'Ben dýþ düþmandan korkmam! Ýç düþmandan ise, Tanrý korusun!'

‘Önümüzde geçmemiz gereken bir deniz.. (…) Sessizliðin her zaman huzur olmadýðýný öðrendik..(…)/

Yýprandýk, ama, yýkýlmadýk.. (…)

Evet, mükemmel olmaktan uzaðýz, kusursuzluktan ýrak../ Ama, mükemmel bir birlik oluþturmak için yanýp tutuþmadýðýmýz anlamýna gelmez bu../

(…) Hedefimiz, bütün kültürlere, renklere, karakterlere (…) baðlý bir ülke oluþturmak.. / Ve, gözümüz, aramýzda duran engelleri deðil, önümüzdekileri görmeli../ (…) önceliðimiz geleceðimizdir../(…)’

***

Evet, geçen hafta yeni Amerikan Baþkaný Biden’ýn yemin töreninde okunan bir þiirden kesik-kesik birkaç cümle, yukardaki sözler..

***

Görülüyor ki, dünyanýn maddî açýdan en güçlü ülkesi sayýlan Amerika’da bile, öyle bir günde okunan ve çok beðenilen bir þiirde dile getirilen hayal, ümid ve hedefler, atalarý Afrika’dan köle ve mal- eþya gibi Amerika’ya getirilmiþ bir siyahî kýzýn mýsralarýnda daha bir sevimli hale gelmiþ..

Bu cümleler baþka ülkelerin halklarýnca, kendi yaþadýklarý ülke ve coðrafyalar için de geçerlidir.

***

Yazýnýn baþlýðýndaki, ‘Ben dýþ düþmandan korkmam; iç düþmandan ise, Tanrý korusun..’ þeklindeki cümleyi, 19. Yy.’ýn büyük alman siyasetçisi Kont Bismarck telaffuz etmiþ..

Ýçerdeki düþman, daha doðrusu düþmanlýk, her türlü dýþ düþmandan daha tehlikeli ve acýdýr; bir aile içindeki, anne/baba/kardeþler arasýndaki kavgalar gibi, ruhlarý periþan ve hâneleri virân edicidir.

***

Bunlarý niçin mi yazýyorum?

2023 yýlýnda yapýlacak olan Baþkanlýk ve parlamento seçimleri için, ülkenin geleceðinde söz sahibi olmak isteyen herkes ve her cenah, kollarý þimdiden sývadýlar bile..

Her inanç, ideoloji veya dünya görüþünün baðlýlarý, karþýlarýna çýkacak her geliþmeden, kendi lehlerine bir sonuç elde etmek için olanca çabayý göstermeye çalýþýrlar. Bunu tabiî karþýlamak da gerekir. Çünkü, her inanç, ideoloji veya dünya görüþü, baðlýlarý için ütopya deðil, bir idealdir.

Ýdeallere ulaþmak kolay deðildir, elbette.. Ýdealleri hayal etmenin tadý ile realitenin acýsýný bir kâse içinde ayný anda tutmak kolay deðildir.

***

Biz Müslümanlar, inancýmýzý bütün dünyayý kurtarabilecek bir hayat nizamý olarak görürüz ve o aziz idealimizi gerçekleþtirmek için varýmýzý -yoðumuzu, her þeyimizi fedâ etmeye hazýr olduðumuzu söyleriz. 40 yýl önceleri, kesin doðrularýmýz, inançlarýmýz göklerde bir yýldýz gibi bize göz kýrpýyordu; ve onu yeryüzüne indirmekle vazifeli hissediyorduk kendimizi..

Geldiðimiz noktadan geriye bakýnca.. Elbette her þey mükemmel deðil, ama, bu kýsa zaman diliminde bu kadar mesafeyi alabileceðimizi tasavvur edemezdik.

Ama, dünlerde tamamen uzaðýmýzda olan ve kaybedecek fazla bir þeyimizin olmadýðý kanaatiyle ideallerimiz için mücadeleye hazýr iken.. Bugün, kazandýklarýmýzý kaybetmemek kaygýsý aðýr bastý ve dünlerde yabancý olduðumuz rehavet alâmetleri bizi kuþatmaya baþladý.

Hani, tarihte Emevî’lerin zulüm düzeni yýkýlýp Abbasîler iktidara gelince, zamanýn ulemâsýndan birisi, Abbasî Halife- Sultaný’nýn huzûruna varýr ve nelerin nasýl olmasý gerektiðine dair görüþlerini dile getirir. Abbasî Halife -Sultaný ise, ‘Aman efendim, bir dünya saltanatýdýr, bize ulaþmýþtýr; býrak biraz da biz sürelim..’ der.

***

Bu sözlerin sadece 12 asýr öncelerde söylendiðini sanmayalým.. Her zaman ve mekânda karþýmýza çýkar.

Asýrlar öncesinin tarihçisi Qudbeddin Nehrevânî, Moðol Ýstilâsý öncesindeki Baðdad’ý anlatýrken, ‘Baðdad halkýnýn, Dicle kenarýnda koyu gölgeler altýnda sabahtan akþama kadar yumuþak minderler üzerinde uzanýp, devamlý yedikleri-içtikleri ve eðlendikleri’nden haber veriyordu.

O Baðdad, her mekân ve zamanda tekrarlanýr durur.

***

Þimdi, bizim inancýmýzla, ideallerimizle 100 yýldýr savaþan karþý cenah da olsa, bu ayný ülkenin insanlarýyýz, onlar bizi, biz onlarý sevmesek de, birbirimizle savaþarak deðil, bir ortak noktada buluþmak zorundayýz. Bu ortak nokta, bu ülkedir, bu coðrafyadýr.. Toprakperestlik yapmadan, vatansýz olmanýn periþanlýðýný, dünyadaki yüzmilyonlarca sýðýnmacýlarýn durumundan olsun anlayabiliriz.

***

1 yýl öncelerde, ‘Türkiye’de Erdoðan’ý iktidardan uzaklaþtýrmak için muhalefetle ve STK iþbirliði yapýlmasý gerektiði’nden söz eden kiþinin þimdi Amerika’da Baþkan olmasýndan cür’et alarak, içerde kimlerin fitne çýkarmaya teþne olduklarýný, toplumu germeye, bir yerlere selâm çakmaya çalýþtýklarýný görüyoruz.

Muhalefet’in bir tv. kanalýnýn sorumlusu daha geçen gün, askerî darbelerin hiç de kötü olmadýðýný, kendi dünyalarý için emniyet sübapý oluðunu söyleyebiliyordu. Yine, o muhalefetin bir eski m.vekili olan bir prof. da, daha dün, ‘Erdoðan’ýn gideceðini bilsem, bu yolda, vallahi de billahi de canýmý vermeye hazýrým!’ diyecek kadar, HT’deki tv. ekranýnda çýlgýnca bir gözü dönmüþlük sergileyebiliyordu.

Buna raðmen, biz emperial odaklý fitne hareketlerinin oyunlarýna karþý müteyakkýz ve birbirimizi ayný halkýn bir parçasý olarak kabul edip; haklýlýðýmýzdan geri adým atmadan ve kan tepemize fýrlamadan hareket etmek zorundayýz.

***

Evet, ‘Ýçerdeki düþmanlýktan Allah korusun..’

Ve, ‘aramýzdaki uçuruma raðmen, önceliðimiz geleceðimizdir’ ve bu çetin yolculukta kervanýmýzý duraklatmamak-tökezletmemek zorundayýz; uzaktan yakýndan ürümelere aldýrmadan..

***