Aslýnda iþin kökünde þöyle bir þey durmaktadýr: Ýlk aþamada Ýsrail kurdurulurken Filistin topraklarý hedef alýndý. Ýki Dünya Savaþý sürecinden en karlý çýkanlara baktýðýmýzda, Ýsrail'i kurduranlarýn olduðu açýktýr. Bugüne kadar sýnýrlarýný tanýtmamýþ Ýsrail ve desteði ABD için esas mesele nihai hedefe ulaþmaktýr. Nihai hedef ise görüldüðü üzere PKK/PYD/YPG ve þimdi de "SDG" olarak sunulan sözde "özgürlükçü" terör yapýsý üzerinden Suriye, Irak, Türkiye ve Ýran topraklarýdýr.
Suriye konusuna daha geniþ açýdan baktýðýmýzda, DEAÞ ile mücadele bahanesiyle bölge bölücü terör örgütü için temizlendi. DEAÞ'ý kuranlarla, Ýsrail için alan açanlar ve bunun için de Kürdistan kozunu kullananlar ayný merkezdir. Suriye'nin kuzeydoðusunda bölücü terör örgütünün liderliðindeki sözde "özerk yönetim", hem Suriye'nin içinde bulunduðu istikrarsýzlýðý hem de Gazze'deki mevcut durumu kullanarak kendine nüfus alaný geniþletmeyi hedeflemektedir.
ABD'deki seçimler sonrasý sahada olasý bir geri çekilme olursa, þimdiden "konumunu pekiþtirmek" için yapýldýðýný da görmekteyiz. Ayrýca daha sonraki aþamada pazarlýk gücünü de artýrma peþinde olduklarý açýktýr. "Seçime" gideceðini ilan eden örgüt güdümündeki "SDG"nin asýl amacýna bakmamýz gerekiyor. Meselenin DEAÞ ile mücadele olmadýðýný artýk anlamayan kalmadý sanýrým. Mesele ne pahasýna olursa olsun bir terör örgütünün alan hakimiyetini güçlendirmek olduðunu net görebiliyoruz. Suriye'nin toprak bütünlüðünü hiçe sayarak terör örgütü güdümündeki aktörlere alan açýlmasý, bölgesel krizin derinleþtirilmesine hizmet edeceði açýktýr. Bu durumda Suriye krizinin çözümünde 2254 sayýlý BMGK kararýna atýfta bulunmanýn hiçbir anlamý da kalmayacaktýr.
Bölücü terör örgütünün Suriye ayaðýnda olanlarý Ýsrail'in geniþleme planýndan baðýmsýz okumamalýyýz. Suriye topraklarý hedef alýndýðý gibi, bölgedeki tüm ülkelerin hedefte olduðunu hep beraber görüyoruz. Ýþte Suriye'deki hukuk dýþý "seçim" oyununa odaklanan Türkiye, restini açýktan çekti. Son MGK metni, Türkiye Devletinin yapabileceklerini açýktan iþaret ediyor. ABD Dýþiþleri Bakanlýðýnýn Türkiye'nin uyarý ve baskýsý ile açýklamasýnda þöyle yazýyor:
"Seçimler için özgür, adil, þeffaf ve kapsayýcý koþullar yok, bölge aktörlerine seçime gitmeme çaðrýsý yapýyoruz."
Türkiye'nin savaþabileceðini, bu koþullarda geri durmayacaðýný ABD anlamalý ki, bu çaðrýyý yapmýþ oldu. Güvenilir mi? Koca bir hayýr! Lakin oyunu kuranlarýn anladýðý dilden sadece konuþmaya deðil, eyleme hazýr olan Türkiye faktörü, en önemli caydýrýcý güç olduðunu anlayalým.