''Beni köyümün yaðmurlarýnda yýkasýnlar...''

90'larda, gurbetçilerin dinlerken gözerinden yaþlarýn süzüldüðü bir þiirdi bu, þarkýsý da vardý... 1968'de Sirkeci'den kalkan ilk trenlerle geldikleri gurbet ellerde, bir gün eve dönüþün belki de bir trene veya uçaða yüklenecek tabutla olabileceði ihtimali her zaman yüreklerini eritti. Evi her hatýrladýklarýnda, anavataný, köylerini, kasabalarýný her hatýrladýklarýnda, gönülleri sýzlayarak geçirdiler her günlerini ve gün oldu, asra bedel.

Onlar orada kaldý...

Ýnsanoðlu kadar bulunduðu þartlara uyum saðlayabilme kapasitesi yüksek baþka varlýk yok dünyada. Derken bizim gurbetçilerimiz de alýþtý gurbete, evlatlarý oldu, torunlarý dünyaya geldi 'gurbet' dedikleri diyarlarda, hatta torunlarý bile evlenenler oldu... Üç, hatta dört kuþaða yayýlýnca gurbette yaþama deneyimi, bir de baktýlar ki; gurbet, gurbet olmaktan çýkmýþ, yepyeni bir yurt olmuþ onlara... Hatta dükkanlarý, kitapçýlarý, kafeleri, iþ yerleri, kabristanlarý bile olmuþ zaman içinde, geri dönüþ onlar için bir fikri sabit, bir melal olmaktan çýkmýþ, yeryüzünün en uzak köþelerinde bile, hicrana kapýlmadan ayakta duruþun sembolü haline gelmiþler... Onlar, çok güçlü... Maruz kaldýklarý ön yargýlarý, maruz kaldýklarý hoyrat çalýþma koþullarýný, maruz kaldýklarý tüm fobik ötelenmeleri, dayatýlan yabancýlýklarý aþarak, onlar 'gurbet'i de dönüþtürme becerisini yakalayarak yepyeni bir yaþam ortamý kurmuþlar...

Deðiþim-dönüþüm sadece gurbetçi torunlarýnýn sosyolojisi deðil, dedelerinin gurbetçi olarak gittikleri toplumlarý da dönüþtürmüþ bu süreç. Eski, sert, sekter sýnýrlar törpülenmiþ, ayrýþmalar, yerini buluþmalara, farklýlýklar benzeþimlere, yabancýlýklar yakýnlaþmalara terk etmiþ... Evet Ýslamofobi yine var, evet ýrkçýlýk dalgalarý halen bitmiþ deðil, ama birlikte yaþama-yaþayabilme deneyimleri giderek artýyor. Yeryüzü birbirine daha çok yaklaþýyor veya þöyle desek daha doðru olmaz mý: Yeryüzünün barýþa ve insanlýðýn ise toplumsal selamete, insani yaklaþýmlara, her zamankinden çok ihtiyacýmýz var...

..................................

DÝTÝB (Diyanet Ýþleri Türk-Ýslam Merkezi, Nürnberg Eyalet Teþkilatý'nýn, 'Pandemi sonrasý Kadýn ve Aile' konulu konferansý için hafta sonu Almanya'ya misafir oldum. Schwabach'ta Golden Moschee'de (Altýn Camii) ve Fürt'te Mevlana Camii'nde..... Gurbetçi aileleriyle bir araya geldiðimiz iki günde, sanki Türkiye'de gibiydim. DÝTÝB'in camileri, bizim Türkiye'deki camilerimizden çok farklý, kadýnlarýn, çocuklarýn belki yetiþkin erkeklerden daha çok toplandýðý bir buluþma çatýsý olmuþlar. Bizde camiler ibadet ve sükunet yeridir, gurbetteki camilerimiz ise, hayatýn nabzýnýn attýðý yerler. Baþý örtülüsü, mini eteklisi bir arada, iftarý, mevliti, bayramlaþmayý, niþaný, düðünü, cenazeyi, yasý, doðum günü kutlamasýný, kýrkbir yasin'i, kadýnlara has çay kabul günlerini, velhasýl aklýnýza gelebilecek her buluþmayý bu çatýlar altýnda gerçekleþtiriyorlar. Burada hayat var! Çocuklarýn anaokulunda hijyen eðitiminden, adabý muaþeret kaidelerine, þiirden, ilahiye, þarkýya kadar neþeyle cývýldaþmalarý mesela, harikaydý. Öðretmenleri Nuriye Özel'in müfredatýna bakýnca heyecana kapýldým, dört beþ yaþlarýndaki çocuklar Almanca-Türkçe þiirler okuyorlardý... Eyalet yöneticilerinden Gülsüm Kendir, Türkiye'de yüksek lisans derslerini takip eden ve akademisyenliði gözüne kestirmiþ kültürlü bir kadýn.

Camilerde sadece dini vaazlar yok, hemþehrilerimizin buluþma yeri bu mekanlar, bünyelerinde, konferanslar, paneller, artmýþ. Almanya'da meslek sahibi genç hanýmlarla buluþmak gurur verici, psikolog, hemþire, hekim, kompüter mühendisi, iþletmeci hanýmlarla tanýþtým. Onlar, anne-babalarý veya dedeleri-nineleri gibi hüzünlü deðiller. Onlar, yeryüzünün yeni çocuklarý olarak, mütebessim, özgüvenli, çözümcü, çok dilli, iletiþime açýk kiþilikleriyle yepyeni bir dönemin ilk iþaretleri...

Elbette 'aile' dediðimizde, Türkiye'deki sorunlarýn benzerlerini onlar da yaþýyorlar. Torunlarýn kendileri gibi geri dönüþ meraklýsý olmadýklarýný, Almanya'yý da Türkiye gibi memleketleri bildiklerini bazen hüzünlenerek bazen hayret ederek aktardýlar. Çocuklarýn eve gelince bile kendi aralarýnda Almanca konuþtuklarýndan, Alman gelin ve Alman damat sayýsýnýn arttýðýndan dert yandýlar. (Orta yaþ kadýnlarýnýn bir araya gelince mottosu olan; 'ne olacak bu gençlerin hali' meselesi her seferinde açýlýyor ve ben her seferinde gençlere yönelik daha tahammüllü ve yol gösterici olmamýz gerektiðini söylüyorum, yine öyle oldu). Memleketteki hukuki iþleri baðlamýnda yaþadýklarý güvensizliklerden de çokça söz açtýlar. Gurbetçilerimizin; týbbi, hukuki ve psiko-sosyal danýþmanlara ihtiyaçlarý var. Nürnberg Din Ateþesi Fuat Gökçebay, yýllarýn tecrübesiyle bu ihtiyaç ve yönelimlerin nabzýný tutan bir adam.

Hanýmlar, pandemide hat safhaya çýkan, sosyal medyalar üzerinden kurulan sanal iletiþimin, gerçek iliþkilerin yerine geçtiðinden þikayet ettiler söz gelimi... Aile iliþkilerini zayýflatan hatta yok eden mobil telefonlar, Almanya'daki soydaþlarýmýzýn da þikayeti. Akþamlarý, iþten-okuldan eve döndüklerinde hiç olmazsa sofrada ailece hasbihal ederdik, konuþurduk, þimdi herkes aceleyle yemeðini yiyip, odasýna, telefonun baþýna geçiyor diyorlar... Nereye gidersek gidelim, insanýn asýl ihtiyacýnýn; gerçek ve hakikat olduðunu düþündüm onlarý dinlerken... Türkiye'deki gündüz kuþaklarýndan da çokça þikayet ettiler. Kadýn programý adý altýnda sunulan ve tüm gündüz saatlerini kapsayan bu programlarýn bihassa parçalanmýþ ailelere ve kriminal vakalara odaklandýðýný düþünüyorlar. Herkesin birbirini aldattýðý, kimsenin kimseye güvenmediði, para için iþlenmeyecek suçun kalmadýðý bir toplum olarak gösteriyor bu programlar ülkemizi diyorlar... Liselerin ve üniversitelerin denklik meselesinde yaþadýklarý sorunlardan bahsettiler... Uçak biletlerinin daha uygun fiyatlarda olmasýný istiyorlar. Camilerde yeterli kadýn öðreticinin, olmayýþýndan da þikayetleri vardý. Benim dýþarýdan gözlemim ise; sadece yeterli sayýda görevlinin istihdam edilmesi deðil, gerçekten idealist ve gurbetçilerimizle bütünleþecek, bunu dava edinecek, samimi görevlilere ihtiyacýmýz olduðuydu...

Not: Nürnberg'e gidenleriniz olursa, Turkuaz Restoran'a uðramadan geçmeyin, orada Heybet kardeþimizi bulursanýz, size çok güzel ve helal bir sofra kuracaktýr...