En sonda söyleyeceğim sözü en başa çektim. Ayşenur Arslan'ın buram buram düşmanlık kokan o sözlerine tepki veren, o sözlerden duyduğu rahatsızlığı açık yüreklilikle dile getiren herkese selam olsun... Önce RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin'e... İşte Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tam da bunun için var. İsteyen buna sansür desin isteyen medyaya baskı. Kim ne derse desin. Şanlı tarihi kanla yazılmış bu memlekette, çıkıp milli mücadelede şehit olmuş mücahitlerin kemiklerini sızlatacaksın, "bunu bu televizyonda yapamazsın" dediklerinde de "basın özgürlüğü" diye ayağa kaldıracaksın ortalığı... Yok öyle kardeşim. Kimse kusura bakmasın! Öyle bir özgürlük dünyada yok. Bu kadar rahat dünyanın hiçbir ülkesinde atıp tutamazsın. Amerika Birleşik Devletleri tarihi bir insanlığa karşı işlenmiş suçlar tarihidir. Hiroşima'da ve Nagasaki'de, Irak'ta, Suriye'de, Kandahar'da, Haditha'da, Vietnam'da, Kore'de, Okinawa'da... Binlerce örnek sayabilirim; işkenceler, tecavüzler, kimyasallar, atom bombaları... Delikanlı diyorum, otursunlar da bir Amerikan televizyonunda bilmiş bilmiş suçlamalar yöneltsinler bakalım, sonuçları ne oluyor? Açık söylüyorum, eğer RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, hemen ve hızla meseleye el koymasaydı, birkaç twitter tepkisiyle bitecekti olay. Bence bu konuda RTÜK'ün re'sen harekete geçmesi elbette çok önemli ama lütfen artık böyle kritik meselelerde ilk adımı hep RTÜK'ten beklemeyin. Şikayet edin. Bu sizin yasal hakkınız. RTÜK'ü, göreve davet edin.
Bakın size bir şey hatırlatacağım... Ayşenur Arslan'ın ilk vukuatı değil bu. Hafızamız çok zayıf hemen unutuyoruz. Bu kişi, HDP'nin, terör örgütü PKK'nın saldırıları neticesinde güç kazandığını hatırlatıp, CHP'nin de silahlı mücadeleye başlaması çağrısında bulunmuş bir kişidir. İnanması güç ama böyle... Deşifre ettim o konuşmasını, buyurun okuyun; "... Türkiye gibi okuryazarlığı şüpheli milyonların yaşadığı bir ülkede CHP gibi partilerin iktidara gelmesi çok kolay değil. 4.5 milyon gazete okuyucusu var, bunun AKP'ye oy verdim diyenlerin sayısı sadece 300 bin... Yani okumuyorlar, haber izlemiyorlar, çok farklı yerlere yönelmişler, verilen bir yeşil kart ve verilen bir yardım onları mutlu etmeye yetiyor. Onu kaybetmekten korkuyorlar. Artık CHP de öğrenmeli ki demokrasi dediğimiz şey sadece ve sadece artık sandıktan geçmiyor. Bugün Kürt siyasi hareketi, nasıl yüzde 40 küsur ile gelmiş AKP iktidarını masaya oturtup bilek güreşi tutuyor. Arkasında silahlı mücadele var. Onun getirdiği bir gözdağı var. Silahlı ya da silahsız mücadele etmek, bedelini ödemek, gericiliğe, faşizme, baskıya, her türlü çağdışı ideolojiye karşı ödevimiz yapmamız lazım. Bu ülke çok kolay kazanılmadı, kolay vermemeliyiz. Her şey daha yeni başlıyor..."
Evet... Bu sözler Ayşenur Arslan'a ait. Ve televizyonda yaptı bu konuşmayı. Misal, çık şimdi bir Amerikan televizyonunda, Cumhuriyetçilere akıl ver. 'Bakın El Kaide nasıl güçlendi, şimdi siz de silahlı mücadele yapmalısınız Biden'a karşı' de. Hele de bir bakalım yahu, merak ediyorum ne olacak!
**
Uludere'de daha neyin ne olduğu belli olmadan devleti insanlığa karşı suç işlemekle itham ettiği için o vakit CNN Türk'ün Genel Yayın Yönetmeni olan Ferhat Boratav'la nasıl tartıştıklarını da kendisi anlattı. Hadise şu; Uludere trajedisi yaşandığı dakikalarda CIA'in etki ajanları, sosyal medyadan operasyona başlamışlardı. Ferhat Boratav ise böylesi servis operasyonlarını çok çok iyi bildiği için, işin esasını anlamak adına Genelkurmay açıklamasını beklemek istedi. Ama aynı merkez tarafından enforme edilen Ayşenur Arslan, kanalın bu tasarrufuna karşı gelip, yayınını PKK propagandasına çevirdi. Bunu da 'habercilik' adı altında pazarladı herkese...
**
Özetin özeti... Belki izleyiciler anlamıyor ama meslektaşları kim olduğunu biliyor Ayşenur Arslan'ın. Dikkati dağıtıp "Halk TV'yi susturmaya çalışıyorlar" diye yaygara yapması da tamamen bundan. Hayır kardeşim... Halk TV, halkın haber alma hürriyetini gözeterek ne yapması gerekiyorsa yapsın. Ama Halk TV'nin idarecileri, vatan, millet, memleket söz konusu olduğu zaman da duyarlı olmayacaklarsa onlara da diyecek söz yok. Herkes her şeyin farkında değil mi? Nesini tartışıyoruz ki?