Huzuru yakalayabilmek adýna daha konforlu, daha zengin, daha rahat bir arayýþý kovalarken bazen "küçük" gözüken þeyleri ihmal ediyoruz. Huzuru bunlarla arayan bir topluma dönüþtük. Oysaki aradýðýmýz huzur; bereket içeren küçük þeylerden baþlýyor.
Paran ne kadar çoksa, evin ne kadar büyükse hayatýndaki huzur o kadar büyüktür yanýlgýsýna düþüyoruz.
Bunun böyle olmadýðýna bugünlerde elle tutulur, gözle görülür bir þekilde þahit oluyoruz aslýnda.
Ýnternet fenomenleri ve ünlü futbolcular "bereket"i artýrmak ve "çok paralarýný" daha çok yapabilmek peþinde koþarken bir anda kendilerini dipsiz bir kuyuda buluverdiler. Bereketi de hayýrdan ziyade mutlak çokluk sanýyorlar. Oysa az olup bereketli olan, çok olup bereketsiz olan þeyler vardýr.
Lakin ders almayý beceremiyor, "Aradýðým bereket nerede?" diye sorup, sorunun doðru cevabýna ulaþamýyoruz.
"Bereketi nerede kaybettik?" sorusunun cevabýný bulmak için uzaklara gitmeye gerek yok. Nazarlarýmýzý evimize çevirmemiz yeterli. Evimizde ise mutfaða, mutfakta ise çöp kutusuna bakmamýz yeterli.
Eðer çöp kutumuzda veya evimizden atýk olarak çýkardýklarýmýz arasýnda "ekmek" ya da yenebilecek þeyler var ise, bereketi kaybetmiþsiz demektir? Artýk geçmiþ olsun...
Ekmek, asla "çöp" veya "atýk" olarak sýnýflandýrýlamayacak kadar "aziz" bir nimettir. Bu yüzden eskiler ona "Nan-ý aziz" demiþlerdir.
"Nan" yani ekmek...
"Nankör" kelimesi de buradan gelir. Ekmeðin -nimetin- deðerini ve nereden geldiðini bilmeyen anlamýnda "Nan"a ve onu verene karþý "kör" olan...
"Ekmeðe hürmet edin. Çünkü Allah onu deðerli kýlmýþtýr. Kim ekmeðe deðer verirse Allah da ona deðer verir!" sözleriyle Peygamber Efendimizin (sav) ekmeðe verdiði deðerin büyüklüðünü görüyoruz.
Resmi rakamlara göre her gün 6 milyon adet ekmeði bayatlatarak çöpe atýyoruz. Parasal karþýlýðý günlük 50 milyon, yýllýk ise 15 milyar lira. Bu parayla her yýl 500 okul, 80 hastane ve 500 kilometre çift þeritli yol yapýlabilir.
Sýfýr Atýk ve Geri Dönüþüm konularýnda ülkemiz son yýllarda çok büyük mesafeler kat etmiþ durumda. Bu alanda dünyaya örnek teþkil eden bir ülkeyiz.
Emine Erdoðan Hanýmefendinin bu konuya olan hassasiyeti herkes tarafýndan bilinmekte. 30 Mart'ýn Dünya Sýfýr Atýk Günü ilan edilmesinde Hanýmefendi baþrol oynamýþtýr.
BM'de de konu hakkýnda bir konuþma yapan Hanýmefendi mihmandarlýðýnda bir de Sýfýr Atýk Vakfý kuruldu. Bu hassasiyetin ve çalýþmalarýn toplumun geneline yayýlmasý adýna kurulan vakfýn artarak süren faaliyetlerini heyecanla bekliyoruz.
Ýþte bu noktada Sýfýr Atýk ve Geri Dönüþüm Farkýndalýk Derneði (SAGEF) Baþkaný Ekrem Altýntepe'nin yaptýðý bir çalýþma farklýlýðý ile dikkat çekiyor. Altýntepe, ekmek israfý konusunda uzun zamandýr yaptýðý çalýþmalarý ve araþtýrmalarýný sýra dýþý bir fantastik romana dönüþtürmüþ: Nandiya Ejderhasý...
"Ekmek israfýnýn önlenmesi noktasýnda çocuklar kilit bir rol oynuyor. Eðer çocuklara ekmekleri bayatlatmamayý, bir sebeple bayatlamýþsa bayat ekmekle de leziz yemekler yapýlabileceðini öðretirsek ekmek israfýna büyük darbe vurabiliriz. Çünkü çocuklarýn bu noktadaki hassasiyeti anne-babalar tarafýndan görmezden gelinemeyecektir..." diyen Ekrem Altýntepe fantastik romaný bu amacýna ulaþmayý hedeflediðini söylüyor.
Nandiya Ejderhasý kitabý gözden kaçýrýlmamasý gereken bir içeriðe ve kurguya sahip. Çocuklar, ejderha ve diðer fantastik varlýklarýn olduðu bir macera yaþarken aslýnda ekmeðin önemini, ekmeði bayatlatmamanýn yollarýný, bayatlayan ekmeklerle nefis yemekler yapmanýn yollarýný öðreniyorlar.
Mümkünse mesela: MEB bu konuda bir proje geliþtirse, Çevre ve Þehircilik Bakanlýðý giriþimlerde bulunduðu çalýþmalarýna eklese, yapýmcýlarýmýz kitaptan ilhamla animasyon film yapsa ve TRT olmak üzere diðer platformlarda yayýnlanabilse...
Aðaç yaþken eðilir düsturundan hareketle bereket timsali olan "nan"/ekmek nimetinin hayatýmýzdaki yerini çocuklarýmýzýn hafýzasýna nakþetmeliyiz.
Dört günlüðüne çocuklarý öldürmeye mola veren terör devleti Ýsrail'in 5 bin çocuðu katlettiði Gazze'de: "Günde bir öðün zahter ve un dýþýnda yiyecek bir þeyimiz yok!" diyen 11 yaþýndaki Filistinli Abdullatif Bekir, "Un yetersizliði nedeniyle ekmek sýnýrlý sayýda veriliyor!" diyen 16 yaþýndaki Muhammed Bekr ve "Ekmek yapabilmek için enkazdan odun ve karton topluyoruz!" diyen 12 yaþýndaki Mecdi el-Hessi'nin sözlerini zihnimizden çýkarmayalým!