Devletlerarasý iliþkilerde kiþisel dostluklarýn elbette pozitif bir katkýsý vardýr, birbiriyle iyi geçinen liderlerin olumlu enerjisi ülke politikalarýna da yansýr. Ama devletlerarasýndaki iliþkiler kiþiselleþtirilmeyecek kadar da önemlidir, kurumsaldýr, çok boyutludur.
Trump 2016 Kasýmýndaki seçimden zaferle çýkmýþ, 2017 Ocak ayýnda da Baþkanlýðý devralmýþtý. Aradaki geçiþ döneminde de brifinglerle baþkanlýða hazýrlanmýþtý. O dönemde yazdýðým bir yazýda ABD Türkiye iliþkilerinin seyrini ele almýþ ve Trump’ýn önüne konulacak neredeyse her dosyada Türkiye’nin öneminin daha iyi göreceðini belirtmiþtim.
Þimdi ayný brifing süreci Biden için yaþanýyor. Biden’ýn Türkiye’ye ve Cumhurbaþkanýmýz Erdoðan’a yönelik bazý fikirleri biliniyor. Bu fikirlerden kalkarak Türkiye-ABD iliþkileri hakkýnda olumsuz bir fikre kapýlmak için çok erken, bu yüzden ‘ihtiyatlý kötümserlik’ öne çýksa bile iyimserlik zeminini aramakta fayda var.
Biden da önüne konulan birçok dosyada Türkiye’nin önemini ve etkinliðini daha iyi anlayacaktýr. Libya’dan Afganistan’a, Kýbrýs’tan AB’ye, Filistin’den Lübnan’a, Doðu Akdeniz’den Suriye’ye, Karadað’dan Karabað’a, Balkanlar’dan Kafkaslar’a, Türk dünyasýndan Ýslam dünyasýna kadar her dosyada Türkiye oyun kurucu veya etkili aktördür.
Türkiye ve ABD BM’den G-20’ye ve NATO’ya birçok uluslararasý platformda birlikte çalýþmaktadýr. Bu birliktelik ayný zamanda köklü iliþkileri ifade eden “stratejik ortaklýk, model ortaklýk” gibi terimlerle ifade edilmiþtir.
Türkiye’nin kardeþlik, komþuluk, akrabalýk iliþkileri hem bölgesel hem kültürel nüfuz alanlarý oluþturmaktadýr.
Türkiye askeri, siyasi ve ekonomik potansiyeliyle bölgesel bir güç olarak öne çýkmaktadýr.
Biden Irak dosyasýný da açsa karþýsýna Türkiye çýkar, Ýran veya Ermenistan dosyasýný da açsa bir boyutuyla karþýsýna Türkiye çýkar.
Türkiye ne kadar önemli bir bölgesel güçse, Erdoðan da o kadar bölgede etkili, sevilen ve takip edilen bir liderdir.
Anti-semitizm konusunda da Erdoðan’ýn sözleri çok önemlidir, Ýslam dünyasýnda laiklik veya aþýrýlýk karþýtlýðý konusunda da Erdoðan’ýn sözleri çok önemlidir.
Erdoðan gibi güçlü bir lideri karþýsýna almak yerine birlikte hareket etmek daha rasyonel olandýr.
Dünyanýn birçok bölgesinde ABD ile terörle mücadele konusunda iþbirliði yapan ve büyük bedeller ödeyen Türkiye PYD ve FETÖ gibi terör örgütlerine karþý ABD’den dayanýþma beklemekte sonuna kadar haklýdýr.
2016 Kasýmýnda yazdýðým gibi;
“Türkiye’nin dostluk beklediði konularda adým atmasý ayný zamanda ABD’nin kendi lehinedir. ABD izlediði politikalarla iki açýdan kaybediyor.
Birincisi, özgürlükler ülkesi ABD imajý en azýndan dünyanýn geri kalanýnda sarsýlýyor. Darbelerle, savaþlarla, antidemokratik müdahalelerle, otoriter rejimlerle ve PYD gibi terör örgütleriyle anýlan bir ülke, demokratik cazibesini ve iddialarýný kaybeder.
Ýkincisi, dýþ politika vizyonu müttefikler üzerinden gerçekleþtirilir, PYD gibi maþalar üzerinden yürütülen bir dýþ politika çökmeye mahkûmdur.
‘Stratejik iliþki’ yerine ‘araçsal iliþki’ ile yol almaya çalýþan ülkeler anlýk fayda saðlarlar, uzun vadeli çýkarlarýný kaybederler. ABD bölgede hangi müttefiklerle hareket edeceðine doðru karar vermelidir. PYD gibi bir örgüt maþa olabilir, tetikçi olabilir ama stratejik iliþki kurulacak bir müttefik olamaz. ABD bütün Ortadoðu politikasýný böyle bir iliþki üzerinden kurgulamaya kalkarsa büyük hata eder.”
Biden’ýn iki ülke arasýndaki iliþkileri ‘iyileþtirmek’ veya ‘kötüleþtirmek’ þeklinde toptancý bir irade sergileyeceðini düþünmek hata olur.
Olay bazlý ittifaklarýn yaþandýðý bir dönemde siyah-beyaz yerine gri alanlarýn oluþmasý, köprüleri atmadan yürünecek tali yollar bulunmasý veya karþýlýklý menfaatleri gözeterek orta yollarýn oluþturulmasý pekâlâ mümkündür.
ABD devleti nasýl Biden’ýn önüne brifing dosyalarý koyuyorsa, Türkiye de zaman içinde kendi tezlerini anlatan dosyalarý koyacaktýr.