Siyaset meydanında eskiden çok söylenirdi: İç politikayla dış politikayı karıştırmamak gerek. Evet, yaygın bir görüştü; bilhassa diplomatlar ve hariciye kökenli politikacılar bu cümleyi kullanırdı. Oysa bugün dünya siyasetine baktığınızda içerideki birçok mesele dışarıyla ilişkili ve birbirinden ayırmak mümkün değil.
Türkiye'de partilerin birleşmesi veya ayrışmasının nedeni iç politikalarındaki farklılıklar mı yoksa dış politika perspektiflerindeki ayrılıklar mı? Kesin bir cevap vermek zor gibi ama seçim ittifaklarında dış politika görüşü belirleyici görünüyor.
CHP ve İyi Parti birlikteliği belirli sınavlardan geçmişti. HDP'nin gizli özne olduğunu kamuoyu görmüştü. Ancak yerel seçim sonrası HDP'den gelen sitemler 27 Eylül'de açıklanan tutum belgesi ile daha net ifade edildi. Şimdi HDP'nin Kılıçdaroğlu ve Akşener'den beklentisi Anayasa Mahkemesi üzerinde kamuoyu baskısı yaratmaları. Böylece parti kapatma davasından az hasarla kurtulmak istiyorlar. Bugünlerde hatırlanan 'Çözümün adresi meclistir.' ifadesini bu şekilde okumalıyız.
Ak Parti, Refah-Yol deneyiminden sonra Türkiye'nin demokratikleşmesi ve normalleşme için önemli adımlar atmıştı. 2002 sonrası neo-liberal eksen ve inşâcı politikalar dönemine tanık olduk. 2016 ise birçok kırılmanın olduğu ve Erdoğan'ın neo-realist dış politikaya yöneldiği bir dönüm noktasıydı. 15 Temmuz 2016 sonrası Erdoğan-Bahçeli ittifakının mayasını milli irade çalmıştı. Milli iradenin hiçbir vesayet odağına ve dış organizasyona verilmeyeceği Yenikapı'da dile getirilmişti.
Dış politika metinlerine ve söylemlerine baktığımızda CHP-İyi Parti-HDP neo-liberal dünyaya dönük bir perspektife sahip. Bu üçlüye eklemleneceği şimdiden belirginleşen Deva Partisi ve Gelecek Partisi ise AK Parti'nin ilk 10 yılına duyulan özlemle kurulmuş partiler. CHP içerisinde Saadet Partisinin de bu ittifaka ekleneceğine inanan bir ekip var.
Altı partiyi bir arada tutmak ve birbirini örselemeyecek bir söylem geliştirmek epeyce maharet ister elbet. Seçim koşusuna girecek çatı adayın sağa yanaşması, o cepheden yolcu alması ittifak için kritik bir öneme haiz. Bu süreçlerin şeffaf olması ve dış politikaya ittifakın nasıl baktığı da seçmen davranışını etkileyecek doğal olarak.
Biz şimdilik adı geçen altılı ittifaka altı soru sorup kritik meselelere nasıl yaklaştıklarını merak ediyoruz.
1- Yeni anayasa gündeminiz var mı? Eğer varsa değiştirilmesi teklif edilemeyen ilk maddelere itirazı olan bir üyeniz var mı?
2- Libya için kararlı tutum sürdürülecek mi? Münhasır ekonomik bölge anlaşmasının sürdürülmesi için kararlı mısınız?
3- Karabağ savaşı sonrası bölgesel huzuru temin için imzalanan Şuşa Beyannamesine destek verecek misiniz?
4- Mavi Vatan gündemi ve denizlerdeki Türk askeri ve sivil varlığını koruma kararlılığı sürdürülecek mi?
5- İttifak, ABD'nin PYD-YPG koridoru projesine direnecek mi? Afrin-Cerablus hattından taviz verilecek mi?
6- Savunma sanayiindeki yerlileşme oranını artırma hedefiniz var mı? Yerli uçak, helikopter, denizaltı, İHA, SİHA projelerini destekleyecek misiniz?
Altılı ittifakın gelecek için idealize ettiği bir dünya ve Türkiye mevcut olabilir. Ancak bugün reel dünyada sorunlar yumağı var ve biz kritik bir eşikteyiz. Her adıma karşı çıkan, her anlaşmayı reddeden bir muhalefet yerine tartıştığımız dış gündem için çözüm arayan, katkı sunan ve sivil diplomasi yapan bir muhalefeti hepimiz özlüyoruz.
Cumhur ittifakına karşı birleşen partilerin dış politikaya dair görüşlerini merak etmek hepimizin hakkı değil mi? İttifak bileşenleri en azından bu altı başlıkta birleşemiyorlarsa bu ittifakın mayasını kim çaldı?
HERKES İÇİN KÜLTÜR SANAT
Salgın döneminde kültür ve sanat etkinlikleri büyük yara almıştı. Birçok sanatçımız geçim sıkıntısı yaşamıştı. Bugünlerde kültür merkezlerimizin ve sahnelerimizin sezon açılışı haberleriyle mutlu oluyoruz.
Geçtiğimiz yıllarda düzenlediği sergiler ve yayınladığı kitaplarla kültür hayatımıza renk katan Zeytinburnu Belediyesi 1 Ekim'de kültür-sanat sezonunu açıyor. Zeytinburnu Belediyesi sanatseverlere youtube kanalı üzerinden de ulaşıyor. Yani dünyanın her yerinden canlı konserleri dinleyebilir, seminer ve panelleri takip edebilirsiniz.
Ekim ayında dikkatimi çeken ünlü Hattat Mehmet Özçay'ın Ağaç Portreleri fotoğraf sergisi. Ağaç kültünden ağaç metaforuna insanın ağaçla bağı bu serginin merkezine oturuyor. Belki bozkırdaki ağacın yalnızlığı ile insanın bu dünyadaki sürgünü sanatçıyı bu yolculuğa sürüklemiştir. Ekim ayında Celî-Sülüs hattın ustalarından Halim Özyazıcı Anma Paneli ve Attila İlhan Anma Paneli ise meraklıları için arşivlik etkinliklerden olacak.