2021’e, CHP’li Fikri Saðlar’ýn türbanlý hakim istemeeemmm çýkýþý ve Kýlýçdaroðlu’nun amiral gemisi Sözcü’nün Ayasofya’nýn açýlýþýný felaket olarak niteleyen manþetiyle girdik.
Manidar tabii; yýllar geçiyor, asýrlar deðiþiyor CHP’deki Recep Peker, Þükrü Saraçoðlu kafasý deðiþmiyor.
Yürüyoruz yürüyoruz bir de bakýyoruz ki bir arpa boyu yol gitmemiþiz.
CHP yerinde sayýyor.
Üstelik deðiþtim ayaðýna kendini fazla kastýðýndan olmadýk yerde öyle bir salýyor ki kokudan durulmuyor.
Bir de ortalýða saldýklarý pisliði temizleyeyim derken sývamalarý yok mu, hepten ibretlik.
2021’e iþte böyle girdik.
CHP’li Fikri Saðlar, “Baþörtülü hakimin benim hakkýmda adil karar vereceðinden þüphe ederim” sözüne tepki gelince yazýlý bir açýklama yaptý.
Artýk kargalarýn bile güldüðü ‘türbanlý-baþörtülü’ ayrýmýna tutunmaya çalýþan, “türbaný emperyalizmin desteklediði ‘siyasal Ýslam’ýn sembolü” olarak karalayan bir yaklaþým ortaya koydu.
O, “emperyalizmin desteklediði siyasal Ýslam” diyerek eski ezberlerini konuþtururken Kýlýçdaroðlu, Kaftancýoðlu, Ýmamoðlu üçlüsü yanlarýna iki baþörtülü kýz alýp “türbanla bir sorunumuz yok” pozu verdi.
Sývama dediðimiz olay iþte tam o sýrada gerçekleþti.
Samimi deðilseniz iyi oyuncu olacaksýnýz.
Sizde ikisi de yok.
Bu yüzden mütemadiyen kendi galenize gol atýyorsunuz.
Herkesin baretli olduðu fotoðraflarda baþörtülü kýzlarýn baretleri ellerinde.
O kadar belli ki o kýzlarýn neden o fotoðrafta olduðu.
Bu yaptýðýnýz tamý tamýna baþörtülü kýzlarý vitrin süsü yerine koymak, baþörtüsünü siyasi simge olarak kullanmak...
“Özür dile Erdoðan” hashtag’iyle ayýbýnýzý örtemezsiniz.
Kendi baþýnýzý korumaya alýp algý çalýþmanýz için baþörtülü kýzlarý kullandýðýnýz için, asýl özür dilemesi gereken sizsiniz...
Dini zehir gören zihniyetinizle bu ülkeyi bir asýrdýr zehirliyorsunuz.
Kendi tuttuðunuz yol neyse de Türkiye’yi aþaðý çekiyorsunuz.
Ýstanbul’un fethi, tartýþmasýz dünya tarihinin en önemli olaylarýndan biridir. Ayasofya’nýn camiye dönüþtürülmesi ise bu çok büyük olayýn biricik niþanesidir. 500 yýl camii olarak hizmet verdikten sonra hadi diyelim ki o günkü þartlarýn belki bir zorlamasýyla müzeye çevrilmiþtir. Çevrildiði günden beri de yeniden camii olacaðý gün bu millet için bir kýzýl elmaya dönüþmüþtür. O Kýzýlelma nihayet gerçekleþmiþken, milletin özlemini, coþkusunu paylaþmak yerine o günü felaket olarak nitelemek, “Zulüm 1453’te baþladý” demenin baþka bir çeþididir. Duymadýðýmýz laflar deðil nitekim...
Þaþýrtýcý olan Ayasofya’nýn camiye dönüþtürülmesine felaket diyenler deðil. Çünkü bu tanýmlama, hadisenin önemini takdir ediyor. Felaket diyenler Ayasofya’nýn camii oluþunun ne büyük önemde olduðunu biliyor yani.
Sadece olaya bizim baktýðýmýz taraftan bakmýyorlar. Ýstanbul’un bir Türk ve Ýslam þehri olmasýný, Anadolu’nun Müslümanlaþmasýný, Balkanlar’a fütuhatý sorun onlara, yine felaket derler. Bugünkü Türkiye’nin temelinde Müslümanlýk namýna ne varsa, lanet gelir onlara.
Ayasofya’nýn yeniden camii olmasýna felaket diyenler, hangi tarafta olduklarýný belli etmiþlerdir sadece.
Lakin bir de “Ne vardý caným, müze olarak kalýverseydi iþte. Hristiyan komþularýmýz, nasýl da üzüldüler, baksana...” naifliðiyle olayý deðerlendirenler var ki aslýnda özlerinde iyi niyetliler. Hatta adamakýllý anlattýðýnda anlayacak gibiler. Ancak en baþta Ýstanbul’un fethinin ne kadar büyük bir olay olduðunu anlamýþ deðiller. Ýstanbul’un kurtuluþu ile Ýstanbul’un fethini yarýþtýracak kadar da cahiller. Fethedilmemiþ olsaydý neyi kurtaracaktýn diyene kadar tabii.
Felaket diyenleri salýn, döksünler eteklerindekini ki, akla kara belli olsun.
Býrakýn Sözcü, yapsýn ‘sözcülüðünü’.
Bu kutlu hadiseyi “Namaz kýlmaya camii mi yoktu, hem turist geliyordu o kadar, bak Hýristiyan komþularýmýz da çok üzülmüþ” cümleleriyle tarife kalkanlarýn idrakine ise önce fethin önemini giydirmek lazým.