Yargıda ‘tuzun kokması', yangınlar ve de, ‘Biden'ı kimin yönettiği?' konusu...

1-Haydi, hepsi demeyelim de, bazı mahkemeler de halkı, 'haksız tahrik' yoluyla suç işlemeye teşvik ediyor gibi!.

Her ne kadar henüz Temyiz'den geçmeyip kesinleşmese de, korkunç bir mahkeme kararı..

Bu da, yargının ülke çapındaki büyük fotoğrafından dehşet verici bir kesit..

Evet, yargıçlar da insan, hata yapabilir. 2500 yıl öncelerde 'Roma Hukuku'nda, 'Errare humanum est.. /Hata insanlar içindir..' denilmişti. Ama, böylesi karar verebilenler, robot gibi, duvar gibi duyarsız'lar...

'Korkunç, vahşice...' gibi kelimelerle anlatılamayacak kadar alçakça, canavarca bir cinayet.

Bir insanın öylesine bir canavarca hisle öldürülmesi söz konusu.. Canavarca öldürülenin 'kız, kadın veya erkek' olması fark etmez.

Bir kız veya kadın, tecavüze uğruyor, sonra bir bağ evinde öldürülüyor, bedeni parça-parça edilip bir varil içinde yakılıyor, sonra da üzerine beton dökülüyor.

*

Öldüren, gayet rahat, ne de olsa delilleri tamamen yok etmiş.

Ve sonra belirlenip yakalanan cânî, cinayeti itiraf ediyor. Bütün objektif delillerle yapılan yargılama sonunda 'canavarca duygu ile cinayet işlemek' suçlamasıyla, kaatile, idâm cezası kaldırılırken, onun yerine getirilen 'ağırlaştırılmış ömür boyu -müebbed hapis cezası' veriliyor.

Buraya kadar olan yargı süreci, normal..

Ama, o da ne?

Bu ceza, -o canavarca cinayetin haksız tahrikle işlendiği-kanaatiyle 23 seneye indiriliyor!!..

Niye mi?

Gerekçeli karara göre, 'canavarca hisle hareket edilmemiş'!!

'Kaatil'in, 'cesedi yakması' da canavarca bir duyguyla suç işlenmesi sayılmayıp, 'cesedi ortadan kaldırmaya yönelik eylem olduğu' belirtilmiş.

'Kaatil'in, öldürülen genç kadının, 'evlilik dışı ilişkilerini eşine söylemekle tehdit etmesine duyduğu öfkeyle suçu işlediğinin anlaşılmasıyla, haksız tahrik şartlarının tamamının gerçekleştiği' kanaatine varılmış!!.

Cinayetin gizlenmesinde 'kaatil'e yardım veya yataklık eden yakınlarından birçoğu da beraat etmişler.

Bu işten tahammül edilemez pis kokular geliyor. Yargıda, 'tuz' bir daha 'kokmuş'tur..

2-Yangınlar ve bilhassa Orman Yangınları

Yangının her türlüsü korkunçtur, çünkü, ateş önüne geleni yok ediyor.. Sadece şu son bir ay içinde, ülkenin her bir tarafında hele de fabrika yangınları arka arkaya sökün etti.

Sanayi tesislerinin yangınlarında, yakınlardaki tesislere de sıçramalar yıllardır yaşanırken, bir yangın ihtimaline karşı, tesislerin birbirinden uzak yapılması gibi tedbirler niçin düşünülmez? Bu konuya ilgili Bakanlıklar ve hattâ belediyeler de el atmalı değil midir?

*

Orman yangınlarına gelince... Yaz gelir gelmez, yeni yangın haberleriyle milletin yüreği de yandı, yanıyor.

Bu son orman yangınında, 5 bin dönüme yakın bir arazi küllüğe döndü. 'Aslî fail' olarak yakalanan kişinin aklî muvazenesinin olmadığı sanılıyor. Aklî muvazene ve melekeleri yerindeyse, tam bir alçak. Çünkü, ormanı üç noktadan ateşe veriyor.

Böyle birisine hangi ceza verilirse verilsin, milletin yüreğinin soğumayacağı da açık.

Bu yeni yangınlarda da gündeme getirilen 'hıyanet' ihtimali iddiaları doğru çıkarsa, en büyük yangın bu olur.

*

Bu arada bir politik çirkinlik de kendisini gösterdi.

Muhalefetin sözcüsü bir m.vekilinin, o yangın sürerken, elinde fotoğraflar, 'gece uçuşu yapan helikopterler almayı akledemediği' gerekçesiyle, Orman Bakanı'nı suçlaması ilginçti. Bu yaklaşım, o yangın alanında, alevlerin ortasında kalma tehlikesi bile olan ve fedakârca çalışan yüzlerce insanın moralini bozmaya yönelik bir ayrı çirkinlik.

Halbuki, o muhalefet sözcüsünün, 'mevcud teknolojiyle gece uçuş yapan helikopterlerden olumlu sonuç alınamadığı için dünyada terkedildiği'nden haberi yoktu..

Muhalefet lideri Kılıçdaroğlu da yangın bölgesine gitmiş.. 'Helikopterler, uçaklar yok..' diyor ve tam o sırada, etrafındaki adamlar havada uçuşmakta olan helikopter ve uçaklara bakıyorlardı.

*

3- 'Birleşik Amerika'da, 'Sovyetler Birliği'nin son dönemini yaşıyor' gibi..

24 Haziran günü, Amerikan Başkanlığı'na seçildiği günden beri 'gaf'larıyla gündemden düşmeyen 82 yaşındaki Biden'ın bir 'gaf'ı daha tebessümler oluşturdu. Çünkü, eline tutuşturulan kağıtta danışmanlarınca yazılan, "Roosevelt Odasına giriniz ve katılımcılara merhaba deyiniz. Kendi koltuğunuza oturunuz ve konuşmanızı 2 dakika ile sınırlandırınız', 'Liz Shuler'a bir soru sorunuz' ve 'katılımcılara teşekkür edip ayrılınız' şeklindeki 'dikte'ler dünyaya yansıyor; 'Amerikan Başkanını kimin yönettiği' sorusunu canlandırıyordu, zihinlerde.

*

1982'de, Sovyet Rusya'nın 27 yıllık yaşlı lideri Leonid Brejnev ölünce, yerine eski KGB şeflerinden Yuri Andropof getirilmiş, 1,3 sene içinde o da ölmüş ve onu yerine getirilen Viktor Çernenko da 1,5 sene kadar sonra ölüvermiş ve komunist sistem, artık dikiş tutmaz hale gelmiş ve yeni lider Gorbaçov da durumu düzeltememiş, 1991'de Sovyetler Birliği, çöküvermişti.

1,5 sene sonra yapılacak Başkanlık seçimlerinde Biden'ın bu haliyle başkanlığı yürütemeyeceği ve yeniden seçilemeyeceği düşünülürken; eski başkan Trump, en güçlü aday olarak sivriliyor. Trump yeniden seçilirse, 80 yaşına gelip, en yaşlı Amerikan Başkanlarının ikincisi olacak.

Şimdi, 'Amerika Birleşik Devletleri de Sovyetler Birliği'nin âkıbetine mi uğrayacak yoksa?' diye dünyada bazıları üzülüyor, bazıları da umutlanıyor.