Batı'nın Ermenilere biçtiği rol

Azerbaycan'ın Karabağ'daki antiterör harekatı sonuç verdi. Güney Kafkasya'da yaşanan bu gelişme bölgenin dünyaya açılmasında tarihi bir öneme sahip.

Ülkemiz karayolu taşımacılığında ve ticarette sıklıkla kullandığımız E80 Trans Avrupa Otoyolu (TEM) 14 ülkenin dahil olduğu uluslararası bir sistem. Azerbaycan gözlemci üyeydi. Zengezur koridoru ile birlikte bu otoyol Bakü'ye uzanacak ve Hazar havzasına erişim sağlanacak.

Karabağ zaferi sonrası şekillenen Güney Kafkasya'da istikrar bölgeye refah da getirecek. Erivan'da bu sürecin kabullenilmesi hiç de kolay değil. Özellikle Fransa'daki diaspora bölgeyi karıştırmaktan vazgeçerse bölgeye barış daha çabuk yayılacaktır.

Ermeni diasporasının hayalperestliği bırakıp rasyonel bakması gerekiyor. Ermeni halkının barışa, ticarete, refaha kavuşması için bölgedeki aktörlerle işbirliğine ihtiyaç var.

ABD'nin tatbikat adımından sonra Fransa'nın Erivan'a askeri işbirliği önerisi hiç de iyi niyetli değil. Fransa'daki Ermeni diasporasının oylarına göz diken Fransız siyaseti iktidarı elde tutabilmek için Ermenistan'ı Rusya'nın dibinde yeni bir Ukrayna'ya çevirecek.

Erivan yönetimi ensesindeki Rusya'yla bir mücadeleye girmektense Erdoğan'ın önerdiği bölgesel işbirliğine dahil olmak zorunda. Aksi halde ülke darbe ve iç savaş tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır.

Batı'nın Ermeni Halkına Biçtiği Rol

Tarihte Ermenilerin ve Türklerin arası niye açıldı diye merak edenler için Osmanlı son dönemini hatırlatmakta yarar var.

Osmanlı'da misyoner okulları Türkleri etkilememiştir. Bu okulların esas gayesi gayr-i müslim tebaayı dönüştürmekti.

Osmanlı döneminde açılan misyoner okullarında başı Amerikalılar ve Fransızlar çekiyor.

Hristiyan alemindeki mezhep savaşları bu iki ülkeyi bölgede etkin kılacak yeni mezhebdaş yaratma projesine sürükledi. Bu ülkeler dini motivasyonla kendi mezheplerine devşirdikleri azınlıklardan ülkelerine gönüllü hizmet edecek insan yaratmak istediler.

Tarihi Apostolik kilisesine bağlı Ermenileri, ABD Protestanlaştırmak, Fransa ise Katolikleştirmek için mücadele etti.

Bu okulların sayısı o kadar çok ki neredeyse kesin bir liste bulmak mümkün değil. Tanzimat sonrası Fransızların sadece İstanbul ve İzmir'deki okullarının sayısı 61.

Fransız devleti tarafından desteklenen Fransisken, Cizvit, Kapusen gibi Katolik tarikatlar İstanbul, İzmir, Kudüs, Şam, Yafa, Amman, Trablus, Harput, Tarsus, Beyrut, Mardin, Malatya, Mersin, Urfa gibi birçok şehirde faaliyet gösterdiler. Bu şehirlerde Ermeni, Maruni, Nusayri toplulukları hedeflemişlerdi. Ayrıca hemen her şehirde hastane, sağlık ocağı, hemşire okulu açmışlardı.

Emperyalist ülkelerin Osmanlı'yı paylaşım mücadelesinde misyoner okulları araçsallaştırılmış ve dönüştürülen kitleler 1. Dünya savaşına giden süreçte ne yazık ki kullanılmıştır.

Bugün Ermeni halkının diasporadaki uzantılarına baktığınız zaman Protestanlaştırma ve Katolikleştirme projesinin etkisini görebiliyoruz.

Oysa Bizans döneminde Gregoryan Ermenilerini, Ortodoks Bizans kabul etmiyordu. Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u aldıktan sonra Ermenileri bir millet olarak tanımış ve Piskopos Hovakim'i Ermenilerinin Patriği olarak atamıştı.

Şimdi elimizde bir fırsat var. Tarihin acı izlerini silemesek de emperyalistlerin hedeflerini görmek ve Güney Kafkasya'da istikrarı temin etmek mümkün.