''Bakan abimiz geldi''

Adıyaman'a asrın felaketinin yaşandığı ilk günlerde gitmiştim. Geçtiğimiz hafta sonu tekrar gitmek nasip oldu. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'nın desteklediği proje kapsamında, Anadolu Yayıncılar Derneği'nin düzenlediği organizasyonla, 70'i aşkın gazeteci arkadaşla gittiğimiz Adıyaman'da felaketin ilk günlerinde yaşanan karmaşadan eser kalmadığını gördük. Devlet ve Sivil Toplum Kuruluşlarımız halkımızın yaralarını sarmak ve ihtiyaçlarını gidermek için canla başla çalışıyorlar.

Halkımızın barınma ihtiyaçları şimdilik çadır ve konteyner evlerle giderilmeye çalışılıyor. Şehirde su ve elektrik sıkıntısı yaşanmıyor. Çocuklar için hem eğitim, hem oyun, hem de psikolojik destek alanları kurulmuş.

Depremin ardından Adıyaman'a ilk gidenlerden Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu hâlen bölgede. Altınşehir Konteyner Kent'te Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu ile dolaşırken dikkatimi, Bakan Adil Bey'in bütün depremzedeleri tanıması ve depremzedelerin de Bakan Bey'i tanıması çekti. Bakan Bey'in yanına gelip rahatça sorunlarını tek tek anlatabiliyorlar. Bakan Bey de halkın sorunları çözüme kavuşturuyor. Çocukların Bakan Adil Karaismailoğlu'na ilgisi çok büyük. Bakan Bey'i gördüklerinde "Bakan abimiz geldi" diyerek etrafını sarıp sohbet edip, oyunlarına eşlik ettirdiler. Bakan Bey çocukları da tek tek dinledi.

Adıyaman Afet Koordinasyon Merkezi'nde, bölgedeki çalışmalar hakkında bizlere bilgi veren Bakan Karaismailoğlu, asrın felaketinin üzerinden geçen 35 günüde yaşananları şu sözlerle anlattı:

"İlk günü organizasyon, yapacağımız işler ve buradaki oluşan zararın, yıkımın algılanmasıyla geçirirken, bir taraftan da müdahaleler devam ediyordu. İkinci gün artık araç gereçlerimiz buraya akmaya başladı. Üçüncü günde burada artık yeterli miktarda araç ve arama kurtarma uzmanı fazlasıyla olmuştu.

İlk gün işin boyutunu ve vahameti nedeniyle buradaki stoklar bir anda bitince, üç harfli marketlerin bütün gıdasını yine vatandaşlarımız için kullandık. Gece bazı gıda sorunları belki ilk gün yaşandı ama ikinci günden sonra hakikaten muhteşem bir akım başladı.

Olayın boyutları çok büyüktü ama o boyutlara rağmen burada hakikaten olağanüstü bir mücadele verildi. Hatta biz beşinci gün buradaki araç, ekipmanların yarısına yakınını Hatay'a gönderdik. Bu konuda daha çok ihtiyacı olduğunu bize söylediklerinde, burada ihtiyaç fazlası olan araçları oraya transfer ettik.

İnşallah bu süreçten sonra bu konteyner kentlerimizi, prefabrik kentlerimizi oldukça arttırarak kalıcı konutlara geçiş için ara bir çözüm olan konteyner kentlerde, vatandaşımızı bir nebze olsun rahatlatmak istiyoruz. Yani bu kadar üzüntülü, bu kadar meşakkatli günler sonucunda onlara hafif bir gülümseme, hafif bir nefes olmak hakikaten bizim de motivasyonumuzu artırıyor. Yılmadık, usanmadık, zor günler geçirdik ama motivasyonumuz hiç eksilmedi. Şehirde enkazların pek çoğu kalktı. Su, elektrik ve doğal gaz var. Dükkânlar, kebapçılar açılmaya başladı."

Bakan Karaismailoğlu'nun açıklamalarından ardından Adıyaman'da halkla da birebir görüşme imkânım oldu. Halk bir an önce kalıcı evlere geçmek istiyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a güvenleri tam. Başkan Erdoğan'ın "1 yıl içinde evleri teslim edeceğiz" sözünün gerçekleşeceğine adları kadar eminler. Yaptığı binaların depremde en küçük bir hasar almamasıyla halkın takdirini ve güvenini kazanan TOKİ Adıyaman'da çalışmalara başlamış.

Başkan Erdoğan'ın Adıyaman'ı ziyaretinde, "Maalesef ilk birkaç gün Adıyaman'da arzu ettiğimiz etkinlikte çalışma yürütemedik. Hava ve yol koşulları nedeniyle ilk günden gelemedik. Bunun için sizden ilk günler için helallik istiyorum. Her şeyin farkındayız ve gereğini yaptığımızdan, yapacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın" diyerek kendilerinden helallik istemesi bölge halkında müspet karşılanmış. Adıyaman halkı "Cumhurbaşkanı büyüklüğünü gösterdi" diyor.

Müslüman Anadolu halkının kurduğu Sivil Toplum Kuruluşları, halkın yaralarını sarmaya çalışıyorlar. Sahada devlet ve onlar kalmış. "Halk bize gidin demedikçe biz burada onlara hizmet etmeye devam edeceğiz" diyorlar. Devlet çalışanlarıyla birlikte STK gönüllüleri insanüstü bir çaba gösteriyor. Tüm yorgunlukları, depremzedelerden aldıkları dualarla gidiyor.

Tabi ki normal hayatlarımıza döneceğiz ama hiç değilse birkaç gün de olsa deprem bölgesine gönüllü olarak gidip yardım faaliyetlerinde bulunmak gerekiyor. Onlardan önce kendimiz için bunu yapmalıyız. Normal hayatta dert olarak gördüklerinizin aslında dert bile olmadığını orada göreceksiniz.