''Afrika'nýn uyanýþý'' mý?

2012'deki Somali ziyaretimizde, halkýn denizle olan iliþkisi tüm gazeteci arkadaþlarýmýzýn ilgisini çekmiþti. Yaklaþýk 3033 km'lik upuzun bir sahil þeridine sahip Somali'nin, iki de büyük nehri vardý.

Buna raðmen kuraklýk, iç savaþlar, açlýk ve susuzluk yakasýný bir türlü býrakmýyordu. Denizlerinden niye yeterince faydalanamadýklarýný biraz sorup soruþturunca, insanlarýn öðretilmiþ çaresizlikler içinde kývrandýðýna þahit olmuþtuk.

1959'a kadar kuzeyi Ýngilizlerin, güneyi ise Ýtalyanlarýn sömürgesi konumundaki Somali halký her ne kadar bugün baðýmsýz olsa da eski patronlar görünmeyen elleriyle orada rahat huzur býrakmýyor, ustalýkla örgütlenen iç çatýþmalar, adeta vekalet savaþýný üstlenmiþ terör örgütlerince sürdürülüyordu.

En son Afrika kýtasýndaki uyanýþý temsil eden yeni çýkýþlarsa, dünya siyasetinde yeni bir küresel adalet mimarisi kurulmasýna dair seslendirilen taleplerin izdüþümüne benziyor. 'Dünya 5'ten büyüktür' cümlesiyle, Birleþmiþ Milletlerin artýk adalet üretemediði eleþtirisini yüksek sesle dillendiren lider olarak tarihe geçen Cumhurbaþkanýmýz Erdoðan, bu küresel itirazýn öncülüðünü yapýyor halen. Afrika uyanýþý da bu sesin makes bulduðunun göstergelerinden...

Asýrlar boyunca Afrika halklarýna insanlýk dýþý muameleleri reva gören, yaptýðý iþkence, köleleþtirme ve sömürgeciliði bile 'beyaz adamýn yükü' olarak tarif edebilen Batýlý ülkelerin temsilcileri, son yükselen itirazlara baktýðýmýzda; 'persona non grata' ilan edilmiþ durumda. Artýk Batý ve Batý'nýn sömürge valileri, istenmeyen adam ilan edilmiþ durumdalar...

Son zamanlarda, art arda pek çok Afrika ülkesinin baþta Fransa olmak üzere eskinin sömürgeci aðalarýna artýk yeter demeleri, kýtayý takip eden herkesin zihninde, baþlýða çektiðimizi soruyu sordurtuyor: 'Afrika uyanýyor mu?'...

Kaldý ki bu sorudaki kaba saba ötekileþtirme bile, zihinsel sömürgeleþtirmeye tabi olduðumuzu ispat etmiyor mu? Afrika hakikaten uyuyor muydu? Yoksa büyük bir hýrsýzlýða mý uðramýþtý asýrlar boyunca? Ýnsanlarý çalýnmýþtý, madenleri yaðmalanmýþtý, ne kadar yer üstü ve yer altý zenginliði varsa, beyaz adam tarafýndan devþirilmiþti. Peki bu uyku muydu yoksa çok aðýr bir insanlýk suçu muydu?

Geçen süreçte ilkin Kongo'da kýpýrdadý Afrika... Cumhurbaþkaný Tshisekedi'nin, Fransa Cumhurbaþkaný Emmanuel Macron'un yüzüne karþý kameralar önünde söylediði "Batý'nýn Afrika'ya karþý buyurgan tavrýný terk etmesi gerektiði" yönündeki sözleri, tüm Afrika'ya umut olmuþtu adeta... Kongo'daki bu çýkýþýn ardýndan Fransa'ya baðlý askeri birlikler Mali'den kovuldu. Cezayir gibi, Fransa istibdatýnýn bedelini en aðýr þekilde ödemiþ bir ülke, üniversitelerinden Fransýzca müfredatý kaldýrdý. Orta Afrika Cumhuriyeti'ndeyse itiraz ve isyan o kadar arttý ki; Fransýz askerlerinin ülkeden çekilmesi kararý alýndý.

Bu itiraz dalgasýna, Çad, Burkino Faso ve Nijer de katýlýnca, Afrika'da çok ciddi bir baðýmsýzlýk korosu oluþtu... Burkina Faso, Fransa ve ABD'ye uranyum ihracatýný yasakladý. Nijer yönetimi ise Fransa'ya uranyum ve altýn ihracatýný durdurduðunu tüm dünyaya ilan etti.

Dünya yeniden þekillenirken, eski hegemonlar yeni müflislere dönüþmek üzere gibi görünüyor.

Afrika'dan yükselen yeni isyan ve itiraz dalgasý, dünyada yeni bir küresel adalet mimarisini özleyenlere örnek oluyor ve direniþ silsilesinin fitilini yakýyor...

Öyleyse, haydi Afrika!