‘Arapça tabelaya sinirlenmek bir suçüstü halidir!'

Bin yýl bu milletin kullandýðý alfabe Kur'an alfabesidir. Hâlâ tarihi eserlerin cephelerindeki yazýlar Kur'an alfabesiyle yazýlýdýr. Kütüphanelerimiz milyonlarca Kur'an alfabesiyle yazýlmýþ Türkçe eserlerle ve arþivlerimizin tamamý Kur'an alfabesiyle yazýlý Türkçe belgelerle doludur. Dedelerimizin mezar taþlarý bile Kur'an alfabesiyle yazýlý Türkçe metinlerdir.

Ama maalesef ülkede estirilen faþizan bir rüzgâr Arap ve Arapça düþmanlýðýný öyle bir noktaya getirdi ki yeni seçilen bazý belediye baþkanlarý iþi gücü býraktý icraata Arapça tabeladan baþladý.

Ýsimlerini vererek kimseyi hedef göstermek istemem ama dükkânlardaki Arapça tabelalarý söküp ceza yazmalarý bu ülkeye yapýlacak en büyük kötülüklerden biridir.

Aslýnda birkaç sene önce yine estirilen benzer bir rüzgârýn etkisiyle Arapça tabelalara karþý kimi belediyeler harekete geçti ve içiþleri bakanlýðýnýn genelgesine uygun olarak tabelanýn en fazla %25'inin Arapça olmasýný saðladý.

Ülkemizde kullanýlan tabelalar için kurallar Türk Standartlarý Enstitüsü tarafýndan TS 13813 standardý ile belirlenmiþ olup yabancý dilin yer aldýðý tabelalara iliþkin hususlar da söz konusu standart ile belirlenmiþtir. Bu kapsamda, yabancý dilde ifadenin yer aldýðý tabelalarda yabancý dildeki ifadeler Türkçe ifadelerin %25'ini geçmeyecek büyüklükte puntolarla yazýlmasý gerekmektedir

Ýçiþleri Bakanlýðý Göç Ýdaresi 4 Kasým 2001 tarihinde bu hususu vilayetlere bir yazý ile bildirmiþtir.

Ancak kimi uygulayýcýlar ne hikmetse bunu sadece Arapça tabelalara uygulamýþlar.

Bugüne kadar bu kuralý Ýngilizce, Fransýzca Rusça ve diðer dillerdeki tabelalara karþý uygulamadýklarý görülmüþtür!

Sokaklarýmýz caddelerimiz Ýngilizce tabelalarla dolu olmasýna raðmen bu kuralý uygulamayan belediyelerin zihin iþgaline maruz kaldýðýný söylersek abartmýþ olmayýz herhâlde!

Gerçi o iþgal tüm ülkeyi kapsamýþ durumda ama bugün konumuz tabelalar.

Geçmiþte Arapça tabelalara karþý %25 kuralýný uygulayan bir baþkana, 'Tüm yabancý dillere mi uyguluyorsunuz?' diye sorduðumda Latin harfleriyle olanlara uygulamadýklarýný söylediðinden beri bu konuda yazmak istiyordum ancak fýrsat olmadý.

Evvelki günü Ufuk Uras beyin, sosyal medyadaki, "Ýngilizce Ýspanyolca tabelalara deðil de Arapça tabelaya sinirlenmek bir suçüstü halidir." mesajýný görünce bu yazýyý kaleme almaya karar verdim.

Çoðu CHP'li olan bu belediye baþkanlarýnýn zihin dünyalarýný bu þekilde açýða vurmalarý düþündürücüdür!

Türkçe olmayan bütün tabelalara karþý ayný hassasiyeti göstermiþ olsalar elbette ki anlayýþla karþýlanacaklardý.

Ama sadece Arapça tabelaya sinirlenmek ýrkçýlýktan baþka bir anlam taþýmaz.

Serbestiyet.com bu konuyu haber yapýp görüþler yayýnlamýþ.

Sýðýnmacý Haklarý Platformu üyesi Taha Elgazi, iktidarý konuya müdahil olmaya çaðýrarak þunlarý söylüyor: "Suriyeli esnaftan vergi alýp onun hakkýný korumayan devlet yöneticilerinin sessiz kalmasý ýrkçýlýk yapan belediye yöneticilerinin önünü açýyor. (..) Alanya'da, Antalya'da yüzlerce iþyeri Rusça, Ukraynaca tabelalarla dolu. Ýstanbul'da yüzlerce iþyerinde Ýngilizce, Çince, Rusça tabela var. Hatta bizim kendi vatandaþlarýmýzýn bazý iþ yerleri de Ýngilizce. Onlara da dokunulmadý."

Elgazi, kurala uygun tabelalarýn bile söküldüðünü dile getirerek uygulamayý þikâyet ediyor.

Bu konuda Ufuk Uras da, "Sadece þeytan deðil ýrkçýlýk da ayrýntýda ve tabelalarda gizlidir. Bu iþlerin fikir babasý olan ýrkçý katil Breivik manifestosunda bu türden neo-Nazi söylemlerini detaylarýyla gerekçelendirmiþtir. Her ahval ve þartta bu sapkýn fikirlerle mücadele edilmelidir. Ýngilizce, Ýspanyolca tabelalara deðil de Arapça tabelaya sinirlenmek bir suçüstü halidir. Çok deþerseniz 'bizi arkadan vurdular'a kadar gider ki bu da aslý astarý olmayan bir rivayettir. Mekke Þerifi dýþýnda bu iddiayý doðrulayan bir örnek de yoktur."

Prof. Dr. Bekir Berat Özipek ise, "CHP on yýllardýr kendisine oy veren Alevi Arap vatandaþlardan, Nusayrilerden de utanmýyor; onlarý rencide edeceði kaygýsýný da taþýmýyor.

Arapça tabela yasaðý Araplýðý Ýslamla özdeþleþtiren ve bu yüzden Araplara düþmanlýk eden Ýslamofobik ruh halinden mi kaynaklanýyor, yoksa basitçe ýrkçýlýktan mý, tartýþýlýr.

Sonuçta her iki durumda da nefretle malul hastalýklý bir ruh halinden, patolojik bir zihniyetten söz ediyoruz." diyerek belediyelerin bu icraatlarýnýn temelinde yatan düþünceyi iþaret edip devamla demiþ ki: "Ama mesele sadece CHP deðil. CHP, Zafer Partisi ve diðer ayrýmcý ýrkçý odaklar ne yaparsa yapsýn, bu hukuk devletinin sorumluluðunu ortadan kaldýrmýyor.

Araplara yönelik ayrýmcý ýrkçý tutumlar, onlara yönelen þiddet ve fiziksel saldýrýlar esas olarak hukukun gereðinin yapýlmamasýndan ve ayrýmcýlýk yasaðýnýn iþletilmemesinden kaynaklanýyor."

Özipek'in bu açýklamasýný okuyunca aklýma Nevzat Tarhan hocaya atfedilen þu mesaj geldi:

"Ýslam hariç her dine, Arapça hariç her dile, Kur'an hariç her kitaba, Osmanlý hariç her tarihe, tesettür hariç her kýyafete saygý duymak, bu konulara saygý duyaný dýþlamak ve küçümsemek Türkiye'deki Ýslamofobinin belirtileridir."

Evet, seçimlerden sonra kimi belediyelerde hortlayan ýrkçý ayrýmcýlýða karþý sorumluluk makamýndakiler mutlaka harekete geçmelidir.

Gerçi bu hususta içiþleri bakanlýðý ilgili genelgeyi yayýnlamýþ ama kimileri genelgeyi sadece Arapça tabelaya uygulayýnca bu tepki ortaya çýkmýþ.

Doðudaki ýrkçýlýk yapan DEM'li belediyelerin tavrý ile batýdaki ýrkçýlýk yapan CHP'li belediyeler arasýnda bence hiçbir fark yok!

Zihniyet ayný zihniyet!

Madem ortada bir genelge var, belediyeye düþen de o genelgeyi doðru biçimde uygulamaktýr.

Keyfine göre hareket etmek deðildir.

Diðer yabancý dillere dokunmayýp sadece Arapça'ya uygulamak da âdil deðildir.

Adalet yoksa haksýzlýk vardýr.

Hukuka riayet etmeyenin muhatabý da hukuk olmalýdýr!

Adalet mülkün temelidir!