Asalet, düşman karşısında da korunduğunda büyütür insanı..

Bruksel'de 14 Haziran günü tertib olunan NATO Liderler Zirvesi üzerine bir kısım tesbitleri, - fazla gecikmemek için, yazı günüm olmadığı halde- dünkü yazımda ifade etmeye çalışmış ve o yazıyı, 15 Haziran gece yarısından sonra kaleme almıştım.

Ancak, emperial dünyanın medya organlarının Erdoğan'a kızgınlıklarını gösteren o kadar çocukça algı yöntemlerine başvurduklarını dün sabah gördüm.

NATO Liderleri Zirvesi'yle ilgili olarak, emperial dünyanın medya organlarının en dişlilerinin birinci sahifelerinde sadece kocaman bir fotoğraf yer alabilmişti. O fotoğrafta, Erdoğan, Biden'ın önünde eğilmiş ve elini öpmeye çalışıyor gibi bir görüntü sözkonusu idi. Anlaşılıyor ki, o toplantıda, görüşlerini NATO'nun patronu Biden'a, açıkça söyleyebilen en, -belki de tek- etkili lider, hattâ bir oyun bozan görüntüsü veren, Erdoğan idi. O fotoğraf oyunundan bunun için faydalanılmaya kalkışılmıştı.

Gerçek ise, neydi?

Türkiye Başkanı Erdoğan, yoğun görüşme trafiği arasında bir koltuğa oturmuş, etrafındakilerle sohbet ediyordu. O sırada Amerikan Başkanı Biden'ın da heyetiyle birlikte gelmekte olduğu kameralara yansıdı. Ama, Erdoğan onu ya görmemişti, ya da görmezlikten gelmişti.

Biden da, hiç beklemediği bir anda Erdoğan'ı karşısında görmüştü ve onu görmezlikten gelebilirdi. Ama, öyle yapmadı ve tebessüm ederek Erdoğan'a doğru yöneldi. O durumda, Erdoğan'a düşen de oturduğu koltuktan kalkıp kendisine tebessümle gelen ve birbirleri hakkında soğuk duyguları bilinen iki kişi arasında sıcak bir mukabelede bulunmak idi. İşte o anda, Erdoğan ayağa kalkarken; Biden, 'Kalkmayın' dercesine bir hareket yapmıştı. Erdoğan'ın kalkması da 2-3 saniyeyi geçmemişti. Her ikisi de birbiriyle nezaketle ve mütebessim bir tavırla selâmlaşmış ve birkaç cümlelik bir ilk konuşma böylece gerçekleşmiş oldu..

Meselenin aslı bu.. Ama, ing. Financial Times ve diğer bazı yayın organlarının sorumlu yayın md. leri demek ki, Erdoğan'a ne kadar kızgınlar ki, 2 saniyelik bir ayağa kalkma sahnesini, Biden'in elini öpmeye çalışıyor veya önünde eğiliyor gibi bir görüntü olarak yansıttılar.

Bu, onların seviyesizliği...

Ama, daha seviyesiz olanlar ise, o basit düşmanlıklardan meded umanların içerdeki yerli uzantıları.. Sosyal medya denilen mâlûm bataklıkta yazılıp çizilenler, evet, o emperial odaklardan daha bir seviyesiz..

Böyle, 'bir anlık bir görüntüden her muhalif istifade eder' denilebilir.. Ama, şahsiyetini küçük düşürmemek dikkatinde olanlar böyle gerçek dışı görüntülerden çare devşirmeye çalışmazlar.

Bu vesileyle, 47 yıl önceki bir hadiseden söz edeyim: 1974 yılında, Kıbrıs Çıkarmasıyapılmış.. Üzerinde, 'Kıbrıs Fâtihi Karaoğlan' gibi propaganda cümleleri yazılı olan miğferli Ecevit posterleri her tarafı doldurmuştu. Muhalifler, bunun politik açıkgözlük ve asker üzerinden şöhret kazanmak gibi suçlamalarda bulunuyorlardı. Fakîr de, Bâb-ı Âli'de SABAH gazetesinde günlük yazılar yazıyordum ve o suçlamalara katılıyordum. Çünkü bir taraftan barışçı nutuklar çekip, diğer taraftan ise, halk kitlelerine, 'vatan kurtaran aslan' görüntüsü verme çabaları tutarlı değildi.

Ama, o eleştirilerin de bir sınırı vardı. Nitekim, Ecevit, o günlerde B. Amerika'ya gitti. Orada, bir toplantıda konuşurken, Kıbrıslı rum olduğu anlaşılan bir kişi, Ecevit'e mermi sıktı, ama, tutturamadı..

Ancak, iç siyasette Ecevit'e karşı olan bazı politik liderler bunun bir danışıklı döğüş olduğunu bile ileri sürdüler.. Öyle hassas bir anda, o ihtimal o kadar zayıf idi ki; orada, delilsiz olarak öyle bir 'danışıklı döğüş' ihtimalinden söz etmek, ahlâkî de değildi. Yani, mermi hedefini bulduğu zaman mı, gerçek olduğuna inanılacaktı?

Nitekim, o zaman, eleştirilere aldırmadan, Ecevit'e, 'geçmiş olsun' diye yazmıştım.. Çünkü, bu gibi basit taktiklerden meded ummak küçüklüktür.

Bugün ise, ülke içinde Türkiye C. Başkanı Erdoğan'ı, Biden karşısında küçültmeye çalışan bir taife var ki, hattâ, bir yerli tv. kanalı, Erdoğan'ın, Biden'la yaptığı görüşmeden sonra yaptığı açıklamayı, 'AKP lideri'nin açıklama yaptığı' şeklindeki alt yazıyla verecek kadar ihtiraslarının kölesi olduklarını sergiliyorlardı.

*Afganistan'da vazife almak da ne demek?

Evet, Amerikan emperyalizmi, 20 yıl sonra çekiliyor Afganistan'dan.. Ama, geride meydana gelecek olan otorite boşluğu nasıl doldurulacak?

Anlaşılıyor ki, bu rol için Amerika, Türkiye'yi düşünüyor..

Erdoğan ise, Biden'a, bu konudaki bir takım şartlarını söyledi. Dahası, Erdoğan, Pakistan'ın da rol almasını istedi. Bu, herhalde Pakistan'ın, Tâlibân üzerindeki etki gücünden dolayı olsa gerek.. Bir de Macaristan'ı sözkonusu etti, Erdoğan.. O konuyu herhalde Viktor Orban'la konuşmuş olmalı..

Biz, NATO'nun emrinde olmaktan rahatsız olurken, Afganistan halkı, Türkiye askeridışında başka hiçbir Müslüman askerin olmayışından şikayetçi.. Bu, Bosna'da da böyle olmuştu.

Bizim 'şerr' olarak gördüğümüz bazı durumlardan Allah'u Teâlâ, Müslümanların dayanışması gibi bir 'hayır' ortaya çıkarıyor, belki..