Mustafa Sabri Beşer
Mustafa Sabri Beşer
Tüm Yazıları

Ağaca gözü takılan ormanı göremez

İnsan bir kere sadece kendi inandıklarının doğru olduğuna inanmaya başlamayıversin, işte o noktada ideolojik körlüğe saplanıp dünyanın sadece kendi değerlerinden oluştuğu yanılgısına düşüverir. Tıpkı Metin Akpınar gibi...

Kendisinin "solcu" olduğunu iddia eden Metin Akpınar, katıldığı bir söyleşide şunları söylüyor: "Sağ ideolojiyi kabul etmek için peşinden gideceğiniz değerler sınırlı. Sol ideolojiyi bilmek için Marks bileceksin, Engels bileceksin, Troçki bileceksin, Lenin bileceksin, ........ bileceksin, ......... bileceksin... Bileceksin Allah bileceksin ve bunların hepsinde de birleşeceksin bir fikir birliğine varacaksın, o ideolojiyi de tüm partilere uygulayacaksın."

Hali görüyor musunuz? Bu hayalin peşine takılanlar bunu bırakalı neredeyse yüz yıl oldu.

İdeolojik körlüğe yakalanmış olan Metin Akpınar sağ ideolojinin sol ideoloji gibi birkaç yüz yıl önce başladığını sanıyor. Sağ ideoloji dediğini anlayabilmek ve onun kaynaklarına ulaşmak için öyle birkaç yüz yıl öncesine gitmek yetmez. En az bin yıl öncesinden başlamak gerekir... Kaldı ki sağ dediği düşüncenin hepsi ideoloji de değil, saadet nizamı.

Mesela Gazali'yi bilmeniz gerekir...

İbn-i Haldun'u bileceksiniz,

İbn-i Arabi'yi bileceksiniz mesela...

Bin yıl öncesine gidip İslam düşüncesinin kökenlerine ait kaynakları bilmeden bugünü anlayamazsınız. Koca bir çınarı sadece yapraklarına bakarak değerlendirirseniz yanlış yaparsınız. Onun gövdesi ve en önemlisi de kökleri vardır. Önce bin yıl öncesine gidip köklerini öğrenmelisiniz ki sıra gövdesine ve yapraklarına gelebilsin.

Bunun için Cezeri, Cevzi, Arvasi, Mevdudi, İbn-i Battuta, Ramazan el-Buti, Said Nursi, ..... Hasan el Benna .... Said Halim Paşa, Sezai Karakoç, Muhammed İkbal, Mehmet Akif Ersoy ...... ve daha nicelerini bilmek gerekiyor.

Akpınar'ın ifadesiyle "sağcılar", kastettiği ile "Müslüman düşünce", yetiştirdiği bilim insanlarıyla topyekûn "insanlık düşüncesine" katkılar sağlamıştır. Bu sonuç, bilim insanları aracılığıyla da Müslümanların bir ilim medeniyeti oluşturmasına aracılık etmiştir. Birçok kaynakta görülebileceği üzere; bilgi ve ilim medeniyeti olarak Orta çağ ve Batı düşüncesini/ideolojisini etkilemiştir.

Bilim tarihçisi Fuat Sezgin'in güzel bir sözü var: "Batı Medeniyeti, İslam Medeniyetinin çocuğudur".

Bugün internet üzerinden kısa bir araştırma yapılması durumunda bile: Fizik, Kimya, Tıp, Matematik, Astronomi, Coğrafya, Tarih, Felsefe, İlahiyat alanlarında büyük isimlerle karşılaşıyorsunuz.

Cabir b. Hayyan, Ebû Bekir er-Razi, Harezmi, İbn Heysem, Uluğ Bey, Piri Reis, Ferazi, Ferganî, Birûnî, Sabit b. Kurrâ, Evliya Çelebi, Kindî, Farabi, İbn Sina, İbn Rüşd...

Aslında Akpınar fil ile sivrisineği karşılaştırmış oluyor.

Filin büyüklüğünü anlamaktan aciz olduğu için sinekle uğraşmak kolayına gidiyor. Zaten onun derdinin filin büyüklüğü olduğunu da sanmıyoruz. Çünkü ideolojik körlüğe saplanmış ve dünyanın sadece kendi gördüklerinden ibaret olduğunu sanıyor. Ya da ağaca gözü takılan ormanı göremez misali...

Son dönem gençlerin; moda haline dönüştürülen deist, agnostik, ateist kavramlarıyla boğuştuğu zemine de atıf olsun. Ateist olduğunu iddia eden bir gence "Sen ateist olamazsın." denmiş. Genç bunun sebebini sorduğunda aldığı cevap oldukça ibretli: "Ateist olabilmen için önce dinleri bilmen gerekiyor ki neyi inkâr ettiğini, neye inanmadığını bilebilesin. Oysa sen neye inanmadığını bilmiyorsun. O yüzden sen ateist olamazsın."

Neye karşısın, niçin karşısın, kimin fikrine karşısın... Akpınar, karşısında duran devasa çınarın büyüklüğünü anlamaktan bile aciz... Akpınar'a dense dense ancak "cahil" denir. Neye inanmadığının, neyin karşısında olduğunun cahili... İlber Ortaylı'nın, "Çok cahilsin!" sözü akla geliyor...

Kıssadan hisse olarak Metin Akpınar "solcu" olamaz.

Müsteşriklerin ilk yaptıkları iş İslamiyet'i öğrenmekti. Müsteşrikler Kur'an-ı Kerim'i sıradan bir Müslümandan daha iyi biliyorlardı. İslamiyet'in kavramlarına çok iyi hakimlerdi. Tıpkı Arabistanlı Lawrence gibi.

İstidlal çabasını, "Bir işi yapmak istiyorsan hakkıyla yapacaksın!" sözünden mülhem yapmış olalım. Yoksa Akpınar'a mihmandarlık yapacak niyette değiliz...