Mustafa Sabri Beşer
Mustafa Sabri Beşer
Tüm Yazıları

Su üstünde futbol oynamak…

Zorluklar karşısında yılmadan çok çalışmak, farkında olmasanız bile sizi güçlü kılar. Hele bir de etrafınızda size inanan, güvenen ve destekleyen insanlar varsa hayallerinizi gerçekleştirmek işten bile değildir.

Arzulamış olduğunuz hedeflere ulaşmak için başlangıç anahtarıdır.

Panyee, Tayland'da bir köy ama öylesine alışıldık bir köy değil. Köy tamamen okyanus suları üzerine kurulu, bir metre bile toprağa sahip değil. Köylülerin eğlenceleri tekne yarışları yapmak ve tuttukları balıkların büyüklüğünü anlatmaktan ibaret.

Köyde vakitlerini televizyonda futbol maçlarını izleyerek geçiren çocuklardan birisi arkadaşlarına bir futbol takımı kurma teklifinde bulunur. Bunun olabilirliği üzerine kafa yoran çocuklar, yaptıkları plan çerçevesinde köyde bulunan tahtaları toplamaya başlarlar. Bir süre sonra suyun üzerinde minyatür bir futbol sahası belirir. Tahtalardan oluşmuş ve yer yer çivilerin yükseldiği bir futbol sahası.

Çocuklar hevesle oynamaya başlarlar ama bu tahta saha üzerinde oynamak hiç de kolay değildir. Her şeyden önce çivilere dikkat etmeleri gerekmektedir. Topları ikide bir denize düşmektedir. Topu almak üzere her denize girip sahaya çıktıklarında zemin ıslanır. Kaygan zemin üzerinde bırakın top sürmek ayakta durmak bile çok zordur.

Bütün olumsuzluklara rağmen çocuklar vazgeçmezler ve futbol oynamaya devam ederler. Teknik ve yetenek açsısından kendilerini yeterli bulmasalar da oynarlar. Televizyonda gördükleri futbolcular gibi değillerdir ama vazgeçmezler.

Bir gün bulundukları bölgede bir futbol turnuvası düzenlendiği haberini alırlar. Uzun tartışmalar sonucunda turnuvaya katılmaya karar verirler. Ama ne ayakkabıları ne de formaları vardır. Bütün yokluklara rağmen hazırlıklarını yaparlar ve yola çıkmak için teknelerine binerler.

İşte tam da burada çocukları bir sürpriz beklemektedir. Birden ortaya çıkan anne ve babaları onları teşvik etmek için oraya gider ve kutlamaya başlarlar. Sadece kutlamakla kalmazlar, köy halkı çocuklar için ayakkabı ve forma da almıştır. Bu, çocuklar için tam bir sürpriz olur. Üstelik köy halkı da onlarla birlikte seyirci desteği vermek üzere turnuvaya gelmektedir.

Turnuva başlar, Panyeeli gençler diğer takımları gördüklerinde büyük bir ümitsizliğe düşerler. Çünkü diğer takımlar çok daha hazırlıklıdır ve maç öncesi yaptıkları hareketlerle adeta şov yapmaktadırlar.

Maç başladığında Panyeeli gençler bir şeyi fark ederler. Tahta futbol sahasında zorlukla yaptıkları hareketleri toprak sahada büyük bir ustalıkla yapmaktadırlar.

Tahta, ıslak, kaygan, çivili zeminde küçücük kaleye gol atmak için yaptıkları çalışmalar, onlara büyük bir yetenek ve mukavemet kazandırmıştır. Panyeeli çocuklar toprak sahada kocaman kalelere gol atmakta hiç de zorlanmazlar ve hızla yarı finale kadar çıkarlar.

Bu süreç içerisinde Panyeeli gençlerin en büyük destekçisi ise onları izlemeye gelen anne ve babaları olmuştur.

Yarı finalde talihsiz bir son dakika golüyle mağlup olup turnuvayı üçüncü olarak tamamlarlar. Ama asıl sürpriz bundan sonra başlar.

Aileleri onlar için köylerinde eski tahta futbol sahasından daha büyük ve daha güzel bir saha yaparlar. Aileleri onları vazgeçirmek yerine onlara destek olmaktadır. Bu sayede Panyee'de futbol hızla gelişir ve kısa bir süre içerisinde hem ülke çapında hem de uluslararası alanda futbolcular yetişir bir karış bile toprağı olmayan köyden.

Bu anlattığımızda Panyeeli gençlerin başarı hikâyesinin arkasında başka bir hikâye daha vardır: Aileler! Çocuklarına inanan ve onları destekleyen aileler...

Eğer onlar olmasaydı belki de bu başarı hikâyesini okumuyor olacaktık.

Çocuklarımıza inanalım ve güvenelim. Onları destekleyelim. Başarı yolunda onların ihtiyaç duyduğu şeylerin başında anne babaları gelmektedir. Onlara neyin olamayacağını neyin olabileceğini gösterelim ve onları destekleyelim.

Pandemi günlerinde dijital hücrelerde yeni bir dünya kuruldu çocuklarımız için. Hücrelerine girmeyi denemedik, onlara dokunmayı, sevdiğimizi söylemeyi, kucaklamayı unuttuk.

Asrın felaketini yaşadığımız şu günler herkesi az da olsa kendine getirdi, silkeledi. Bu silkelenmenin etkisi geçmeden bir an önce çocuklarımıza ulaşalım. İftar ve sahur vakitleri toplumun kozası olan aileler için büyük bir fırsat.

Şunu asla unutmamak gerekir: Çocuk ne kadar yetenekli olursa olsun anne ve babasının güvenini ve desteğini yanında görmeden başarıya ulaşamaz. Şahsiyetini kazanamaz. Özgüven sahibi olamaz.