ABD-İran ortak yapımı yönetim anlayışının iflası…

Çarşamba günkü yazımda ‘Hibrit liderler’ başlığıyla Irak’ta Maliki ve Libya’da Hafter gibi iki gücün aynı anda kullandığı kişi veya yönetimlerin sorun oluşturduğundan bahsetmiştim.

Yazıdan iki gün sonra ise İranlı komutan Süleymani suikastı gerçekleşti. Böylece ABD ve İran’ın aynı anda sahiplendiği ve kontrol etmeye çalıştığı hibrit yönetimlerden biri olan Irak’taki durum patlak vermiş oldu. 

Çarşamba günkü yazımda da belirttiğim gibi birbiriyle rekabet eden/çatışan iki gücün aynı anda kullanmaya çalıştığı bu tür melez yapılar, siyasette, uluslararası ilişkilerde ve ülke yönetimlerinde çok kafa karıştıran, izahı zor, hangi amaca hizmet ettiği anlaşılmayan bir durum üretiyor.

ABD’nin Irak’a müdahalesinden sonra kurulan yapıda Şiiler Başbakanlığı, Sünniler Meclis Başkanlığını, Kürtler ise Cumhurbaşkanlığını alıyorlar. Başbakanlık üzerinden yürüyen sistemde Şiiler daha hâkim pozisyondalar ve ABD bir yandan, İran diğer yandan bu yönetim üzerinde söz sahibi olmaya çalışıyorlar.

Bir nevi modus vivendi, geçici anlaşma şeklinde işleyen süreçte ABD Şii Başbakanı (özellikle Maliki döneminde) kendi adamı gibi görürken, Başbakan da kendisini İran’ın adamı gibi görüyordu.

İran hem Meclis’teki Şii parlamenterler, hem hükümetteki Şii siyasetçiler, hem de sahadaki Şii paramiliter gruplar üzerinden Irak’ı adeta yedeğine aldığını düşünüyordu.

ABD ise hükümete sağladığı destek ve bölgedeki askeri gücüyle kontrolün kendisinde olduğu kanaatindeydi. Bu melez ve karmaşık ilişkinin bir yerde patlaması sürpriz değildi.

Gelinen noktada ABD, İran’ın sert hamlelerle Irak’taki gücünü zayıflatmaya ve altını oymaya başladığını düşündü ve daha sert bir hamle yaptı. Süleymani suikastı şeklindeki bu hamlenin ise İran’ın etkisini daha da artıran, ABD’nin pozisyonunu daha da zayıflatan bir etki yapıp yapmayacağı merak ediliyor.

Çarpık ilişki mutlaka bir noktada krize dönüşüyor. ABD’nin kendi kontrolünde olduğunu düşündüğü Iraklı yapılar bile ABD’nin Irak’tan çekilmesi yönünde görüş beyan ediyorlar.

Böyle olunca da Irak’ta kartlar yeniden karılacak, saflar yeniden tutulacak, ittifaklar yeniden oluşturulacak…

ABD ile ilişkilerinde sert rüzgârlar esen Iraklı Kürtler yeni durumda kendilerine yeni roller çıkarmak isteyecekler. İran’ın (ve PKK’nın) görece daha iyi ilişki içinde olduğu KYB son olayda suikaste karşı daha sert tepkiler gösterdi.

Son gelişmeler hem Kuzey Irak Bölgesel Yönetim açısından, hem de Kürtlerin Merkezi Yönetim’deki pozisyonları açısından farklı ilişkiler ortaya çıkarabilir.

MİT’İN KALESİ

Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı’nın yeni binası açıldı. FETÖ tarafından kumpaslarla çökertilmeye çalışılan, 15 Temmuz gecesi ateş altına alınan MİT bugün hem operasyonel gücüyle, hem de fiziksel imkânlarıyla daha güçlü, daha gurur duyulacak bir teşkilat haline geldi.

MİT’in bugün büyük başarılara imza atmasında içindeki virüslerden, urlardan ve kirli hücrelerden temizlenmesinin büyük payı olduğu söylenebilir.

Özellikle 27 Mayıs ihtilali sonrasına denk gelen dönemde ABD’nin Türkiye’de vesayet düzeni kurmaya ve MİT’i etki altına almaya çalıştığı biliniyor.

MİT bugün hem ABD/CIA vesayetinden, hem askeri vesayetten, hem FETÖ vesayetinden kurtulmuş durumda.

Milli ve yerli olmanın yanında sivil/demokratik karakteriyle her türlü vesayet üretiminin parçası olmaktan da kurtulan bir teşkilat MİT…

MİT’in kurtulduğu dördüncü vesayet türü ise ‘teknolojik vesayet’…

Artık kendi imkânları ve milli kaynaklarla oyun değiştirici hamleler yapabilen; elektronik ve sinyal istihbaratında veya farklı bölgelerdeki insan istihbaratıyla büyük başarılara imza atan bir teşkilat haline gelmiş durumda.

MİT’in, bugün Hakan Fidan’ın başarılı yönetimi ve isimsiz kahramanların gayretli çalışmalarıyla Türkiye’nin hard power’ına (sert gücüne) büyük katkı sağladığı söylenebilir.