“ABD-Rusya tahterevallisi”nde kaybeden yalnýz biz oluruz…

Önce, ana akým medyada –nedense- üzerinde durulmayan bir haberi hatýrlatmakta yarar var: Amerika’nýn Güney Dakota eyaletindeki Ellsworth Hava Üssü’nden kalkan iki B-1B Lancer bombardýman uçaðý ( 11.999 km. menzil, dört pilotlu mürettebat, 1.440 km/saat hýz, her biri 225 kg’lýk 84 bomba taþýma, nükleer kapasite) Karadeniz’deki görev alanýna ulaþtýðýnda Türk Hava Kuvvetleri’ne ait KC-135’ler tarafýndan karþýlandý. Türk tanker uçaklarý ilk kez gerçekleþtirilen tatbikatla yakýt ikmalini gerçekleþtirirken, Ukrayna’ya ait Su-27 Flanker ve MiG-29 Fulcrumlar koruma görevi yapýyorlardý. Koruma devriyesine Polonya’nýn F-16 ve Romanya’nýn da F-16’larý ile MiG-21’leri katýldý.

Karadeniz semalarýnda gerçekleþen bu tatbikat bir NATO tatbikatý mýydý, hayýr.

Ukrayna HATO üyesi deðil, tatbikatýn detayýný da Brüksel’deki NATO Karargahý deðil, ABD Avrupa Hava Kuvvetleri duyurdu.

· TÜRKÝYE RAHATSIZ OLMAKTA HAKLIDIR…

Ýlerinin Rus tarihçileri, 28 Þubat 2020 günü yaþanýlanlar ile 16-26 Aralýk 1945’te Moskova’da düzenlenen üst düzey toplantýda çýkan tablonun benzerliðini tartýþacak kuþkusuz. Moskova’daki toplantýda ABD, Ýngiltere ve Sovyet Dýþiþleri Bakanlarý “savaþ sonrasýnýn yeni düzenini oluþturmak için” bir araya gelmiþ, dönemin Sovyet lideri Stalin’in “Türkiye’den toprak talebi” ilk kez o toplantýnýn tutanaklarýnda yer almýþtý. Devamýnda, Türkiye’nin NATO üyeliðine uzanan ve Gazi Mustafa Kemal’in “baðlantýsýzlýk ilkelerinden” uzaklaþan serüveni baþlamýþtý.

28 Þubat 2020’de Ýdlib’te, “Suriye ordusunun kapasitesini aþan yüksek kalibreli bir mühimmatla yapýlan saldýrý sonucunda” tam 33 evladýmýzý þehit vermemizin Ankara’da benzer bir tepkiye yol açmasý normaldir.

Türk-Rus iliþkisinin temel çivisi, “karþýlýklý güvendir…”

Atatürk-Lenin arasýnda kurulmuþ güçlü güveni Stalin’in yýkmasý, vahim sonuç doðurdu.

Rus lider Putin’in Ýdlib’de, “güven ortamýnýn” çöküþüne izin vermesi de vahimdir, Moskova “Türkiye’yi kaybetmiþ Rusya Federasyonu’nun beka sorununun tahminlerin ötesinde derinleþeceðini çok iyi bilmesi gerekir” ama benzer sonuçlar doðurmamalýdýr…

· SURÝYE’DE ÝSRAÝL’ÝN TERÖR DEVLETÝ KURULUYOR…

Libya’nýn stratejik El-Vatiya üssünün Türk SÝHA’larýn üstünlüðü ve Türk askerinin kurmay zekasýyla alýnmasýndan hemen sonra Rusya’nýn ülkenin doðusundaki üslere “milliyeti silinmiþ” sekiz savaþ uçaðý göndermesi vahim hata…

Türkiye’nin bu saldýrgan tutuma, Karadeniz semalarýnda cevap vermesi ise bir yere kadar… Bombardýman uçaðýna yakýt ikmali yaptýðýmýz devletin, Suriye’nin kuzeyinde Ýsrail’in de bayraðýný taþýyacak bir terör devleti kurmaktaki kararlý ýsrarýný ýskalarsak, bekamýzý yeniden Washington’daki lobilerin insafýna býrakmýþ oluruz.

Suriye’nin kuzeyindeki Haseke’deki Amerikan üssünde, PKK-PYD ile Barzani yanlýsý ENKS heyetlerini bir araya getirerek, haftalar süren çabalar sonucunda siyasi anlaþma ve muhtemel “federal Suriye anayasasý” çerçevesinde kurulacak Kuzey ve Doðu Kürt Otonom Yönetimi çalýþmalarýný sürdüren diplomat, William Roubuck, Amerikalý özel temsilcidir.

Washington-Paris hattýnda geliþtirilen plan, PKK+Barzani ortak heyetinin Cenevre’de üçüncü ortak olarak yer almasýný, federal Suriye’de de Kuzey Irak benzeri bir yönetimin oluþmasýný öngörüyor. Süreç vahimdir. Yakýn gelecekte, Türk askerinin o bölgelerden çekilmesi baskýsýnýn diplomatik olarak þekilleneceði de kesindir…

· DENGECÝ POLÝTÝKA ÇIKMAZ SOKAKTIR…

Türkiye, 5 Nisan 1946’nýn Türkiye’si deðildir. O gün, Dolmabahçe açýklarýna demirlemiþ Amerikan Missouri zýrhlýsýný Sovyet tehdidine karþý güvence olarak gören insanlar olamayýz.

Türkiye büyük devlettir, ABD ve Rusya ile iliþkiler “farklý kompartýmanlarda” ama “tam baðýmsýz Türkiye” hedefinden sapmadan yürütülmek zorunda.

ABD ile NATO bünyesinde iliþkiler sürebilir ama, bir gün, Suriye’nin kuzeyinde, Ýsrail’in yayýlmacý politikalarýnda çok sert iklimde karþýlaþacaðýmýzý bilmek zorundayýz.

Rusya ile ikili iliþkileri stratejik mevkide tutabiliriz ama, Suriye-Libya hattýnda benzer iklimler yaþayacaðýmýzý düþünmeliyiz.

“Taktik tercihler” ölümcül hatadýr.

“Stratejik duruþ” bekanýn yoludur.

O duruþ “tam baðýmsýz” Türkiye duruþudur.

Beka mücadelesinde “ehven-i þer” diye bir kavram olamaz.