Akşener'in evi neresi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’nden Cuma namazı çıkışında, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'e yaptığı "Evine dön" çağrısını değerlendirdi.

“Makul çizgide bir davet” dedi. İlave etti: “Temenni ederim ki birlik beraberliğin tesisine yönelik inşallah bir adım olabilir. Böyle HDP'yle, terör örgütleriyle el ele olmak, milli ve yerli olarak düşündüğümüz İYİ Parti'ye hiç uygun da düşmeyebilir. Ülke genelinde de bir bütünleşmenin gereği bana göre önemlidir."

Bu değerlendirme, Bahçeli’nin çağrısını da vuzuha kavuşturdu.

Bahçeli, Akşener’in Ayasofya camiinde namaz kılmasından etkilenerek konuşmuştu. Ayasofya'nın camiye dönüştürülmesi konusunda Akşener'in HDP ve CHP'den farklı bir tutum aldığına dikkat çekmiş, "Sayın Akşener'in evine dönmesi doğru ve tutarlı olacaktır” demişti.

Bahçeli, “eve dönmekten”, İYİ Parti’nin MHP’ye katılmasını elbette kastetmedi.

Şu anda CHP ve HDP ile aynı ittifakın içinde olan İYİ Parti, farklı bir dünyanın bileşeni konumundadır.

Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan da bunu teyit etti. Erdoğan’ın, ülke genelinde bütünleşmenin önemine yaptığı vurgu, milletimizin değerlerine bağlılık, yerli ve milli olmak idealiyle ilgiliydi.

İYİ Parti yöneticileri başta Sayın Akşener, PKK-HDP konusunda, MHP’den ve AK Parti’den farklı düşünmediklerini, son zamanlarda daha sık dile getirdiler.

Şimdi burada, bir tezat yok mu?

Dünya görüşü, değerlerimize bağlılık bakımından İYİ Parti, CHP ve HDP’den tamamen zıt yapıdadır. Ama onların bloğu içindedir…

15 Temmuz diriliş ruhunun tamamlayıcısı bir parti olarak İYİ Parti başka bir zeminin içinde hayat bulamaz.

Milletimizin büyük çoğunluğu; fikir, inanç, ideal birliği, yerli ve milli olmak bakımından AK Parti, MHP ve İYİ Parti’nin aynı safta olmasını dilemektedir.

Bahçeli’nin çağrısına, Akşener ve parti sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu çok sert tepki verdiler.

Yaptıkları açıklamalar meselenin özüne, aynı dünyanın insanları karşı ittifaklarda olmamalı temennisine cevap teşkil etmedi.

İYİ Parti’nin tepkisi siyasî oldu.

Erdoğan karşıtlığı, Bahçeli’ye salvolar, “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” savunuculuğu, bizler gibi düşünenlerin beklediği cevap değildi.

“Erdoğan’ın hesaplarına alet olmayız” tepkisi, hiç ikna edici değildir. Küresel projelere, HDP’nin ve CHP’nin hesaplarına alet olmak, daha ciddi bir sıkıntı, hatta tehlike değil midir?

Biz diyoruz ki İYİ Parti’nin, PKK’nın partisi HDP ile yan yana yürümesi Büyük ve Güçlü Türkiye yürüyüşüne zarar veriyor/verecektir.

Erdoğan karşıtlığının savurduğu bu duruş, İYİ Parti’yi asla güçlendirmez. Yorar ve dağıtır.

Sayın Cumhurbaşkanı’nın değerlendirmesinden sonra Sayın Akşener ve kurmaylarının, siyaset üstü bir değerlendirme yapmasında hayır görüyoruz.

İYİ Parti’ye yapılan çağrı, CHP ve HDP cephesini rahatsız/tedirgin etti. Öyle ki, güvendikleri dağlara kar yağma ihtimali ile şimdiden soğuk terler döküyorlar…

İYİ parti yöneticilerine ve tabanına soru şudur: Aynı dünyanın, aynı ideallerin insanları olarak bir ve beraber yürümek mi, yoksa nefislere takılıp millet düşmanlarının hesaplarında bir role sürüklenmek mi?

Yüreğinize sorun. Hangisi içinize siniyor?