaz’ý 6 saat bekleyen Sadi Sözen birkaç isim bile alamamýþken, oralarda hiç görünmeyen bu gazeteler tam listeyi nasýl ele geçirmiþti?

Demek ki, kimin kimi atlattýðý en son belli oluyordu…

“PÝJAMA”NIN ALTINA GÝZLENEN SKANDAL

Aydýn Doðan, bu ziyaret konusunda aþýrý hassasiyet göstermekte haklýydý. Çünkü, zamanlamasý manidar; çok kritik bir ziyaretti. Ancak birilerinin görüntülerden hareketle yaptýðý; “Baþbakaný pijamayla karþýladý” haberinin üzerine o kadar abanýldý ki, kimse þu lüzumsuz “pijama”yý kaldýrýp altýna bakmadý.

Aydýn Doðan “kýzmýþ” numarasý yapsa da, bu haberden çok mutlu olmuþtu. Çünkü, izahý zor bir ziyaret magazinleþtirilerek “pijama”nýn altýna gizlenmiþti. Adamlarýnýn ikide bir, “Hayýr; pijama deðildi” çýkýþlarýyla bu tartýþmayý tazelemesinin sebebi de buydu...

Mesela Ahmet Hakan bey, 2015’te; sayfa boyu uzattýðý köþesini tamamen bu konuya ayýrmýþtý. Aydýn Doðan’a “pijamayla karþýlama olayý”ný sormuþ, o da; “Bak kardeþim sana iþin aslýný anlatayým” demiþ… 

BEN BUNUN NERESÝNÝ DÜZELTEYÝM..

Ahmet Hakan kusura bakmasýn ama eski patronu pek de “olayýn aslýný” anlatmamýþ, “Dönemin baþbakaný Mesut Yýlmaz, temmuz ayýnýn bir günü bizim gazetenin kurþunlanmasý sebebi ile geçmiþ olsun demek üzere Çamlýca’daki yazlýk evimize uðradý” þeklindeki ilk cümlesine, dört yanlýþý sýðdýrmayý baþarmýþtý! Yýlmaz daha baþbakan deðil; namzetti, temmuz deðil; hazirandý, gazete kurþunlanmamýþ; sadece ses bombasý atýlmýþtý, Yýlmaz uðramamýþ; gün boyu kalmýþtý… Aslýnda “yazlýk ev” demek de malikâneye hakaretti ama bu bizi ilgilendirmezdi…

Ve Aydýn Doðan, asýl önemli olan “ziyaret sonrasý yaþananlar” hakkýnda hiçbir þey söylememiþti. Hatta o zaman bendeniz, “Mesele pijama deðil” diye bir yazý yazmýþ, ziyaret sonrasýný ve Doðan medyasýnýn “kabine manþetleri”ni anlatmýþtým. Ahmet Hakan bey de, ziyarette tek muhabir yokken yeni kabinenin, üç gazetede birden nasýl manþet olduðuna hiç deðinmeden, “Öyle olsa bizim gazetelerde yayýnlanan isimlerle Yýlmaz’ýn açýkladýklarý ayný olurdu” demiþ, tespit ettiði birkaç farklý ismi zikretmiþti.

Ýyi de, bu hükümetin oluþmasýnda Cumhurbaþkaný Demirel, bu hükümet için Doðan Grubu ve Mesut Yýlmaz’dan daha az uðraþmamýþtý. Birkaç isim deðiþtirmiþ çok mu? Sonuçta Demirel’in de fatura ödeyeceði isimler vardý.

En azýndan Ertuðrul Özkök’ün çok istediði Güneþ Taner, yerini korumuþtu… 

HERKES BATTI, DOÐAN YENÝDEN DOÐDU

Anlayacaðýnýz, ne kadar görmezden gelmeye çalýþsak da “çarpýcý gerçek” her taraftan önümüzde fýrlýyordu.

Zaten, ilerleyen günlerdeki Yýlmaz hükümeti ile Doðan Grubu iliþkisi, her þeyi anlatmaya yetiyordu.

Dýþbank kýyaðý, Mesut Yýlmaz dönemindeki POAÞ ihalesi ve kamuoyunun bilmediði nice devlet desteði sayesinde, herkesin battýðý bir dönemde, Doðan Grubu yeniden doðmuþtu.

Sadece 22 Ekim 1997 tarihindeki Ertuðrul Özkök-Güneþ Taner görüþmesi bile, 28 Þubat dönemindeki “ittifak”ýn sýrrýný açýklýyordu. Ertuðrul Özkök’ün, “Ekonomi mutlaka Güneþ Taner’e baðlý olmalý” yazýlarýnýn hikmetini de ortaya koyan bu görüþme, karton fabrikasý için talep edilen 130 milyon dolarlýk kredinin hýzlandýrýlmasýyla ilgiliydi. Güneþ Taner’in, “Baþbakana bastýrman lazým” cevabý üzerine Özkök, “Adam telefonuma çýkmýyor. Daha dün aðzýndan çýkan þeyi manþet yaptýk. Ulan yine de ben koruyorum adamý. Baþbakana ana avrat küfredeceksin, sonra tekrar iyi adam olacaksýn” diye cevap veriyordu.

YOLSUZLUÐU ÖNLEYECEKTÝ, YOLSUZLUKTAN GÝTTÝ

Ne gariptir ki “Su testisi su yolunda kýrýlýr” hesabý; 28 Þubatçýlarýn, “ihalelerin; yeþil sermayeye peþkeþ çekilmesini önlemek” için kurdurduðu hükümet, Tütünbank ihalesindeki yolsuzluk sebebiyle düþmüþ ve Doðan Grubu’nun gözdesi Güneþ Taner ile birlikte, Mesut Yýlmaz, Yüce Divan’da yargýlanan “ilk” olmuþtu.

O halde gelin, ortaya çýkan gerçeðin altýný birlikte çizelim.

Türkiye’yi 28 Þubat darbesine itekleyen 28 Þubat’tan sonra da, “kendi hükümetleri” kuruluncaya kadar devam eden o malum manþetlerin öyle laiklikle, irtica endiþesiyle veya yeþil sermayeye peþkeþ çekilen ihalelerle falan hiçbir ilgisi yoktu. 28 Þubat, Atatürkçülük maskesi arkasýna gizlenen darbeci generaller ve medya arkasýna gizlenen sermayedar ve siyasîlerle, takýyye arkasýna gizlenen FETÖ hainlerinin ortaklaþa yürüttüðü bir “soygun operasyonu”ydu. Herkes kendi hedefine ulaþtý. Tek kaybeden Türkiye idi.

Yani 28 Þubat muhtýraydý, asýl darbe 23 yýl önce bugün; 29 Haziran’da yaþandý.

TSK’ya ekilen darbeci FETÖ tohumlarýnýn yaný sýra, “28 Þubat darbesi”nin millete faturasý 400 milyar dolardý. Bankalardan ise laiklik aþkýna 46 milyar dolar hortumlanmýþtý.

Ama hiç önemli deðildi…

TSK “dindarlar”dan, rejim; “irtica”dan, ülke de “yeþil sermaye”den kurtarýlmýþtý!..