4 günlük Kurban Bayramý günlerindeki tatilâtýn, uzantýlarla 9 gün haline getirilmesi, ilk plânda bazý sosyal kesimlerde rahatsýzlýk uyandýrdý; 1930'larda, 'Halk denize hücum etti, vatandaþ denize giremedi..' þeklindeki gazete manþetlerini hatýrlatýrcasýna.. O manþetlerdeki 'vatandaþ'lar, açýktý ki, halktan ayrý ve 'resmî ideoloji kulu' olmayý benimsemiþ kesimlerdi. Þimdi de, bazý 'özel vatandaþlar', hele de Ýstanbul'da milyonlarýn otobüsler, metrobüsler, metrolar, tramvaylar ve þehrin ana cadde ve meydanlarýný týklým-týklým doldurmasýndan rahatsýz oluyorlar; ve bayram' günlerinde, þehirlerdeki bütün kamu vasýtalarýnýn 'parasýz/ ücretsiz' olmasýndan yakýnýyorlardý ve amma, bunun nice sosyal faydalarýný göremiyorlardý.
Düþünülsün ki, Ýstanbul'un gecekondu semtlerindeki ailelerin çocuklarý arasýnda, 12-13 yaþýna geldikleri halde, henüz denizi, -evet, Ýstanbul'da denizi- görmemiþ çocuklar vardý ve onlarýn denizi görünce duyduklarý sevinci, hayret ve hayranlýðý görmeyenler, konunun ulaþým vasýtalarýndaki 'ücretsiz'liðin getirdiði ekonomik yükü hesap ediyorlar ve 'modern yaþayýþ'ýn bunalttýðý insanlar için, böyle günlerin bir nefes alma fýrsatý sunduðu gerçeðini göremiyorlardý.
*
Bu konuya bu kadar deðindikten sonra...
BÝR BAYRAMLAÞMADAN KESÝTLER...
Meclis'in önceki baþkanlarýndan Ýsmail Kahraman Bey'in kurucusu olduðu Birlik Vakfý'nýn Sultanahmed'deki mekânýnda yapýlan bayramlaþmada, Savunma Bakaný Hulûsî Akar Bey de vardý.
Bilindiði üzere, bizde de, 27 Mayýs 1960 Ýhtilâli'nden önce, Genelkurmay Baþkanlýðý, Savunma Bakanlýðý'na baðlýydý. Ama, o darbeden sonra, Genelkurmay, Baþbakanlýða baðlanmýþtý ve böylece fiiliyatta, Baþbakan'lar Generallerin baský ve vesayeti altýna alýnmýþtý.
Ve, '15 Temmuz 2016-Darbe Hýyaneti'nin kýrýlmasýndan sonra, Baþkan Erdoðan, Genelkurmay Baþkanlýðý'ný Savunma Bakanlýðý'na baðlamýþtý.
Ve düzenlemelerden beri, Genelkurmay Baþkaný Org. Hulûsî Akar, M. Savunma Bakaný.. Çoðu kamuoyunda çoðu kimse, bu vazifelendirmedeki bu çok önemli deðiþiklikten hâlâ da habersiz.
Birlik Vakfý'ndaki 'bayramlaþma' sýrasýnda Hulûsî Akar bey, yaptýðý konuþmada, ilginç ve bir çok meselede, darbeci generallerin çizgisinden uzak olduðunu yansýtýyor ve halka hesab verircesine konuþuyordu. Onun konuþmasý sonunda sorulan üç suale verdiði cevaplar da, Yunan ve Ege Denizi Meselesi, Avrupa ve Batý dünyasýna bakýþ açýlarý gibi konularýn her birisi hakkýnda, genelde tatmin ediciydi. O bayramlaþmanýn, bir 'basýn toplantýsý' gibi anlaþýlmamasý için, konuya bu kadar deðinmeyle yetiniyorum.
*
Ve, TÜRKÝSTAN'DAN SREBRENÝTSA'YA..
Bu bayramlaþmadan sonra, Burhan Kavuncu dostumuzun baþkanlýðýný yürüttüðü ve Unkapaný'nýn Haliç'e yakýn noktasýndaki 'Türkistander' merkezinde yapýlan bayramlaþmaya yetiþtik.. Orada 45 dakika kadar kalýp, Bayrampaþa'ya geçmemiz gerekiyordu.
Çünkü, orada, Bosna'da Müslümanlara karþý ve sýrf Müslüman olduklarý için, 250 binden fazla insanýn soykýrým'a tâbi tutuluþunun en sembol cinayet günü olan 11 Temmuz 1995'de, BM resmî makamlarýna göre 8372, gerçekte ise 13 bini aþkýn insanýn, sýrb güçlerince ve BM'in -güyâ- 'Güvenlikli Bölge' ilân ettiði 'Srebrenitsa/ Srebrenica' kasabasýnda ve BM.'in tayin ettiði komutanlarýn emrindeki Hollandalý askerlerin seyirci kaldýðý büyük cinayetin 27. Yýldönümü dolayýsiyle yapýlacak olan anma törenlerine katýlmak istiyorduk.
Bayrampaþa'ya vardýðýmýzda, ana caddelerden birinde, yüzlerce insanýn, ellerinde pankart ve flamalar ve dudaklarýnda en yakýcý Boþnakça aðýtlarla yaptýklarý yürüyüþe katýldýk.. Ve o büyük cinayeti sembolize etmek üzere orada dikilen bir anýtýn açýlýþý öncesinde, Kur'an-ý Kerîm okunarak baþlayan programda, Türkiye-Bosna Derneði Baþkaný Muhammed Sancakdar, Meclis Baþkan Vekili Celâl Adan ve Bayrampaþa Belediye Baþk. Atilla Aydýner'in oldukça muhtevâlý konuþmalarýný dinledik. 'Türkiye, eðer bugünkü gibi güçlü olsaydý, Bosna'da o zaman, o soykýrým cinayeti iþlenemezdi.' þeklindeki tesbitler ilginçti.
Programa daha sonra katýlan Meclis Baþkaný Mustafa Þentop hoca ise, yaptýðý konuþmada, 'Avrupa'nýn insan ve insan haklarý' anlayýþýna deðindi ve 900 sene öncelerde Ýngiltere'de imzalanan 'Magna Carta'nýn, bir 'insan haklarý belgesi' olmadýðýný; o belgede sadece hür erkeklerden söz edildiðini, 'kadýnlarýn insan' olarak anýlmadýðýný; Ýngilizcenin en eski kaynaklarýndan sayýlan Oxford Sözlüðü'nde de insanlarýn 'kadýn ve erkekler' olarak yer alýþýnýn ancak 1580'lerde olduðunu; Kur'an-ý Kerîm'de ise, kadýn ve erkekler olarak bütün insanlara, 'eyyuhennâs!' (ey insanlar!) diye hitab edildiðini, haklarýnýn 14 asýr önce belirlendiðini, bu ifadenin içine, 'kadýn-erkek- çocuk', insan olan herkesin dahil olduðunu hatýrlattý. (Biz de bu arada ekleyelim: Amerikan Kongresi'nde 1855'de günlerce, 'Evet,insanlar Tanrý tarafýndan eþit olarak yaratýlmýþlardýr, ama, zenciler ve kadýnlar insan sayýlacak mý?' tartýþmasý yapýlmýþtý.)
*
Þentop hoca, Srebrenitsa Cinayeti'ne deðinirken, 2011'de yazýnda, Norveç'te, çoðu yabancý kökenli öðrencilerin bulunduðu bir kamptaki 77 çocuðu öldüren Anders Breivik'in de; Mart-2019'da Yeni Zelanda'nýn Christcurch kasabasýndaki iki camide Cuma Namazý sýrasýnda 51 Müslümaný katleden Brenton Tarrant'ýn da silâhlarý üzerinde, geçmiþ asýrlardaki ünlü Haçlý askerlerinin isimlerinin yazýlý olduðuna dikkati çekti ve Bosna Trajedisi'nde de ayný etkilerin olduðunu ifade etti.
*
Evet, Bosna'nýn bütün mazlum kurbanlarýna ve þehidlerine rahmetler dileyerek..
*
Ekliyelim ki, tam da Srebrenitsa Cinayeti'nin 27. Yýldönümünde, AÝHM, O. Kavala isimli kiþinin haklarýnýn ihlâl edildiði gerekçesiyle Türkiye'yi, adý geçen kiþiye binlerce Euro tazminat ödemeye mahkûm ediyordu.
Evet, 'Ýnsan Haklarý Mahkemesi' deðil, 'Avrupa Ýnsan Haklarý Mahkemesi'.. Onlarýn insan haklarý bu kadar..
Ayný AÝHM, Srebrenitsa'daki cinayete seyirci kalan Hollanda askerlere, iki hafta önce ödüller vererek özür dileyen Hollanda Baþbakaný Rutte'den rahatsýz olacak deðildi ya elbette..
*
NOT: Ebedî hayat yolculuðuna çýkýþýnýn 3. yýldönümü dolayýsiyle merhûm M. Þevket Eygi aðabey bugün, Ýkindi Namazý'ný takiben, Ýstanbul- Topkapý surlarý dýþýndaki Merkez Efendi Câmiinde anýlacak ve dualar edilecektir.