Aslen, Ukraynalý bir Yahudi olan ve Birinci Dünya Savaþý'nda, Viyana'da yayýnlanan bir gazetenin muhabiri olarak, Osmanlý'nýn Ýstanbul, Filistin, Bingazi gibi muhtelif yörelerinde gazetecilik yapan Leopold Weiss'ýn, son derece dikkatli bir sosyal gözlemci olduðu o zamanki notlarýndan da anlaþýlýyor. Sonralarý 'ihtida' edip -Müslüman olup-, Muhammed Esed ismini alan bu Müslüman'ýn, 'Mekke'ye Giden Yol ' isimli biyografik eserinde, bu yönde ilginç tablolar vardýr. Onu þaþýrtan, Avrupa'da materyalist, ruhsuz halklarýn, savaþ içinde ne derin fikrî ve itiqadî kaoslar içinde yaþadýklarýný gözlemlemiþ birisi olarak; Müslüman halklarýn, o savaþýn en büyük felâketleri karþýsýnda bile, sâkin ve mütevekkil oluþlarýný hayret ve hayranlýkla gözlemlemesi olmuþtu.
Gazze'de, o yürek parçalayýcý görüntüler karþýsýnda; sadece yetiþkinlerin deðil, 8-10 yaþýndaki çocuklarýn bile, nasýl kesin iradeli bir direniþ ruhu sergilediklerini yansýtan video filmleri, materyalist dünyanýn ölçülerine de, bir kýrmýzý ibtal çizgisi çekiyordu. Nitekim, o uzak dünyalardan niceleri þimdi bu durumu, incelenmesi gereken büyük bir sosyolojik vakýa olarak deðerlendirmekteler...
(Elbette, bizim inancýmýzda; tevekkül, her konuda, þer'an ve aklen alýnmasý gereken bütün tedbirleri aldýktan sonra, sonucu, -hayýrlý olmasý niyazýyla-, Allah'a havale etmektir.)
*
Ýstanbul halký, 1 Ocak Pazartesi sabahý, saat 08.30'da, güneþin yeni doðduðu saatlerde 'Þehidlere rahmet, Filistin'e destek ve Ýsrail'e lânet' için, Galata Köprüsü üzerinde noktalanacak olan yürüyüþe dâvet olunduðu zaman, içimde uyanan ilk hiss, 'fevkalâde özel ve güzel bir saat...' þeklinde olmuþtu.
Çünkü mâlûm laik kesimlerin yýlbaþý diye çýlgýnca eðlenip sarhoþ olarak uykuya daldýklarý gecenin sabahýnda; genel olarak orta ve alt gelir gruplarýndan oluþan Müslüman halk kitleleri 'tekbir' sadâlarýyla yollara düþecekti ve bu durum dehþet verici bir davranýþ olarak görülecekti. Nitekim o erken saatlerde saatte yükselen tekbir sadâlarýna bazýlarýnýn kudurmuþçasýna tepkiler verdikleri görüldü.
Sahne çok güzeldi. Yaþlý-genç, yüzbinler, çocuklu anneler, Ayasofya ve Sultanahmed'e doðru bir sel gibi akýyorlardý, ellerinde bayraklar ve dillerinde ''Bismillah, ya Allah, Allahuekber!..' þiarlarýyla. Denilebilir ki, hepsi de sabah namazýndan yeni çýkmýþ, dudaklarý dualý kitleler ve de mâsum çocuklardý.
*
Evet, bu büyük yürüyüþ, hele de son 3 aya yakýn zamandýr, -üstelik de karþýlarýnda düzenli bir ordu olmadýðý halde- Siyonist Ýsrail rejimi güçlerince, kuþatma altýna alýnýp, aðýr bombardýmanlar altýnda yerle bir edilen Gazze'de, 'savaþ' diye canavarca sahnelenen ve 10 bine yakýný çocuklardan oluþan, resmî rakamlara göre, 23 bini aþkýn savunmasýz insanlarýn bir 'insanî kýyým'a tâbi tutulmasýna bir sille mesâbesindeydi. 'Vicdan bile duymaz, sesi çýkmazsa bir 'Âhh'ý.' demiþti, bir þair.
*
Bu arada þunu da ekleyelim, Gazze Kasabý Netanyahu ve onunla ayný inanç birliði içinde olan -baþta Amerikan Baþkaný Biden olmak üzere- bütün cinayet ortaklarý, dünyadan yükselen protesto gösterileri karþýsýnda, üzerlerine aðýr bir utanç yükü vurulacaðýnýn kaygýsýna düþmüþ gözüküyorlar. Çünkü onlar da sivil kayýplarýnýn azaltýlmasýný istemeye baþladýlar. Nitekim Ýspanya Meclisi'nde, Siyonist Ýsrail rejiminin, Gazze'de iþlediði korkunç cinayetlerden dolayý 'oy birliði'yle suçlanmasý ve Polonya ve Ýrlanda meclislerine de benzer suçlamalarýn yapýlmasý bunun ilk iþaretleridir.
Baþkan Erdoðan'ýn, Siyonist rejimin ve liderlerinin, Uluslararasý Ceza Mahkemesi'nde hesab vereceði'ne dair temennisi gerçekleþir, inþaallah.
*
Kezâ Gazze'de soykýrým yaptýðý gerekçesiyle, Güney Afrika'nýn, Ýsrail'e karþý, Lahey'deki 'Uluslararasý Ceza Mahkemesi'nde dâva açmasýna karþý Netanyahu, 'Soykýrým yapmaya gelen, Hamas'tý' diyor ve böylece öldürdükleri onbinlerce çocuk, kadýn ve savunmasýz sivillerin hepsini de, 'Hamas' olarak gördüklerini ifade etmiþ bulunuyor. Netanyahu, 'Güney Afrika'yý, 'saçmalýk, yalancýlýk ve kötü ruhlulukla da suçluyor.
*
Gerçek ise, þu ki, devlet görünümlü Siyonist haydutlar çetesi, 'çok korktuklarý için çok öldürüyor ve öldürdükçe de daha çok korkuyorlar.'
*
Bu arada, Ýsrail'in istihbarat teþkilatý Shin Bet'in baþkaný Ronen Bar'ýn, geçen ay, 'Hamas' üyelerini avlayacaklarýný, bunu her yerde, Gazze'de, Batý Þeria'da, Lübnan'da, Türkiye'de, Katar'da yapacaðýz' dediði bildirilmiþti; Reuters tarafýndan.
Ardýndan da, Jerusalem, bir Türk istihbarat yetkilisi, 'Herhangi bir eylemin ciddî sonuçlarý olur' demiþti. Dün, Ýçiþleri Bakaný Ali Yerlikaya tarafýndan yapýlan ve 'Siyonist Ýsrail rejimi lehine casusluk faaliyetlerinde bulunan 33 kiþinin yakalandýðýna dair haber, bu açýdan, son derece önemlidir.