Üzerinde önemle durulması gereken konudan çok uzaktayız henüz..
Halkının ekseriyetini Müslümanların teşkil ettiği ülkelerde hangi iç odaklar iktidarda olursa olsun, o güçlerin iktidardan uzaklaştırılmasında, Müslüman olmayan güç merkezlerinin etkili olması asla kabul edilmemelidir.
Çünkü, aksi halde, tabiat boşluk kabul etmez, dünyanın diğer yerlerindeki güçler ortaya çıkan otorite boşluğunu doldurur.
Bunun içindir ki, Müslüman halkların yönetim mekanizmalarının başında bulunan mevcut yönetimlerin, Müslümanların dünya çapında bir birliğini benimsemeleri kısa vadede mümkün gözükmüyorsa, ideal olana ulaşmadan da olsa, önce bunun gerekliliğini idrak yönünde bir adım atmayı olsun düşünmeleri acil bir durum arz etmektedir.
Bu acı durumu bugün en net çizgileriyle Afganistan'da müşahede etmekteyiz.
*
27 Nisan1978'de, Sovyet Rusya İmparatorluğu Afganistan'daki yerli komünist kuklaları aracılığıyla yaptırdığı kanlı komünist darbeyi takiben bu Müslüman ülke Rusya tarafından işgal edildiğinde, Müslümanlar olarak dünya çapında bir güç merkezi olduğumuzu gösteremedik.
Ve Afganistan'ın Müslüman halkı, yığınla 'mücahit' teşkilatları aracılığıyla, işgalci Rusya'ya ve onun yerli uşaklarına karşı 14 yıl kadar süren şanlı bir direniş sergilerken; bu 'mücahit' teşkilatlarının kendi içindeki liderlik mücadeleleri sebebiyle bir diğer kanlı boğuşmanın pençesinde de kıvranıyor ve onları bu ihtilaftan bütün Müslümanlar adına alakoyacak, -İslâm Konferansı Teşkilatı da dahil- hiç bir el ortaya çıkamıyordu.
Dahası, bu ülkelerin her birisi de, kendi dar bölge veya ulusal menfaat siyasetleri adına halkı Müslüman diğer ülkelerle zıtlaşacak, karşı karşıya gelecek ve bu da tabiatıyla emperyal güçlerin işine daha bir yarayacaktı. (Bu konuda, özellikle de Suûdî Arabistan, Türkiye , Pakistan ve İran'ın sadece kendi menfaatlerine dayalı nasıl siyasetler takip ettikleri hatırlanmalıdır.) Aynı çarpık siyasetler bugün de sürmekte..
Bu siyasetlerden Afganistan ne fayda sağlar ve emperyal güçler neler sağlamaz!
*
Evet, Afganistan veya Müslüman halkların yaşadığı başka coğrafyalarda, o yöredekilerin kendi imkân ve çabalarıyla halledilemeyen buhranlı durumlar meydana geldiğinde, o coğrafyaların imdadına, derhal, tek başına, -halkı Müslüman ülkelerdeki- hiçbir devletin tek yanlı kararına dayanmayacak bir 'İslam Ortak Gücü' yetişmelidir. Bütün Müslüman ülkelerindeki devletlerce böyle bir güç oluşturulmalı ve yangın çıktığında bir itfaiye teşkilatının derhal harekete geçmesi misali, müdahalesi sağlanmalıdır. Aksi halde, emperyal güçlerin Müslüman coğrafyalarının sahnesine bir 'kurtarıcı' edâsıyla, gerçekte ise bir işgalci, entrikacı ve daha bir 'zehir saçıcı' olarak çıkmasına engel olunamayacaktır. Bu durumun örneklerini hele de son 100 yıldır, bütün Müslüman coğrafyalarında yaşıyoruz; sadece Afganistan'da değil..
Ama, gayrimuslimlerin ülkelerinde meydana gelen hiçbir buhranlı duruma 'Müslüman dünyası' adına müdahale edilmesi söz konusu bile olamıyor.
Ki, onların kalplerinin nasıl şerhâ-şerhâ olduğu, iki dünya savaşında çok korkunç şekilde görüldü, amma, onlar kendi içişlerine başkalarının karışamaması için, NATO gibi, Avrupa Birliği gibi gibi askerî ve siyasî karar mekanizmalarını hayata geçirdiler.
*
Bu cümleden olarak, Afganistan'ı 20 yıl boyunca işgal edip kana bulayan Amerikan emperyalizmin, oradan 'kaçış' kararı almasından sonra, geçen hafta Afganistan'da meydana gelen ve 180 kadar insanın ölümü ve yüzlercesinin de yaralanmasıyla sonuçlanan korkunç bombalamalarda işgalci Amerikan askerlerinden 13'ü de ölünce.. Amerikan Başkanı Biden'ın yaptığı açıklamadaki dilin ne kadar, daha bir saldırganlaştığı üzerinde durulması gereken bir husustur.
*
Amerikan Başkanı Biden, 'Bu Amerikan askerleri gerçekten kahramanlardı. Bu kahramanlar tehlikeli ve gerçekten bencilce olmayan bir görevde başkalarının hayatını kurtarmak için uğraşıyordu. Bu saldırıyı yapanları asla affetmeyeceğiz! Unutmayacağız, peşlerini bırakmayacağız ve bedelini ödeteceğiz. Çıkarlarımızı elimdeki her imkânla koruyacağım.' diyordu..
*
Evet, dün Sovyet Rusya, ve sonra Amerikan emperyalizmi, Afganistan'ın mazlum halkının kanını içtiler, 40 küsur yıldır.. Daha önce, miladî- 19. İngiliz emperyalizmi ve Hindistan da aynı barbarlığı işlediler ve bu saldırılar karşısında Müslüman dünya bir bütün olarak karşılık veremedik, Afgan halkını yalnız bıraktık; tıpkı Filistin, Cezayir, Keşmir, Türkistan, Çeçenistan, Bosna örneklerinde de olduğu üzere..
Hatt-ı müdafaa yoktur, sath -ı müdafaa vardır ve o satıh bütün vatandır ve o vatan, Müslümanların ekseriyet halinde yaşadığı bütün coğrafyalardır.
Ve bu vatanın savunulması için bütün dünya Müslümanlarının bir bütün halinde hareket etmekten başka çareleri yoktur.