Geçmiþ asýrlarda bir zât'a, 'Hakkýnýzda yapýlan birçok eleþtiriler var, niye sesinizi çýkarmazsýnýz?' demiþler.. O da, 'Hesaplar, hep günün sonunda yapýlýr' cevabýný vererek; 'Arslanlar ve çakallar arasý mücadelede, çakallar hep kendilerinin de, aslýnda arslan olduklarýný âleme duyururlar; o âlemdeki bazý safdilleri ikna da ederler. Ama, günün sonunda hesaplar yapýlýrken, 'Bir zamanlar bir arslan vardý..' diye baþlanýr.. Ama, 'Bir zamanlar bir çakal vardý..' diye bir hikâye duyulmaz..' demiþ.
*
'Çakallar ve Arslan' hikâyesi her zaman vardýr.. Haa, bir de, bazý 'çakal'larýn, 'çakallýk'larýnýn anlaþýlmamasý için o konularýn konuþulmasýna bile yasak getirilir ki, o da daha bir ayrý konu..
Bu 'çakallýk', hayatýn her meþguliyet alanýnda da gösterir kendisini..
Ama, en muzýr olan 'çakallýk', siyasette yapýlanýdýr. Çünkü, siyasette ise, 'çakallýk', organizedir, örgütlü bir yapýya kavuþur ve toplum kesimlerinin bütün hücrelerine kadar nüfuz eder.. Bu yüzden de, 'çakallýk' galebe çalarsa, oyuna gelen, bütün bir ülke ve halk olur.
Bizim halkýmýz, bunu defalarca yaþadý ve defalarca tökezledi..
*
Bir düþünelim ki, bir siyasî lider, -üstelik, iktidara her ne pahasýna olursa olsun, iktidara eriþmekten baþka hedefleri yokken-, baþýnda bulunduðu siyasî teþekkülün geçmiþindeki zulüm uygulamalarýnýn ancak son 25-30 sene öncelerdeki bir kýsým jakobenist- tepeden inmeci- dayatmacý laik zulümlerinden dolayý, evet sadece bu dönem için üzüntülerini dile getirerek, 'Yanlýþ yaptýk, milletin örtüsüyle ve inancýyla uðraþmayacaktýk' diyor ve halký aptal yerine koyarak, 'balýk hâfýzâ'lý olduðunu sanýp, -bir defa yakalandýðý oltadan kurtulduktan sonra, ayný oltadaki yeme kanarak ayný oltaya yeniden yaklaþacaðý' ümidiyle ve sadece o yakýn geçmiþten dolayý 'helâlleþmek'ten söz ediyor. (Bir mizah dergisinde, bu konuyu anlatan ilginç bir karikatür vardý, geçenlerde.. Tilki, kümesin önüne gelmiþ ve mütebessim bir tavýr içinde oradaki kümes ahalisine, 'Geliniz helâlleþelim..' diyordu).
Ama, partisinin içinden, 'Ya, kutsal laik ilkelerimiz n'olacak?' diye itiraz ve homurtular yükselince, ayný siyasî lider, 'Ýlk Þef'lerinin ismini vererek, 'Onlarýn çizgisinden 1 milim bile sapma asla söz konusu deðildir ve olmayacaktýr..' diye garantiler veriyor, sýk sýk..
Halbuki, Müslüman bir halk neler yaþamýþtý, neler..
'Aslî kitabýnýn alfabesi yasaklanarak, bir milletin aslî kültürünün ve sosyal hâfýzasýnýn DNA'sýyla oynandýðý, mâbedlerine en büyük saygýsýzlýklarýn yapýldýðý, minarelerinde asýrlarca duyulmamýþ bir söz yýðýnýný, zorla 'ezan' diye yükseltildiði; aslî þekliyle 'ezan' okuyan Müslümanlarýn ise, 'Bir akýl hastasý, arabça ezan okudu..' diye gazetelerde teþhir edildiði, bir kiþinin ismine baðlý bir ideoloji olan 'kamalizm'in Türk'ün dini..' diye T. Dil Kurumu'nun sözlüklerine bile yerleþtirildiði ve dönemin Matbuat Umûm Müdürü'nün gazetelere 1944'lerde gönderdiði ve -özetle- 'Son zamanlarda gazetelerde 'Allah' kelimesine çokça rastlandýðý, halbuki yeni nesilleri böyle bir atmosferde yetiþtirmek istemediðimizin unutulmamasý gerektiði'ne dair ihtar yazýlarýnýn yazýldýðý' ve daha neler-neler.. Ve sonra da, haydi baþka bir þey demeyelim, ama, en hafif tabiriyle muhataplarýný ' yerine koymak isteyen bir kurnazlýk sergilendiðini söylemeyelim mi?
Sonra da, bu zâhirî 'helâlleþmeci' siyasî lider'in kendisinin en önde gelen yardýmcýlarýndan birisi olan ÖÖ isimli bir kiþi, 'Okul çaðý altýndaki çocuklara Kur'an öðretiliyor..' diye feryat ediyor; 'Ortaçað karanlýðý'ndan dem vuruyor. Gerçekte ise, 'Hristiyanlýðýn ve Avrupa Orta Çaðý'nýn en belirgin ve vicdanlara tahakküm eden ve insanlarýn inançlarýnýn ölçüsünü ortaya çýkarmaya çalýþan 'Engizisyon mantýðý'nýn en belirgin örneklerinden birisi olarak kendilerinin de geçmiþte yaptýklarýný, gizlemeye çalýþýyor.. Ve bu saldýrgan laflarý eden kiþi ve baðlýsý olduðu 'resmî ideoloji', Cumhuriyet þenliði yapmak ya da bir ölüm yýldönümünde yas tutturmak adýna, hem de uzak bir geçmiþte deðil, daha bir kaç ay önce, küçücük çocuklarýn, hayatta olmayan bir siyasetçi kiþinin fotoðraflarý ve heykelleri önünde secde ettirildiði sahnelerden mest oluyor ki, o konuda suskun.. Asýl Ortaçað karanlýðý, bu!..
Ama, o kiþi, 'okul öncesi eðitim birimleri kuruluyor..' diye Diyanet'in Kur'an Kurslarý açmasýna karþý çýkýyor ve 'çocuklarý bütün dünya nasýl yetiþtiriyorsa öyle yetiþtirmek varken, Ortaçað zihniyetiyle yetiþtirmenin Cumhuriyet'e ve Anayasa'ya aykýrý olduðunu' ileri sürüyor..
Bu kiþi, temsil ettiði siyasî hareket adýna, hayatýn her alanýnda, küçücük çocuklara ilk öðretilenin kim ve ne olmasý gerektiðini de anlatmýþ oluyor böylece.. Diyanet'le, Kur'an çalýþmalarýyla, kendi fideliklerinin ellerinden alýnacaðýnýn endiþesini taþýyor.
Bu siyasî hareketin lider ve temsilcilerinin kitlelere vermeye çalýþtýðý mesajda bir aldatýcýlýk var mý- yok mu? Bunu herkes kendi vicdanýnda cevaplasýn.. Ama, Müslüman halkýmýz, herhalde, dünyadaki hesap günü geldiðinde de, iradesini inancýndan aldýðý ferasetle ortaya koyacaktýr.