Nâbî'ye göre Ýslam'ýn altýncý þartý "adam" olmaktýr. Adam olmak haddini, hududunu hakkýn kadar bilmeyi gerektirir.
Ýstanbul'umuzun güncel trajedi ve ýstýrabýna iliþkin intizarýmýzý paylaþtýk. Olumlu dönüþler aldýk. Olumsuzlar da oldu elbette.
Olumsuzlara iliþkin üstat Necip Fazýl'ýn Nazým'a hitaben yazdýðý, "Ey düþmaným, sen benim ifadem ve hýzýmsýn, gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazýmsýn" sözünü serdedeceðimiz kallavi düþmanlýklar ararken Cumhuriyet denen mevkute köþemizi okumuþ, bir deðerlendirme kalkýþmasý bile yapmýþ!
O kadar dejenere, o kadar vülgarize ki madem öyle anlamýþlar biz onlara, "bir ihram da Cumhuriyet'e giydirelim" diyelim eðlencelik olsun, geçelim.
Duruma bigâne kalmamak için alanýmýz olmamasýna raðmen haddimizi aþmadan turizm adýna bir iki bildiðimizi dile getirelim.
Antalya'ya gelen turistle Kapadokya'ya gelen turist arasýnda maddi kazanç açýsýndan üç dört kat fark var.
Kum, deniz, güneþ ve alkole gelen turist; cahil, serkeþlik peþinde akýp giden Rus, Avrupalý ve sair...
Kapadokya bölgesine gelenler ise uzak doðu aðýrlýklý olmak üzere, eðitimli, bilinçli, kendini geliþtirmeye çalýþan zevk sahibi insanlar.
Yani biri "asgari ücretli" diðeri "siyo" diyelim Cumhuriyet de anlasýn.
Bir de yordam öðretelim; Ýlber Ortaylý, Murat Belge gibi ilim sýnýfýndan insanlar Ýstanbul'u gezmeye gelen nitelikli insanlara yeterli zaman ayýrarak, Ýstanbul'u tam öðretmeye çalýþýrlar.
Yanlýþ hatýrlamýyorsak buna da "kreatif turizm" diyorlar.
Derdimiz payitahta yakýþýr deðeri vermek. Kadir bilirlik içerisinde olmak. Bunu yaptýðýnýzda düþmanlarýnýz bile saygý duyar size.
Topkapý Sarayýnýn depolarýnda istif edilmiþ halde belki de elli müzeyi donatacak tarihi eser mevcuttur. Bilâd-i Selâse mýntýkasýnda "kadimin" simüle edileceði açýk hava müzeleri olsun. Hatta sahil yolu bile zemin altýna alýnarak araç trafiðinden bölge arýndýrýlsýn.
Dünyanýn deðiþik yerlerinde yaþayan sanatçýlarýmýz, bilim insanlarýmýz var. Türkiye'de tanýndýklarýndan fazla dünyada tanýnan insanlar.
Bilâd-i Selâse'de bu hocalarýmýzýn, sanatçýlarýmýzýn ofisleri olsun, konuþma yapabilecek yerleri olsun. Gelenlere bizi onlar anlatsýn.
Kudsi Ergüder'e kadim bölgede bir sokak verelim mesela. Bizim müziðimizi, bize gelenlere, bizim mekânlarýmýzda sunsun.
Ülkelerin akýllý güçleri, yumuþak güçleri vardýr; biz payitahtý gücümüz haline böyle getirebiliriz.
Düþmancýklar için biraz daha açalým.
Daha elli sene önce Bâb-ý Âli'de envaý çeþit yayýnevi, matbaa, gazete bulunurdu. Yani kitap ve kültür mahallesiydi bu bölge.
Þimdi, insanlýk tarihinde en yüksek edebi seviyeyi yakalamýþ Türk Edebiyatýndan gözümüze iliþen bir þey var mý?
Fuzuli'den, Baki'den, Nedim'den, Nâbî'den bir þey var mý?
Haddimizi zorlamadan bu konuyu bizim bile açmamýz mümkün.
Muarýzlarýmýza bir kýyak daha yapalým.
Kraliyet ailelerinin hayatlarýna mercek tutan özentili bir çeyrek aydýnýmýz var bizim; Ýngiliz Kraliyetinden her zirzopluðun medyamýza düþüyor olmasý bunun ispatýdýr.
Bitirdiðimiz yüzyýlýn sahibi olan bu Kraliyete ayrý bir ihtimam gösterirler. Düðünleri, doðumlarý, yedikleri, içtikleri yazýlýr durur bizim matbuatta.
Oysa bilmezler ki Ýngiliz centilmeni, leydisi falan diye dünyaya sattýklarý sözde yüksek kültürü; Hindistan sömürüsü sýrasýnda Türk dergâhlarý, Türk üdebasý ve ulemasýndan aparmýþlardýr.
Ýnsanlýk tarihinin zirve dönemi bizim eskimizdir. Ýlgilisi bilir, 16. yüzyýlda, tarlasýnda çalýþan bir çiftçiyle bile Fuzuli þiirleri konuþulabilirmiþ.
Biz hazreti Fatih derken bu gibi þeyleri kast ediyoruz.
Yoksa dedesinin sakalýyla öðünen köse torun deðiliz.
Oysa ayný tarihlerde kýta Avrupa'sýnda onlarýn sözde seçkinlerinin, aristokratlarýnýn, din adamlarýnýn temerküz ettiði muhitlerde; "Kadýnýn ruhu var mý hatta kadýn insan mýdýr?" tartýþmalarý yapýlýyordu.
Kadýnlar zulümlerle öldürülüyordu.
Týpký Ýslam öncesi cahiliye dönemi gibi.
Karanlýk, Orta Çað denilen Batý'nýn karanlýðýdýr.
Bizim aydýnlýðýmýz; karanlýðýn necasetinden korumak istediðimiz Ýstanbul'umuzdan dünyaya armaðan ettiðimiz; Teoman Duralý hocanýn deyimiyle, "felsefîleþmiþ medeniyetimizi" inþa ettiðimiz Bil'ad-i Selâsedir.
Ýstanbul, sevgilim; konuþabilir miyiz?