“Avrupa Ýslamý” salgýný, yeni tip Haçlý saldýrýsýdýr

“Haçlý seferleri” tarih kitaplarýnýn yazdýðý gibi 1272’de sona ermemiþ, sadece saldýrganlar ve yöntemler deðiþmiþtir. Zýrhlý çapulcularýn yerini kravatlýlar, ‘Luis’in yerini de ‘Macron’lar almýþtýr. Yeni “Tapýnak þövalyeleri” ise FETÖ ve DEAÞ’týr. Yeni adý “Ýslamofobi” olan günümüzdeki Haçlý seferlerinde, kýlýçlarýn görevini de evimize/elimize kadar uzanan aletler üzerinden yürüttükleri algý operasyonlarý yapmaktadýr.

Sizce “Haçlý ordusu” denen eski yaðmacýlara dersini verip göndermek mi kolay yoksa böyle; baþý sonu belli olmayan, içimize kadar uzanan yeni tip Haçlý saldýrýlarýyla baþa çýkmak mý?

Bu arada bunlarýn dinle-diyanetle de ilgisi yoktur.

Bin yýl önceki Haçlý seferleri, açlýk ve sefalet içindeki Avrupa’nýn, Anadolu ve ötesindeki zenginliði; din kisvesi altýnda sömürmesiydi. Þimdiki Haçlýlarýn derdi de, emperyalist çarklarýn dönmesidir.

Ýslam düþmanlýklarý da yine “din gayreti”nden deðil, yürütmekte olduklarý sömürü düzenine, Ýslamiyet’in engel olmasýndandýr. Onlarýn düþman olduðu Ýslam; hangi ýrktan, inançtan, milletten olursa olsun “insan”a zulmedilmesine izin vermeyen “gerçek Ýslam”dýr. Yoksa Vehhabilik, Kadýyanilik ve Þiilik gibi onlarýn küresel çýkarlarýna hizmet eden sözde Ýslam”larla hiçbir problemleri yoktur. Hatta bunlarý; gerçek Ýslam’ý bozmak için kendileri üretmiþtir. Bu yüzden dikkat ederseniz; sakallý, cübbeli, kefiyeli tipler hatta “Muhammed bin…”li isimler onlarýn düþmaný deðil, kankasýdýr. Çünkü bunlar da “Ýngiliz islamý, Ýran islamý…”dýr.

Çok þükür ki bu muhterislerin yüzyýllardýr devam eden saldýrýlarý Ýslamiyet’e hiçbir zarar verememiþ, bilakis daha da güçlendirmiþtir. Taharetlenmeyi bile bilmeyen, banyoyu; hamamý bizden öðrenen bu müptezeller, olmayan akýllarýnca Ýslam’ýn ve Müslümanlarýn kökünü çoktan kazýyacaklardý!

1900 yýllarýnda Cambridge Üniversitesi’nde 11 yýl öðretim üyeliði yapan Osmanlý aydýný Halil Halid Bey, Avrupa gözlemlerini yazdýðý kitabýnda; James Bryce’in, o dönemde 250 milyon olan Müslümanlarýn, en fazla 200 yýl daha varlýðýný sürdürebileceðini öngördüðünü aktarmaktadýr.(*)

Bu “derin” Ýngiliz, bu hesabý nasýl yaptý bilmiyoruz ama verdiði sürenin yarýdan fazlasý geride kalmýþ ve bu süredeki bütün baský ve zulümlerine, baþ döndüren misyonerlik faaliyetlerine raðmen Müslümanlarýn sayýsý 1,7 milyara týrmanmýþtýr.

Bizzat devlet baþkanýnýn kendi vatandaþý olan Müslümanlara savaþ ilan ettiði Fransa’da Müslümanlarýn oraný yüzde 20’yi aþmýþtýr. Diðerlerinde de durum farklý deðildir.

Bu yüzden Ýslam düþmanlýðý “cinnet”e dönüþen Haçlýlar þimdi daha sinsi yöntemlere baþvuruyor.

FETÖ’nün, peygamberi aradan çýkararak Ýslam’ý Hristiyanlaþtýrmayý amaçlayan “Dinlerarasý Diyalog” sapýklýðýyla açtýðý ihanet yolundan ilerleyen Batý, “Alman Ýslamý, Fransa Ýslamý” gibi yöntemlerle Ýslamiyet’i yozlaþtýrmaya çalýþmaktadýr. Kendi “ilahiyat fakülteleri”ni kuran Almanya, bizim camilerimizde; Haçlý kökenli imamlar(!) görevlendirmeyi planlamaktadýr. Bu bir terbiyesizliktir. Türkiye Fatih’ten bugüne; onlarýn bozuk inançlarýna saygý duymuþ, “Patrikhane” denen fitne merkezine bile müdahale etmemiþtir.

Bu hýyanetleri bizzat Avrupalý yönetici ve siyasetçiler yürütmektedir. Çünkü Batý’da, lider ve siyaset kalitesi hýzla düþmekte ve kalite açýðý da Ýslam düþmanlýðý gibi “ucuz” yollarla kapatýlmaya çalýþýlmaktadýr. Bu sýðlaþmanýn sonucu olarak, eskiden sadece radikal ýrkçýlarýn diline doladýðý Ýslam düþmanlýðý ve saldýrganlýðý, kifayetsiz liderlerin “cansimidi” haline gelmiþtir. Hedeflerindeki ise Hazret-i Muhammed (Sallallahü Aleyhi Vesellem) ve getirdiði hakiki Ýslamiyet’tir.

Onun için bu yeni tip Haçlý saldýrýlarýna karþý koymamýzýn tek yolu “sahih Ýslam”a sahip çýkmaktýr. Bu da taklitlerinden sakýnmak ve gerçeðine sarýlmakla mümkündür. “Ýslam” diye pazarlanan bir sürü sapýk yollar vardýr ama gerçek din tektir. O da Peygamber efendimize gelen ve dört mezhep imamý baþta olmak üzere, Ehl-i Sünnet alimleri tarafýndan bize ulaþtýrýlan dindir.

“FRANSIZ ÝSLAMI” OLMAZ DA “TÜRK ÝSLAMI” OLUR MU?

Ýslamiyet’in nasýl ve kimler tarafýndan deðiþtirildiðinin bir farký yoktur. Asl olan deðiþmemesidir.

Bu bakýmdan Macron’un, “Kuran’dan bazý ayetleri çýkaralým” demesiyle, içimizdeki bazý ilahiyatçýlarýn, “Kur’an’ý yeniden yorumlayalým” demesi; sonuç itibariyle ayný þeydir. Bu da Türk Ýslamý demektir.

Macron’a; haklý olarak kýzýyoruz ama bu sapýklýðý maalesef “Türkçe ezan, Türkçe namaz” saçmalýklarla; yýllar önce biz baþlattýk.

Bu bakýmdan, tek doðru güzergâh olan Ehl-i Sünnet’ten ayrýlmak anlamýna gelen sapýklýklar da Ýslamiyet’i yozlaþtýrmaktýr. Yani, Haçlýlara damardan destek çýkmaktýr.

Haçlý bozuntularý ve içimizdeki uzantýlarý, Kýyamete kadar sahibinin himayesinde olan Ýslamiyet’e asla zarar veremezler. Önemli olan Selçuklu ve Osmanlý’nýn þanla yürüttüðü Ehl-i Sünnet bayraktarlýðýný Türk milletinin devam ettirmesidir.

(*) Çerkeþ Þeyhi-Zâde Halil Hâlid Bey, Hilal ve Haç Kavgasý, Kahire 1909, Sadeleþtiren: Gazanfer Þahin, Babýali Kültür Yayýncýlýðý, Ýstanbul 2017, s. 54